Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Merhaba,

Uzun bir aradan sonra haberturk.com sayfasında tekrar beraberiz.

Bir anlamda bu bir ilk yazı.

Ve bu ilk yazının konusu da "Türkiye'de Yok Sayılanlar".

****

Türkiye'de yok sayılan kesimler vardır: Mesela çocuklar.

Enteresandır, biz hem çok çocuk severiz, lafa kalırsa "aileye çok

düşkünüzdür", ama iş sorumluluğa gelince ortadan kayboluruz.

Çocuklar genellikle "ayak bağı ve yük"tür bu ülkede.

İletişim kurmak, onları ciddiye almak, ihtiyaçlarını gidermek için onların

büyümelerini bekleriz.

Bir anlamda "yarım, henüz tamamlanmamış bir varlık" muamelesi görürler

evlerde.

Bir köşede susup oturmalarını, kendi kendilerine oyun oynamalarını,

kafalarından geçen yüzlerce soruya kendi yanıtlarını bulmalarını bekleriz.

Televizyon ya da bilgisayarın başında, sanal dünyaların karşısında

saatlerini geçirmelerine göz yumarız, yeter ki bize bulaşmasınlar.

Yokturlar yani...

Çocuk severiz, ama ayağımızın altında dolaşmalarını istemeyiz...

****

Türkiye'de yok sayılan bir başka grup ise gençler: Çok benzer bir kaderi

paylaşırlar çocuklarla...

Hem bu ülkenin geleceğinin onlar olduğunu her fırsatta koca koca hitaplarla

söyleriz, hem de çocuklar gibi "susup oturmalarını" isteriz.

Kendi yaşamlarını kurabilecek ve yönetebilecek ne sorumluluğu ne de güveni

verebiliriz onlara...

İki uçtan birindeyizdir yine, ya kozalar içinde "fazla korunup kollanmış,

uyum yeteneği sıfır" gençler,, ya da sokak ortasında kendi kaderiyle başbaşa

yapayalnız hayatın içinde bir kitle...

Tıpkı çocuklar gibi,, gençlerle ilgili de bir politikamız, bir vizyonumuz

yoktur.

Ve tıpkı çocuklar gibi, onları da "çok severiz", "hiç tahammül edemeyiz."

****

Bir türlü varlığı görülmemiş bir başka kesim ise kadınlardır bu ülkede.

Toplumun yarısını oluştururlar ama söz söyleme mekanizmalarında yokturlar.

Bazı bölgelerde hala "evlattan" bile sayılmazlar, sorduğunda "iki oğlum var"

der babalar.

Tacize, tecavüze uğrarlar, şiddet görürler, haklarını arayacakları yerde

"utanır, utandırılırlar."

Kadın girişimcilere hala "özel ödüller" veriyor bu ülke, çok nadir oldukları

için..

***

Kadın kimliğinin yok sayıldığı mayınlı alanlardan biri de cinselliktir.

İki cesur yürek,, Sabancı Üniversitesinden Edebiyat hocası Hülya Adak ve

Antropolog Ayşe Gül Altınay, altı yıl içinde farklı kesimlerden 50'den fazla

kadınla cinselliği konuşmuş.

"İşte Böyle Güzelim" isimli kitapta toplanan ve kadın kimliklerinin

gizlendiği bu söyleşilerde, temizlik işçileri, hastabakıcılar, doktorlar

gibi çok farklı eğitim düzeylerinde kadınların bireysel öyküleri var.

35 yaşındaki temizlikçi İrem'in hikayesi aslında çok sıradan, okuyalım:

"Cinsellik konusunda çok dayak yemişimdir. Yatmıyordum, içimden gelmiyordu,

yatmıyordum... İlle ki de onun dediği olcek, o aklına düştü mü yapacak...

Yatakta dövdü, işte "yatmıyorsun benimle" falan diye...

Bahçeye de fasulye ekmişim, işte fasulyelerin arasında girmişim. Sen gel

baltanın sapını al sırtıma indir... Yenge görüyor camdan. Geldi bunun bir

yüzüne tükürdü... Dedi, "kızım kapat gözlerini ver gitsin yani. Nalet olsun.

Yapacak bir şey yok. Ya ayrılacaksın ya da ona karılık yapacaksın." Yani o

günden bu güne de aynı dediğini yapıyorum.

Kapatıyorum gözümü, ağlıyorum, ne halin varsa gör... İşte böyle güzelim...

Kitaba da adını veren bu anlatım, okuyunca pek de şaşırtmıyor insanı.

Üstelik bu yabancılaşma, bu sevgisizlik, bu insanın kendi bedeninden kaçışı

durumu kimseye ayrıcalık da yapmıyor. İşte 45 yaşındaki doktor Sibel'in

anlattıkları:

"Ben aslında cinsel ilişkinin adının orgazm olduğunu zannediyordum. Ve

cinsel ilişkiden zevk alınabileceğini hiç hayal etmiyordum. Bu işten sadece

erkekler zevk alır, diye düşünürdüm. Neden? Çünkü bunlar hiç konuşulmayan

şeylerdi. Ben de eğitim hayatımda, altı sene tıp eğitimi almış olmama

rağmen, bu konularda hiçbir şey öğrenmedim... Ki ben tıp fakültesini

bitirmiştim, düşünün artık!"

Düşünün artık!!

***

Siz düşünürken, bir haber daha geldi haber sitelerine: Dünyaca ünlü bilim

dergisi Focus, erkek neslinin giderek tükendiğini duyurdu.

Focus'un tahminlerine göre gelecekte şunlar gerçekleşecek:

* 2108'de kadınların erkeğe ihtiyacı olmadan hamile kalabileceği klinikler

tüm dünyaya yayılacak.

* 2128'de dünya nüfusunun yüzde 70'ini kadınlar oluşturacak.

* 2238'da dünyadaki son erkek ölecek ve tüm dünya kadın olacak.

İnsanın içinden Allah'ın tokadı yok ki demek geliyor!!

Çocuk pornolorını izleyenlerin, sokaklardaki tüm fuhuş müşterilerinin,

tacizcilerin, kendi evladına bile tecavüz edenlerin, aynı anda tüm

kadınların isteyenlerin, dünyayı yöneten ve bu hale getirenlerin, kadınların

başına bir bez parçası geçirmek isteyenlerin ve arabaları, uçaklarıyla

yeryüzünü kirletenlerin çoğunlukla erkekler olduğunu düşününce...

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere.

ozlemgurses@haberturk.com

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar