Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NE kadar bekleseniz ya da gerçekleşmesine ne denli hazır olsanız da bazı kötü haberler sizi gene de sarsar, dengenizi bozar. Giderek dünya açısından nasıl bir felaket olduğu daha çarpıcı şekilde ortaya çıkan ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’un bu göreve getirilmesi bekleniyordu. Ne kadar beklense de Bolton’un gerçekten atanmasıyla birlikte dünya çok daha tehlikeli bir yer, meşhur Pax Americana yani Amerikan Barışı ve bunu sağlayan uluslararası sistem dinamikleriyse daha zayıftır. Bolton hakkında yazan Fred Kaplan’ın yazısının başlığındaki gibi, “panikleme zamanıdır”.

        Bolton’un atanmasıyla birlikte Trump kendi kafasına uygun, onun gibi çok taraflı kurumların ABD’nin gücünü denetlediğine hatta azalttığına inanan bir ekiple çevrilmiş oluyor. Tek istisna sayılan ve Trump’ı dengeledikleri için herkesin duacı olduğu ekipten geriye kalan tek “akil adam” Savunma Bakanı Cames Mattis’in de suyunun ısındığı ve yerine bir aday bulunduğunda kendisine de “Güle güle” denileceği beklentisi yüksek. Bu durumda kompleksli, disiplinsiz ve başı giderek daha fazla siyasi ve kişisel skandalla dertte olan ABD Başkanı’nın “Önce Amerika” sloganının içeriği hayli ürkütücü şekilde netleşiyor.

        Trump, başta Çin olmak üzere ABD ile ticaret fazlası bulunan tüm ülkelere korumacı politikalarla savaş açarak zaten uluslararası sistemin çok taraflı anlaşmalarla kurala bağlanmış ekonomik ilkelerini umursamadığını göstermişti. Uzlaşmadan pek hoşlanmayan ve hayli dayatmacı bir kişiliği olan Bolton ve birlikte çalışacağı Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, işin siyaset ve diplomasi tarafında benzer bir tavrı ortaya koyacaklardır.

        ZORA BAŞVURMAK

        ABD bu durumda İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki tüm küresel yükümlülüklerinden hızla vazgeçmeye çalışan, sorunlarını yalnızca zora başvurarak çözmeye çalışan bir ülke olacak, diplomasinin pek işlevsel sayılmayacağı bir zihniyetle çıkarlarını dayatmaya ağırlık verecektir. Zamanında Başkan George W. Bush tarafından, yangından mal kaçırır gibi ssenatonun tatilde olduğu sırada BM Daimi Temsilciliği’ne atanan Bolton, görev yaptığı kurumun son 10 katı yok olsa bunun kimse tarafından fark edilmeyeceğini söyleyecek kadar BM’yi hakir gören bir şahsiyetti.

        Geçen salı günü 15’inci yılı idrak edilen Irak Savaşı’nı baştan itibaren savunmuş ancak yeni muhafazakârların aksine bu saldırganlığa “Demokrasi getirmeliyiz” kılıfını geçirmeyi de reddetmişti. O savaşa giderken temel amacı, tıpkı bugün olduğu gibi İran’da rejimin değiştirilmesiydi. Barack Obama’nın İran’ın nükleer programını denetim altına alan müzakerelere başlamasını ve ortaya çıkan anlaşmayı yerden yere vurmuştu.

        Bolton zihniyetinde, “Barışı sağlamak için güçlü olmak gerekir” ilkesi değil, “Rejim değiştirmek için savaş yapalım” ilkesi öndedir. Hayatının en keyifli anlarından birisinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne cevaz veren Roma Tüzüğü’nden ABD’nin imzasını çekmek olduğunu anılarında yazmıştı. New York Times Gazetesi’ne yazdığı bir yazıya konulan başlık, ABD’nin hasımları/ düşmanları karşısındaki duruşunu gayet net bir şekilde açıklıyordu: “İran’ın bombasını durdurmak için İran’ı bombalayın.”

        Kuzey Kore hakkındaki görüşleri de İran’a yönelik sıcak duygularından pek farklı değil. Trump’ın daha düne kadar “Roket Adam” dediği Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un’la buluşmayı kabul etmesinden elbette hoşlanmamış ve şunları söylemişti: “Gayet kısa bir buluşma olmalı ve Trump şunu demelidir: Bana kapsamlı bir nükleerden arınma programını başlattığını söyle zira uzun uzun müzakere etmeyeceğiz. Hemen bunu söyle yoksa başka bir şeyler düşüneceğiz.” Bu başka şeylerden de kastı, tamamen meşru olduğuna inandığı, Kuzey Kore’ye yönelik “önleyici saldırıydı”.

        Özellikle İran’a yönelik, giderek sertleşecek politika, Washington’un Ankara’dan Tahran’a yönelik bir sertleşme konusunda daha talepkâr olacağı bir döneme girdiğimiz anlamına gelir. Türkiye’nin çıkarı, yanı başında yeni bir savaşın çıkmasını ne pahasına olursa olsun engellemesinden geçer.

        Diğer Yazılar