Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bütün komplo teorileri bir şekilde ilk kez 4Chan’de ortaya çıkan ve kendisine istihbarat ya da orduda önemli bir görevde yer alıyormuş süsü vermek isteyen “Q” isimli kullanıcı ve onun peşine takılan ordusuna bağlanıyor.

        Hala kim olduğu bilinmeyen ve birkaç platform değiştirdikten sonra ortadan kaybolan Q adını özellikle seçmiş: Amerikan istihbaratında Q kodu en yüksek güvenlik iznine tekabül ediyor. Oysa QAnon olarak bilinen bu anonim kullanıcının bir kişi mi, bir grup mu, yoksa bu forumlara sadece eğlenme amacıyla giren ama yazdıkları kendi kontrolünün dışına çıkan bir provokatör mü olduğu hala bilinmiyor.

        Aslında QAnon tarz, üslup ve söylem olarak Türkiye’de bir zaman herkesin peşine takıldığı FETÖ troll’ü Fuat Avni’yi andırıyor. Bu kompozit karakter de çok şey biliyormuş, devletin en üst makamında yer alıyormuş gibi gözüküp bilgi kirliliği yaratıyordu. Belki de bu aşinalık yüzünden Türkiye’de de QAnon’un yalanlarının epey alıcısı var. Nitekim 4Chan’deki ilk mesajlarında Türkiye’de de düşmanlaştırılması çok popüler George Soros’un adı geçiyordu. Ona göre global elitin en tepesinde Hillary Clinton, Obama ve Soros vardı, hatta Clinton “iki gün içinde” tutuklanacaktı.

        QAnon’un dedikleri çıkmıyor, ama takipçileri “QAnon Ordusu” yine de her yerde onun izini gözlüyor. Trump’ın sarı kravat takması COVID-19’un olmadığının ispatı onlara göre. QAnon’un “Fırtına öncesi sessizlik” tabirini Trump’ın kullanması, parmağıyla havaya Q harfini çizmesi de gizli birer işaret. Onlara göre dünya eliti çocuk ticareti bile yapabilecek korkunç insanlardan oluşuyor, Donald Trump ise onların gizli oyununu bozuyor. Trump’ın kendi ülkesinin Dışişleri Bakanlığı’ndan “Deep State Department” (Derin Dışişleri) diye bahsetmesi de QAnon’un Beyaz Saray üzerindeki etkisi. Zaten Trump sık sık Twitter’da QAnon ilintili yalanları paylaşıyor, birçok aşırı sağcı-Cumhuriyetçi siyasetçi de QAnon’u ve söylemlerini sahipleniyor.

        QAnon ordusunun hedefi çok açık. Tıpkı Rusya’nın bir önceki seçimde müdahale edip başardığı gibi Trump’ı yeniden seçtirmek. Türkiye’de sosyal medya kullanıcıları da QAnon yalanlarına inandıkça kurallarını belli ki Rusya’nın belirlediği bu oyuna alet oluyor.

        Derin devletin Wayfair komplosu (Evet, tık tuzağı)

        Az önce çekmecede Wayfair taksit kartımı buldum. Bir ara çıkartmış, sonra da unutmuşum. Bir an için karta şüpheyle baktım; zira birbiriyle alakası olmayan olaylar zinciri sonucu Tom Hanks bile işin içine karıştıysa…

        Cuma gecesi Reddit’te yazan isimsiz biri bu sitede fahiş fiyata satılan mobilyalarla ABD’de kaybolan çocuklar arasında bir bağlantı kurdu. İddiasına göre birtakım sapkın zenginler (dünya eliti de denebilir) bu site üzerinden çocuk kaçakçılığı yapıyor, kanıt olarak da mobilyaların isimleriyle kaybolan çocuk adlarının benzerliğine dikkat çekiyordu. ABD’de her sene 800 binden fazla çocuk kayboluyor, bunların bir kısmı da hayatını kaybediyor. Nitekim Reddit kullanıcısının örnek verdiği kayıp çocuklardan birinin dosyası da çoktan kapanmış, zira maalesef hayatını kaybetmiş. Çok basit bir sorgulama bile komplo teorisini çökertebiliyor aslında.

        RUSYA’NIN İZİ VAR

        Dün, özellikle Türkiye’de sosyal medya mobilyacı skandalıyla yıkılıyordu. Ama artık bu gibi komplo teorilerine gülüp geçmek mümkün değil. Daha önce bir manyak İnternet’teki kara deliklerden okuduğu yalanlarla gaza gelip pizzacıda tüfekle ateş açmıştı. Hillary Clinton’ın email’lerine yönelik soruşturmanın belgelerinin açıklanmasını isteyen bir sapkın Hoover Barajı’nın yolunu içi mühimmat dolu zırhlı kamyonuyla kesmişti. Yeni dünya düzeninin sırlarının açıklanmasını isteyen bir başkası Illinois eyalet binasına saldırı düzenlemek üzereyken yakalanmıştı.

        REKLAM

        El Paso şehrinde Walmart otoparkına ateş açan teröristin 8chan, 8kun gibi komplo teorilerinin cirit attığı karanlık sitelere mesajlar yazdığı ortaya çıktı. Benzer şekilde Yeni Zelanda’da camiye saldıran terörist de hosting adresi Rusya’ya kayıtlı bu forum sitelerinin müdavimiydi.

        ABD’den sonra Türkiye’yle birlikte Rusya bu gibi komplo teorilerinin en çok alıcısının bulunduğu ülkelerden biri zaten. Bugün hala Reddit, 4Chan ve benzeri sitelerde COVID-19’un gerçek olmadığı, Trump’ın yeniden seçilmesini engellemek isteyen derin devletin (dünyayı gizlice yöneten elitler ve devlet yetkileri) icadı olduğu gibi teoriler yer alıyor, Tik Tok’tan dünyaya yayılıyor.

        Wayfair’e dair komplo teorileri de yine bir şekilde Rusya’ya bağlanıyor. İddialara göre Rus arama motoru Yandex’e mobilyaların ürün kodunu girenlerin karşısına çıplak kadın fotoğrafları çıkıyor. Hakikaten de Yandex’te başına bir kodla ürün numaraları girenlerin karşısına böyle fotoğraflar çıkıyor. Ama aynı kodun arkasına rastgele rakamlar eklendiğinde de benzer fotoğraflar beliriyor. Tom Hanks’in hedef olmasının nedeni de Instagram’a koyduğu bir fotoğrafta söz konusu kodun bir şekilde gözüküyor olması.

        TÜRKLER NEDEN MERAKLI

        Türk sosyal medya kullanıcıları da epeydir pizzacı ve mobilyacı üzerinden “globalist” ve “satanist” çeteyi çözmeye çalışıyor. “Kurtlar Vadisi” gibi beyin yıkayan diziler, çok satanlar listesinde yer alan sağcı-solcu komplo teorisi kitapları, İnternet’in en ücra köşelerinden bulunan saçmalıkların Google’da çevrilerek köşe yazarı olarak marjinal gazetelerde yer alması, marjinal yayın organlarından ana akım televizyon tartışmalarına şaibeli birtakım karakterlerin uzman olarak ağırlanması, mesnetsiz iddialarına platform açılması zamanla Türk toplumunun gerçeklikle ilişkisini yok etti.

        Gezi ve 17-25 Aralık sürecinde “kesin bilgi yayalım” gündelik kullanımımıza girdi, “üst akıl” diye toplu bir patolojinin esiri olduk. Dünya medyasında yer almayan onlarca deli saçması bizde gündemin tam merkezinde yer alıyor çoğu zaman. İlk başlarda eğlenceliydi belki, ama çoktandır tadı kaçtı: Kadir Has Üniversitesi’nin araştırmasına göre Türkiye’nin yüzde 18.4’ü COVID-19’un “biyolojik silah” olduğuna inanıyor.

        REKLAM

        ABD’de bu gibi komplo teorilerinin yayılmasının doğrudan siyasi bir hedefi var. Pizzanın ve mobilyanın iki Amerikan seçiminden hemen önce, Trump zor durumdayken gündeme getirilmesi tesadüf değil. Bu dezenformasyon dalgasını Çin ve Rusya’nın ABD’yi zayıflatma amacından, Rusya’nın aktif olarak bir önceki seçimde Donald Trump’ı seçtirmek için çalıştığı (Wikileaks, Cambridge Analytica) gerçeğinden bağımsız düşünmek imkansız.

        Ama ABD’deki siyasi hesaplaşma Türkiye’nin komplo teorilerine elverişli olmasını açıklamıyor. Bu kavganın -görünürde- tarafı değiliz sonuçta, Trump’ı biz seçmiyoruz. Gerçi meraklısı Rus arama motoru Yandex’in Türkiye’deki eski yöneticisiyle Mecidiyeköy’deki Trump Tower bağı üzerine bir senaryo inşa edebilir.

        Öte yandan, Amerika’da Trump döneminde sık sık kullanılmaya başlanan “derin devlet” kavramı bile Türkiye’den ithal. Sırf bu bile iki ülke arasında karşılıklı bir etkileşime işaret ediyor.

        En akla yatkın açıklama beyni yıkanmış toplumun bu gibi yalanların üzerine atlamaya hazır olduğu. Ya başka ihtimaller? Bu gibi sistematik yalan propagandasıyla ileride olması muhtemel bir siyasi hesaplaşmanın altyapısı mı hazırlanıyor, yoksa başka ülkelerde uygulanacak projeler önceden Türkiye’de mi deneniyor. Bu kadarı beni aşıyor, ama Türkiye’de bunların da yanıtını vermeye hazır, #PizzaGate’i de kanıtlamakta iddialı, konuşmasının bir yerinde mutlaka Rothschild ve Soros adı geçmesi kesin en az 10 “uzmanı” ezberden sayabilirim.

        Diğer Yazılar