Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ukrayna devlet başkanı Vladimir Zelenskiy eski bir komedyen ama ona ne kadar gülebiliriz? Beyaz Saray, Başkan Trump’la Zelenskiy arasındaki konuşmanın “düzenlenmiş dökümü”nü yayınladı ve Amerika’da kıyamet kopuyor. (Konuşmanın birebir dökümü değil, özellikle altını çizmekte fayda var.) Birçokları için bu konuşma metni Trump’tan kurtulmanın umudu, ama tamamını okuyunca ondan beterinin de olduğu çıkıyor.

        Bizim basında 90’lı yıllarda “yağdanlık” kelimesi çok moda olmuştu, işte Ukrayna devlet başkanı tam bu kelimenin sözlükteki karşılığı gibi. New York’a gelince Trump Tower’da kalmış, Trump’ın seçim kampanyasından çok şey öğrenmiş, Trump’ın yaygın olarak kullandığı “bataklığı kurutacağım” söylemiyle seçilmiş, ona çok şey borçluymuş. “Tabii sizin uçağınız benimkinden daha iyidir,” bile diyor.

        Şimdi tek bir ricası var. Keşke ama keşke Trump bir kere Ukrayna’ya gelebilseymiş, hakikaten ülkesi çok güzelmiş. Ya da mesela Beyaz Saray’a davet edilse.

        Trump “Bakarız” diyor, Zelenskiy geçen gün Birlemiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle yaptıkları görüşmeden sonra da “Ama tarih vermediniz,” diyor.

        Neden versin? Trump yılların kurdu, işine gelirse tepeye çıkarır ama istediğini alamazsa yerin dibine batırır.

        AMERİKALILARIN ÜSLUBUNU ANLAMAK

        Normal şartlarda Zelenskiy’ninki gibi bir yalakalık dozundan Trump’ın gaza gelmesini beklerdim, ama o kadar kurnaz ki sadece hedefe yönelik konuşuyor. “Size çok iyi davrandık,” diyor ve başkanlık yarışındaki muhtemel rakibi Joe Biden’ın oğlunun Ukrayna’daki muhtemel kirli işlerini araştırmasını istiyor.

        Aslında talimat veriyor demek daha doğru, çünkü Amerikalıların kendilerine özgü kibar ama tepeden bakan bir konuşma üslubu vardır. “Bunu böyle yapsan acaba daha mı iyi olur,” demek “Yap lan!” demektir. “Böyle düşünebilirsin,” cümlesini kuran size çaktırmadan aptal diyordur. Tıpkı “İlginç” demenin aslında hakaret olduğu gibi.

        Trump düpedüz talimat veriyor, Zelenskiy de “Benim adalet bakanım, benim savcım, yüzde yüz bana bağlı,” diye emri yerine getireceğini söylüyor. Komedyen ama bu işi en iyilerinden öğrenmiş.

        ALT TARAFI BİR TELEFON KONUŞMASI

        Şimdi tartışılan Amerikan Başkanı’nın bir başka devletten seçime müdahale için pazarlık yapıp yapmadığı. Aslında o kadar bariz ki durum.

        Ama bir kere kurumlar çatlayınca çürüme kaçınılmaz olur, suçüstü yakalanıp yerin dibine batması gereken Trump ve etrafındakiler “Ne olmuş yani” deyiveriyor. Çünkü bu işten sıyrılacaklarını, başları ağrısa da sonunda bir yere varmayacaklarını biliyorlar. Kurumları çürütmenin, insanları aptallaştırmanın sonucu, kendisine kör bir sadakatle bağlı “Evet efendimciler” ordusunun katkılarıyla yara bile almadan kurtulma ihtimali var Trump’ın.

        İşte, Senato’nun önde gelen isimlerinden (ve bana hep büyük ablamızı hatırlatan ama şimdi DC dedikodularına girmeyeyim) Lindsey Graham tartışmayı “alt tarafı bir telefon konuşması” diye bile bile algıda küçültüyor. Trump’ın seçmenleri de zaten daha ilk günden beri ona kin bileyen muhaliflerin yeni bir cadı avı olarak görüyor bu süreci.

        Demokrat Parti aslında bu siyasi riskin farkındaydı. “Impeachment” denilen soruşturma sürecinin Trump’ı kendi tabanında kahramanlaştırması ihtimali var. Tam da bu yüzden geçmişte bu çağrılara karşı değmez diye süreci başlatmadılar. Ama artık gözle görünür bu Ukrayna ihlali karşısında duramazlardı, dursalar bu sefer kendi tabanlarını tutamazlardı. En azından süreci kaybetseler bile tarihin doğru yerinde durmanın daha önemli olduğunu hesapladılar.

        BUNDAN SONRA NE OLUR

        Trump’a görevden el çektirilse elbette büyük bir rahatlama yaşar Amerika. Ama kutuplaşma azalır mı, zannetmem. Aksine saflar daha da koyulaşır ama en azından verdiği ve vermesi muhtemel zararlar (İran’la savaş, Anayasa Mahkemesi’ne atama yapma ihtimali) elinden alınır.

        Ancak bu sürece gerek bile kalmadan Trump’ın şu kadar kısa sürede dünyaya verdiği çok daha büyük bir hasar var, işte onu yargılama falan çözemeyecek.

        Etik tanımayan siyasetçiler dünyanın her yerinde yükselmeye, kendilerini meşru kılmaya başladı. Ukrayna’daki komedyen Trump’ın paltosundan çıktığını açık açık söylüyor zatem. Rezil olma, utanma ortadan kalkınca birtakım arsız tipler de devlet yönetmeye başladı. Trump’tır Boris Johnson’a, Bolsanaro’ya ve Ukrayna’nın komedyenine bu yolu açan.

        Madeleine Albright “Fascism: A Warning” kitabında dünya liderlerinin birbirlerinden öğrendiğini yazıyor. Çok basit gibi görünen ama çok önemli bir tespit bu.

        Trump’ı göre göre kendilerini ona benzeten, Trump’ın her yaptığının yanına kar kaldığını görenler başka ülkelerde de aynı taktikleri uyguluyor, hatta dozu daha da artırıyor. Ama hangi birini “impeach” edeceksin?

        *

        Süreç nasıl işliyor

        İki ayrı kurumdan oluşan Amerikan Kongresi’nin gündeminde “impeachment.” Anayasa, Kongre’nin bir tarafı olan Temsilciler Meclisi’ne soruşturma, diğer tarafı olan Senato’ya ise yargılama görevi vermiş.

        Amerikan Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğa sahip Demokratlar öncelikle “impeachment”ı oylayacak. Eğer karar Meclis’ten çıkarsa bu sefer Senato’da bir mahkeme kurulacak, Başkan’ın görevden alınması içinse üçte iki çoğunluk aranacak. Şu anda Demokratlar böyle bir çoğunluğa sahip değil, Cumhuriyetçiler’den de bu kadar fire çıkması zor.

        Zaten bugüne kadar “impeachment” sürecinin başlamamasının nedeni Senato’da takılması ihtimaliydi. Donald Trump’a epey sadık Cumhuriyetçi senatörler, aralarında ondan hoşlanmayanlar olsa da Demokratlar’a bu zaferi vermek istemezler zaten.

        Cumhuriyetçiler arasından “Birkaç iyi adam” çıkar ve Trump’ın aleyhinde oy kullanır mı? Epey zor gözüküyor.

        Trump’ın başı ağrıyor elbette, ama Demokratlar’ın hamlesi daha çok ahlaki üstünlüğü vurgulayan bir adım. Yoksa pratik sonucu olmayabileceğini biliyorlar.

        Bu sancılı süreçte mağdur Trump ikinci kez sandıktan çıkıp yeniden seçilebilir elbette.

        *

        Mafyanın laf oyunu

        Donald Trump’ın şimdi hapisteki eski avukatı Michael Cohen bir zamanlar pis işlerini yaptığı patronunun mafya filmlerindeki gibi konuştuğunu anlatmıştı ifadesinde. Hiçbir şeyi açık açık söylemez ama karşısındakinin anlamasını beklermiş Trump Baba.

        İşte Trump’ın Ukrayna’dan yardım istemesi de böyle. Açık açık bir pazarlık değil ama ne dediği ve niyeti ortada. Gerçi bu kadarından bile daha açık ne anlaşılabilir ama…

        Yine de Cumhuriyetçilerin duymak istediği cümle net bir pazarlık anlaşması, sanki böyle bir racon varmış gibi. Trump “Bak seçimlerde bana yardım edersen ben de şu kadar para veririm,” dese sanki ikna olacaklar. Trump ise “Bak seçimlerde bana yardım et, biz hep çok iyi dostuz,” diyor sadece. Arada bir nüans var, ama aynı anlama geliyor. Ama Amerika şimdi bu semantik tartışmanın içinde, sanki ne dediği belli değilmiş gibi “Tam onu demiyor” gibi laflarla vakit kaybediyor.

        İyi de hangi mafya babası açık açık konuşur? Hiç mi mafya filmi izlemedik? Adamları gözünden anlar niyetini.

        Diğer Yazılar