Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oyun sistemine son derece bağlı ve zihni berrak birtakım Bursa. Yaptıkları ve yapamadıkları ortada. Yapamadıklarını Şampiyonlar Ligi'nde her maçta bıkmadan usanmadan göstermeye devam ediyorlar! Bunun en net sebebi oyunu hızlandırma ve atak zenginliği konusunda ideal bir Devler Ligi ekibinin çok gerisinde olmalarından kaynaklanıyor. Ama yapabildiklerini Süper Lig'de bıkmadan usanmadan sergilemekten de sıkılmıyorlar! Alanı doğru parselleyerek ve rakibin sahayı olduğundan küçük hissetmesini sağlayacak şekilde topa baskı yaparak işi bir hayli kolaylıyor Timsah. Hücum için iki ana planları var: Her seferinde, duran topların artık yarım olmasa da çeyrek penaltı öneminde olduğunu hatırlatmak ve az adamla da olsa kontratağa çok hızlı şekilde çıkarak bu atletik başarıyı madalyayla süsleyebilmek!

        Bursa'nın bu oyun taktiği çerçevesinde geriye düştüğü her maç ise karanlığa açılan bir kapı olabiliyor. Bir endüstri şehri olan Bursa'ya uygun bir jargonla konuşursak "Fabrika tam kapasiteyle çalışmaya başlasa" bile talebe cevap vermekte zorlanabiliyor. Yani en azından geçtiğimiz sezon böyle oluyordu. Bu sezon ilk golü yemek, altından kalkabileceği bir problem haline geldi Timsah için!

        Malumunuz, Süper Lig'de topu havaya kaldırmayan takıma kız vermiyorlar. Bursaspor da diğer rakipleri gibi topun havada süzülmesini izlemeyi çok seviyor. Ama onların amacı başka. Onlar tıpkı serbest atış çizgisine gitmek için can atan bir basketbolcu gibi rakip yarı sahada bir faul kazanabilmek için yanıp tutuşuyor. Ya da bir korner. Çünkü sonrasında ne yapacaklarını biliyorlar. 'Hazır ol, nişan al, ateş' gibi bir durum söz konusu! Dün ilk gol -şahıs farklı olsa da- alışıldık bir stoper golüydü Bursa için.

        Yeşil-Beyazlılar'ın 3. haftadaki Sivas galibiyeti sonrası Vederson'un futbolunu övmüş ve her maçta belli bir çizgiyi tutturan bir sol bekin takımın oyun standardını yukarıya taşıyacağından bahsetmiştim. Evet, Şampiyonlar Ligi maçlarında yeterli atletiklikte olmaması problem yaratıyor olabilir ama ülke olarak Şampiyonlar Ligi'ni ölçü alıp oyuncuları ona göre sınıflandırdığımız zaman kafamızın çok ama çoook karıştığı gerçeğini göz önünde bulunduralım. Brezilyalı'nın dün ikinci golde yakın mesafeden topu kaldırışı en az Turgay'ın harika vuruşu kadar güzeldi. 3. golde nefis kesmesi, dördüncü golde de tecrübesi vardı.

        Şampiyonlar Ligi'ndeki her maçtan cebine birşeyler koyarak ayrılıyor Bursa. Dün golü yedikten sonra rakibin baş edemeyeceği bir tempoya çıkmalarının altında, Insua'nın pas kalitesi ve akışkanlığı, Turgay ve Sercan'ın harika futbolu kadar, diğer tüm oyuncuların başka bir boyuta geçmenin mümkün olduğunu öğrenmiş olmaları yatıyordu.

        Diğer Yazılar