Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NATO’nun Norveç’teki “Trident Javelin” adlı, dijital savaşlarla ilgili bir tatbikatında yaşanan skandal hiçbir konuda bir araya gelemeyen Türkiye kamuoyunu birleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği tepkiyi, askerlerin derhal tatbikattan çekilmesini desteklemeyen, ittifakın yaklaşımını ve müttefiklerin hakkaniyetini, vefasını sorgulamayan herhalde pek az vatandaş kaldı. Memleketin en köklü ideolojisi olan üçüncü dünyacılık derhal patlayarak NATO’dan çıkılması için geniş bir toplumsal/dijital mutabakat koalisyonu oluşturdu.

        Olayın tüm detayları herhalde önümüzdeki günlerde iyice anlaşılacaktır. Şimdilik bildiğimiz, Atatürk’ün heykelinin “Düşman Liderler Biyografisi”ndeki metinlerden birisine yerleştirildiği, simülasyondaki Türk ekibin müdahalesiyle heykelin biyografilerden kaldırıldığı. İkinci rezalet ise Cumhurbaşkanı Erdoğan adıyla açılan bir sahte hesaptan Erdoğan’ın düşman ülke liderleriyle işbirliği yaptığı mesajının verilmesiydi.

        Her iki vakada da sorumluluğu görülen kişilerin ceza aldığı, ikinci olaydan sorumlu olan Türkiye kökenli subayın ordudan atıldığı bildirildi. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Genelkurmay Başkanı Akar ile Kanada’da konuştu, Ortak Harp Merkezi Komutanı özür diledi. NATO Genel Sekreteri ayrıca, “Bu bireysel davranışların sonucudur ve NATO’nun görüşlerini yansıtmamaktadır. Türkiye önemli katkılarda bulunan değerli bir NATO müttefikidir” dedi. Norveç Savunma Bakanı da özür dileyenlere katıldı.

        Batı karşıtlığının hayli güçlü olduğu, Zarrab davasının Türkiye yöneticilerini ve kamuoyunu çok meşgul edip Amerikan sistemine yönelik eleştirilerin dozunun arttığı bir dönemde bu denli vahim bir gelişmenin yaşandığına dikkat etmek gerekir. Bundan sonrası için güçlü ihtimal, NATO’nun özür dilemesinin Türkiye’de bu olayın yarattığı infiali dindirmeye yetmeyeceği, konunun bir süre gündemde tutulacağı, kamuoyunun da siyasi fark gözetmeden NATO/Batı düşmanlığında birleşeceğidir.

        AÇIKLIK GETİRİLMELİ

        Ne var ki bu olayda üzerinde düşünülmesi gereken bir hayli nokta var. Bunların en başında Türkiye’nin stratejik aidiyetinin ne olduğu geliyor. O konudaki kafa karışıklığının büyük ölçüde hemen her konunun iç politika malzemesi haline gelmesinden kaynaklandığı malum. Ne var ki, ideolojik olarak genel kamuoyunda Batı ittifakı aleyhinde bir duygunun ille de mesnet aramak gerekmeden var olduğuna kuşku yok.

        Bunun ötesinde Kadir Has Üniversitesi Rektörü Mustafa Aydın’ın işaret ettiği gibi meseleye en az dört boyutta bakmak gerekir. Birincisi Türkiye ile NATO ilişkileridir. Türkiye ile müttefikleri arasında ciddi ve tehlikeli bir iletişim sorunu olduğuna kuşku yoktur. Niyetler sorgulanmakta, karşılıklı yaklaşımlarda güven duygusu sıfıra yaklaşmaktadır. Bu durumun üstesinden gelinmesi için gerekli iradenin taraflarda mevcut olduğu ise belli değildir.

        İkinci boyut, Batı dünyasında Türkiye hakkındaki havanın son üç-dört yılda son derece olumsuz bir yönde seyretmesidir. Üçüncü boyut, darbeci çetenin mensuplarının NATO gibi örgütlerde görev almaları ve oralarda algı operasyonlarına girişmeleridir. Müttefiklerin bu kişilere sığınma hakkı tanıması haklı olarak bir infial uyandırmaktadır, ancak adalet mekanizmasının düzgün işlememesinin de bu davranıştaki payı küçümsenmemelidir.

        Son olarak ise bu türden sindirilemeyecek olayların kimin işine yarayacağına bakıldığında Rusya’nın bir siber operasyonu ihtimali de yabana atılmayacak bir ihtimal olarak önümüzdedir.

        Önümüzdeki dönemde Türkiye hem Batı ittifakında kalıp hem de Batı’yı kötülemeye devam edemez, etmemelidir. Ya oturup tüm meseleler açıp yüreklilikle konuşulup bu ittifak içinde ortak değerler, hedefler ve ilkelerin paylaşılıp paylaşılmadığına açıklık getirilmeli ya da ittifaktan çıkılmalıdır.

        Çıkma tercihi bana göre ülkenin çıkarlarına uygun değildir, ama bir yandan ittifak içinde kalmak, diğer yandan müttefikleri her türlü melanetin kaynağı gibi görmek de sürdürülebilecek bir tavır değildir.

        Diğer Yazılar