Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Savaş tamtamları en yüksek Türkiye’de çalıyor. Zira ABD’de akşam saatleri ve Türkiye’de sabaha karşı olmasına rağmen telefonum durmadı dün gece. “Savaş çıktı di mi, neler oluyor” özetli panik mesajları yağmaya başladığında Twitter’da İran’ın ABD üslerini bombaladığı haberinin dışında güvenilir başka bir bilgi yoktu. New York Times mesela Türkiye’deki fısıltı gazetesinden çok daha ağır davranıyordu.

        Ben de yaşanan paniğe ve bu mesaj trafiğine şaşırdım.

        Amerikan medyasının kıdemli kurumları “anında” haber vermeyerek iyi yapıyor. Bu haberin gizlendiği anlamına gelmiyor, ama en önce vermek çoğu zaman yanlış bilgi enflasyonuna neden oluyor. 24 saatlik haber yarışında izleyici tutmak isteyen kanallar bir yana, tarihe not düşme misyonu olan kurumların elini ağır tutması son derece doğru bir tavır.

        Bu gibi durumlarda medyanın her zamankinden daha dikkatli davranması daha da elzem, çünkü bir hatanın bedeli çok daha büyük olur. Geleneksel medyanın itidalli yayıncılığı sosyal medyanın verdiği heyecana alışan Türkleri kesmiyor ne yazık ki.

        TÜRKİYE DAHA ÇOK TETİKTE

        Her seferinde böyle oluyor.

        Daha birkaç ay önce yine “bir şeyler” olduğuna dair hurafeler Türkiye kaynaklı uçuşmaya başlamıştı. Amerikan Başkan Yardımcısı Mike Pence’in apar topar seyahatini iptal etmesinden sosyal medyadaki Türkler kıyamet senaryoları çıkarmıştı. Oysa ne Beyaz Saray muhabirleri, ne Amerikan yayın organlarında, hatta tweet’lerde bile bu komplo teorilerini doğrulayacak herhangi bir ima dahi yoktu.

        Dün de telefonuma İstanbul’dan panik mesajları yağarken ABD’de nispeten sükunet hakimdi. İran elbette iki Amerikan hedefini vurdu, ama işin daha fazla büyümeyeceğinin ilk göstergesi bütün bunlar olurken Donald Trump’ın sessiz kalmasıydı. Türkiye’de panik havası yaşandığı sırada Trump en son dokuz saat önce tweet atmıştı. Epey sonradan “Her şey yolunda” diye bir başka tweet attı ve açıklamayı bugüne bıraktı.

        Twitter’daki daha önemli açıklama ise İran Dışişleri Bakanı’ndan geldi ve İran’ın saldırılarını tamamladığını, savaşı tırmandırmayacağını açıkladı.

        Şu an için de karşılıklı fırtına ve restleşme durulmuşa benziyor. Bir gece önce “Kesin savaş çıkmayacak,” deyip ertesi gün ilk Körfez Savaşı’nı duyuran rahmetli Mehmet Ali Birand gibi olmak istemem. Orta Doğu’da ne olacağı belli olmaz, kimse de yarını kolay kolay kestiremez. Bugünlerde Beyaz Saray’ı da kimse kestiremiyor, o yüzden belirsizlik daha da baskın.

        Ama şimdilik ortalık durulmuşa benziyor. En azından Dünya Savaşı senaryosu ortadan kalktı.

        RUSYA’NIN ROLÜ VAR MI?

        İran’ın nasıl iki saldırıyla bu işi sindirdiği, Trump’ın bu işten yara alıp almadığı henüz anlaşılmıyor. Önümüzdeki günlerde bu alışılmadık détente’ın nedeni belli olacak. Ama bölgede oyun kurucu olmaya hevesli Rusya’nın bir şekilde devreye girmiş olabileceğini kestirmek güç değil.

        Hem İran’la hem de Trump’la çok iyi ilişkileri olan, hatta bizzat Trump’ı seçtiren Rusya’nın işine dünyanın olası bir kaosa sürüklenmesi gelmez. Hatırlandığı gibi Rus uçağı düşürüldüğünde de Rusya gaza gelmemiş, birçok provokasyona rağmen Türkiye’yle suni bir kriz çıkarmamıştı.

        Bir gün önce ABD’de yapılan yorumlarda İran’ın olası bir siber saldırıya geçeceği tartışılıyordu. Ancak geçmişte İran’ın yaptığı düşünülen siber saldırıların hepsinin altından Rusya’nın çıktığı, İranlı olduğu düşünülen hacker’ların Rusya bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştı.

        Büyük intikam yemini eden İran’ın iki üsse Trump’ın deyimiyle “asgari hasar” veren saldırı düzenleyip konuyu uzatmaması tesadüf olmasa gerek.

        Diğer Yazılar