Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DEDİM Kİ, "Yürüyün bu akşam kasaba gidiyoruz..." Bizimkilerin şaşkın bakışlarını görmeliydiniz. "Akşam akşam nerede yemek yiyelim diye düşünürken kasap da neyin nesi?" dediklerinde onlara şöyle bir dönüp "Günaydın" dedim; akan sular durdu...

        Günaydın Kasap ve restoranlarının sahibi sevgili Cüneyt Asan ile tanışıklığımız uzun seneler öncesine dayanır.

        Daha önce de kendisi ile ilgili düşüncelerimden ve kesinlikle örnek teşkil edecek bir başarı hikayesine sahip olduğundan bahsetmiştim.

        Kendisini tanıyanlar başarı hikayesinin yanı sıra bilirler nasıl iyi ve temiz bir kalbe sahip olduğunu.

        Geçen gün tesadüfen televizyonda gördüm, Master Chef programına katılmış bizim Cüneyt.

        İşi gücü bıraktım hayranlıkla izledim. Boşuna demiyorlar et ustası diye; kuzu kolunu öyle bir kesişi ve havada çevirişi vardı ki, gözlerini bağlasanız eminim yine o et parçası aynı titizlikle kesilir ve aynı profesyonellikle havada dans ettirilirdi!

        Bu arada bir tek et dans etse iyi; kendisi de anlatırken fonda çalan bir müziğe eşlik ediyor gibiydi...

        Kaldı ki kendi de bunu dile getirdi; "Etin ruhu çok önemli, onunla adeta dans edeceksiniz... " Kasap dükkanına gelince, orası bir tiyatro ya da konser salonunun kulisi gibi...

        O gece Bostancı'da Günaydın Kasap'ın içindeki masalardan birinde otururken gözümün önüne tamamen böyle bir sahne geldi...

        Hani oyun öncesi kulislerde bir koşturma bir telaş yaşanır, herkes harıl harıl az sonra açılacak perde için hazırlıklarını tamamlamaya çalışır ya , işte buradaki durum da aynen öyle bir şey.

        Ama ufak bir farkla; o perde hep açık! Herkesin gözü önünde oynanan bir tiyatro oyunu gibi...

        Herkes işini biliyor, büyük bir ustalıkla etleri hazırlıyor, kimi gelip alıyor evlerine götürüyor, kimi de orada oturup bir güzel afiyetle yiyor...

        O muhteşem mekanın sahibi tam bir orkestra şefi edası ile az sonra kapıda beliriyor. Sevgili Cüneyt Kıbrıs'tan sonra Ankara'da açtığı Günaydın'ı kontrole gitmiş, döner dönmez soluğu doğruca kasapta almış...

        Gelir gelmez ona bir şey buna bir şey diyerek geçiyor tezgahın başına, eller kollar oynuyor... Herkesin yüzünde bir mutluluk, ortaya harika bir görüntü çıkıyor...

        Günaydın'ın mihenk taşlarından biri olan sevgili Uğur'un etleri büyük bir ustalıkla kesmesinden, o gün tanıdığım kovboy şapkalı Süleyman'a kadar herkesi görmeniz lazım... İşini severek yapan böylesi bir ekip çok azdır herhalde... Diyeceğim o ki; Günaydın'ın etlerinin lezzeti de restoranlarının kalitesi de bana göre tartışılmaz; ben yıllardır müdavimiyim, olmaya da gözüm kapalı devam ederim...

        Gecenin finali tabii ki Günaydın'ın spesiyalitesi fıstıklı katmer ile yapıldı... Yorumum şu: Yok böyle bir lezzet! Tek kelimeyle muhteşem!

        O gece masadaki arkadaşlarla yediğimiz etlerin, katmerin yanı sıra "perde arası"(!) Cüneyt ile yaptığımız sohbetin de tadı damağımızda kaldı...

        Öyle ki bizim grubun en küçük üyesi Selen bile o keyifli yemek için tebriklerini Cüneyt amcasına kocaman sarılarak sundu... 7'den 70'e sevgi diye buna denir işte!

        Şimdi sırada Kıbrıs var, bakalım orada neler oluyor!

        *

        "Tanrı bu iş için yaratmış beni..."

        MUHTEŞEM adam bu Cüneyt yahu! Defalarca gördüm, defalarca konuşup sohbet ettim, her defasında insanı kendisine hayran ediyor...

        "Bazı insanlar dünyaya yaptıkları iş için gelirler, Tanrı beni bu işi yapmak için , " gönderdi bu dünyaya ve bana cuk diye oturdu bu iş. Bundan dolayı " beni en alttan aldı, bugün bütün Türkiye'nin tanıdığı insan haline getirdi" derken gözlerindeki ışıltı görülmeye değerdi. Özveri, sevgi,ilgi, alaka, çalışkanlık başarının temel kelimeleri; bu mudur, budur işte!

        Sonuç ortada; Günaydın'ın şu anda Türkiye genelinde 30 şubesi var...

        Diğer Yazılar