Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Perşembe gecesi COVID-19 testi pozitif çıkan ABD Başkanı Donald Trump’a daha önce ne zaman test yapıldığı, bu yapılan testin sonucunun ne olduğu açıklanmıyor. Daha evvel valet’si pozitif çıkınca Başkan ve yakın çevresine her gün test yapıldığı açıklanmıştı. Ama bu sefer takvim daha önemli. Zira Çarşamba günü baş danışmanı Hope Hicks’in testi pozitif çıktı, bunu bile bile Başkan seçim kampanyasına para toplamak için golf kulübüne gitti ve 100 kişiyle yakın temasta bulundu. Normal şartlarda pozitif vaka çıkan biriyle temas eden kişinin kendi testi negatif çıksa bile iki hafta karantinada kalması tavsiye ediliyor. Her halükarda Beyaz Saray’da hiçbir tıbbi tavsiyeye uyulmadığı ortaya çıkıyor.

        Gazeteciler haberi patlatmasa Beyaz Saray ilk pozitif vakayı bile gizleme eğilimindeydi. Başkan’ın test sonucunu da sabaha karşı 01:00’e yakın bir saatte, alıştıra alıştıra açıkladılar. Oysa artık anlaşılıyor ki Trump aslında virüse Cumartesi-Pazartesi arasında bir ara yakalandı. Doktorlar semptomlar başlamadan ve test pozitif çıkmadan iki gün öncesine kadar hastanın virüsü yayabileceğini vurguluyor.

        VİRÜSÜ NEREDE KAPTI

        Geçen Cumartesi akşamı Beyaz Saray’da Trump’ın Anayasa Mahkemesi’ne atamak istediği yargıç Amy Coney Barrett’ın anons edildiği bir tören vardı. Bu tören için gazetecilere davetiye gitti, ben de katılmak için başvurdum ama virüs tedbirlerinden dolayı sınırlı sayıda kontenjan olduğu için dışarıda kaldım. Ben Washington’dan New York’a dönerken Beyaz Saray’da o tören için toplananlar da meğerse virüsü yayıyormuş.

        Donald Trump ve eşi Melania başta olmak üzere törene katılanlar şimdi teker teker kırmızı halkalara alınıyor televizyonda, testleri pozitif çıktığını vurgulamak için. Beyaz Saray’da görev yapan üç gazeteci, törendeki üç senatör, bir üniversitenin başkanı, Trump’ın seçim kampanyasının yöneticisi, Cumhuriyetçi Parti kurultay başkanı derken liste uzayıp gidiyor.

        REKLAM

        Bütün işaretler Cumartesi günkü törenin “süper yayıcı” olabileceğini gösteriyor. Sosyal medyada #CumartesiKatliamı diye anılmaya bile başlandı tören. O törene katılıp sonradan pozitif çıkanların konuklara sarıldığı, mesafeyi korumadan maskesiz sohbet ettiği gözüküyor. Testler her zaman doğru sonucu vermediği ya da kişiden kişiye virüse yakalanma zamanı değiştiği için de hala törenden başka pozitif vakaların çıkması söz konusu.

        Trump büyük ihtimalle Salı geceki televizyon tartışmasında da virüse yakalanmıştı. Tartışmayı yöneten kötü gazeteci Chris Wallace önce bütün dünyaya salondaki herkese test yapıldığını söyledi, ne zaman ki Trump hastaneye kaldırıldı “Aslında Başkan salona geç gelmişti, onun sözüne güvendik ve test yapılmadı,” dedi. Büyük ihtimalle Trump o gece virüse yakalanmış, belki salonda da yayıyordu. En azından onu televizyon tartışmasına hazırlayan eski New Jersey valisi Chris Christie’nin pozitif çıktığını biliyoruz. Cumartesi günkü törende de vardı Christie, hazırlık sırasında da kimsenin maske takmadığını açıkladı.

        Dünyanın en önemli hastanelerinden Cleveland Clinic denetiminde düzenlenen televizyon tartışmasında sahnedeki üç kişi hariç herkesin maske takması zorunluydu. Biden tarafı maske takarken Trump tarafı takmadı, gerekçeleri de testin negatif çıkmasıydı. Testlerin her zaman doğru gösterge olup olmadığı bir yana, ortada konulan bir kural vardı. Trump ailesi kuralların kendilerine uygulanmayacağını düşünerek davrandı.

        Her ne kadar yaptırdığı iki test de negatif çıksa da Joe Biden’ın da sırf Salı günü Trump’la aynı kapalı alanda olduğu için aslında kendisini karantinaya alması gerekiyor. Ama o da rakibinin hastanede olmasını fırsat bilerek sokaklara çıkmaya, bu durumu kendi avantajına kullanmaya kararlı. Zira Trump ve çevresi onu bodrum kata kapanıp insan içine çıkmamakla suçluyordu aylardır. Yine de 80’ine yaklaşan Biden’ın bir bildiği varmış.

        REKLAM

        TÜRKİYE’NİN ÇIKARACAĞI DERS

        Aslında Biden’ın bildiği hepimizin bildiğinden farklı değil. Sık sık elimizi yıkamak, fiziki mesafeyi koruyamadığımız ortamlarda maske takmak, test olmak...

        Tabii aylardır öğrendiğimiz bir başka gerçek de semptom göstermeyen kişilerin de virüsü kolaylıkla başkalarına yayabilecekleri. Türkiye’deki Bilim Kurulu da bunu kafamıza kazınacak bir şekilde tekrarlayıp durdu, hepimiz ezberledik. Hatta 20-30 yaşındaki gençlerin sapa sağlam dolaşmalarına rağmen 65 yaş üstüne risk oluşturabileceklerini de öğrendik.

        Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın vaka sayısı yerine hasta sayısı açıklamaya başlamasının bir özrü yok. “Başka ülkeler de hasta açıklıyor, onlar da vaka açıklarsa biz de açıklarız,” bahanesi çok komik. Zira ABD’nin dışında AB ülkelerinden de günlük vaka sayıları geliyor, kamu sağlığı vaka sayılarına göre düzenleniyor. Türkiye’deki değişikliğin nedeni ortada, uzun uzadıya tartışmaya gerek yok.

        Belki Trump’ın hastalığından bir hisse çıkarılabilir Türkiye? Zira hiç kimsenin semptom göstermediği Cumartesi günkü törenden sonra şu anda Amerikan devletinin neredeyse bütün üst düzeyi pozitif vaka, Başkan da hastanede. Bir ikinci ders de virüse karşı hepimizin, dünyanın en iyi tıbbi donanımına sahip Amerikan Başkanı’nın bile, korunmasız olduğu. Ama buna rağmen bireysel tedbirler en iyi korunma yöntemiydi. Trump siyasi olarak bu tedbirleri zayıflık olarak gördü; virüse yakalanması an meselesiydi, sonuçta da siyaset virüse yenildi.

        Başkan'ın sağlık durumu iyi mi değil mi

        Beyaz Saray’dan ve Trump’ın doktorundan gelen herhangi bir açıklamaya şüpheyle yaklaşmakta fayda var. Zira Trump’ın neşesinin yerinde olduğu, virüsü hafif atlatacağının söylendiği gün apar topar hastaneye kaldırıldı. Hastane kapısında doktorları oksijen takviyesi yapılmadı dedikten iki gün önce Başkan’ın nefes zorluğu çektiği, oksijen verildiği ortaya çıktı.

        Trump’ın gün içinde Walter Reed Askeri Hastanesi’nden “çalışıyormuş gibi” gözüktüğü fotoğrafların 10’ar dakika arayla çekildiği dosyaların metadata’sından anlaşıldı. Ayrıca fotoğraflarda çalışıyormuş gibi gözüken Trump boş kağıdı imzalıyor. Dört dakikalık videosunda da -eski neşesi nerede- bir ara montaj yapıldığı konuşuluyor; tam öksürecekken kesilmiş ve Adobe Premier’deki “morph” efektiyle başka bir video eklenmiş peşine iddialara göre.

        Yine doktorun açıkladığına göre Trump her an taburcu olabilir, ama tıbbi uzmanlar ona verilen ilaçların ve oksijen seviyesinin virüsü çok ağır geçiren hastalara uygulandığını söylüyor. Pazartesi apar topar Beyaz Saray’a gönderilecek durumda olduğunu düşünmek zor bu açıdan. Bir iddia Beyaz Saray’da da aynı yoğun tedaviye devam edileceği, ama dışarıya her şey yolundaymış görüntüsü verileceği…

        Sonuçta hiçbir zaman şeffaf olmayan Beyaz Saray’a Başkan’ın sağlık durumu konusunda da güvenilmeyeceği bu süreçten çıkan tek ders olsa gerek.

        Bu arada, bütün bunlar olurken Trump kaşla göz arasında beyaz ırkçıları da kınadı. Ölüm korkusu mu dersiniz? Virüsün tek olumlu yanı bu oldu galiba.

        Gazetecilere soruyorum

        Önemsiz bir ayrıntı mı, yoksa bir gazetecilik zaafı mı merak ediyorum. O yüzden buradan bizdeki gazetecilerin de yanıtlamasını umduğum bir soru ortaya atmak istiyorum.

        Moderatör Chris Wallace tartışma öncesinde Başkan’ın geç geldiğini o yüzden test yaptırmadığını, ama sözüne güvenerek programa başladıklarını açıkladı. Ama tartışmadan önce, tartışma sırasında ya da ertesi gün değil. Trump pozitif çıktıktan sonra.

        Cleveland Clinic denetimindeki salonda herkese test yapıldığı, belli kuralların uygulandığı açıklanmıştı.

        Bugün Başkan’ın geç gelip test yaptırmaması daha da büyük haber değeri taşıyor. Ama o gün bile önemli değil miydi? Kim bilir, belki de pozitif çıkacağını bildiği halde test yaptırmadı.

        Wallace o an bu bilgiyi açıklamalı mıydı? Samimiyetle merak ediyorum.

        Bana kalsa açıklamalıydı ama o zaman gündem de değişir, belki televizyon tartışması da yapılmayabilirdi. Kuşkusuz piyasayı ve milli güvenliği bile etkileyebilirdi. Bazen gazeteciler bu yüzden her haberi yapmayabiliyor.

        Haber mi haber, yapılmalı mıydı peki? Zor bir soru, biliyorum. O yüzden özellikle liderlerle programlar yapan, bu gibi televizyon tartışmalarına aşina gazetecilerin yanıtı önemli.

        Diğer Yazılar