Kilo dediğin nedir ki?

Çağın vebası obezite..

Üzerine çok fazlasıyla kafa yorulan, çareler üretilmeye çalışılan ve Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) mühendisliğiyle organik tarım ürünü arasında dolanıp durulan bir sorun..

Hafta içinde yakaladığım iki haber dikkatimi çekti..

Biri bir hanımefendinin ileri derecede rahatsızlık veren kilolarından kurtulma azmi..

Diğeri ise alemin en kilolu mahsulü olan bir filin yaptığı doğum.. Televizyon ve gazetelerin uğruna özel ekler hazırladığı diyet kavramı üzerine kilosundan kurtulmayı başaran bir hanımın ders niteliğindeki çabasıyla başlayalım..

Yemek için yaşamak mı, yoksa yaşamak için yemek mi?

Sayın Şebnem Aktosun..

Cevabı hanımefendinin azminde gizli..

Mutlu bir evliliği olan Şebnem Aktosun’un eşi Erkan Aktosun, eşini kilolu haliyle de seviyor ancak sağlığına dikkat etmesi konusunda uyarıyordu. Bir gün bir arkadaşı, “Ne kadar güzel bir kadınsın, ne güzel bir evliliğin, çocuğun var. Kiloların sağlığına zarar veriyor. Neden kilo vermek için ameliyatı düşünmüyorsun?” deyip, ameliyat olan bir arkadaşıyla tanıştırınca da hayatı değişiverdi..

Tıbbi yardımı kabullendi..

Arkadaşını ameliyat eden Doç. Dr. Haluk Ünalp ile görüşüp bilgi alınca ameliyata karar veren Aktosun, kısa süre sonra ameliyat oldu.

Doç. Dr. Ünalp aktarıyor gerisini:

“Operasyona, beslenme için küçük bir kısım kalacak şekilde midenin inceltilerek ince uzun bir tüp şekline getirildiği için ‘tüp mide’ ameliyatı deniliyor. Mideye tüp veya herhangi bir şey takılmıyor.

Yaklaşık bir saat süren kapalı yöntem denilen laparoskopi yöntemiyle yapıldığı için hasta hemen ayağa kalkabiliyor ve 3-4 gün içinde işe başlayabiliyor. Yara izi ve enfeksiyon riski yok denecek kadar az. Hastaların, ameliyat olduktan sonra iştahı azalıyor. Diyet yapmalarına gerek kalmıyor.

Obezitede beden kitle endeksi belli bir düzeyin üstüne çıkıldığında diyet veya sporla bu kiloları vermek mümkün olmuyor. Bu yöntemin riskleri sanılanın aksine çok az, normal bir ameliyatın riski kadar. Her hastaya değil uygun olan hastalara uyguluyoruz.”

Şebnem şimdilerde mankenlere taş çıkartıyor..

Bir filin doğum sancısı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kente kazandırdığı, Avrupa’nın sayılı hayvanat bahçeleri arasında gösterilen Türkiye’nin ilk Doğal Yaşam Parkı, ilklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Takvimler 5 Şubat 2011’i gösterdiğinde tarihi doğuma sahne olan parkta, fil Begümcan ve Winner çiftinin ilk yavruları dünyaya gelmişti. Türkiye’de doğan ilk fil olma özelliği taşıyan ve ismi düzenlenen anketle “İzmir” olarak belirlenen yavru, parkta büyük sevince neden olmuştu. Doğal Yaşam Parkı’nda yaklaşık 4 yıl sonra aynı sevinç tekrar yaşandı.

Doğduğu günden itibaren büyük ilgi gören ‘İzmir’e geçtiğimiz çarşamba gecesi saat 21.55’te kardeş geldi. Tam 21 aylık gebelik süresini tamamlayan Begümcan, park bünyesinde kurulan komisyonun gözetiminde yeni yavrusunu dünyaya getirdi. Sevimli yavru, doğduğu ilk dakikalardan itibaren park çalışanlarını kendisine hayran bıraktı.

ANNELİK FİLLERDE DE AYNI

Begümcan’ın gebeliğine ilişkin belirtilerin başlaması üzerine Doğal Yaşam Parkı bünyesinde uzman personelden oluşan bir komisyon kuruldu. Begümcan’ın her hareketini aylar öncesinden izleyerek raporlayan komisyon, anne filin hareketlerinin yavaşlaması üzerine doğumun yaklaştığını belirledi.

İşin ilginç yanı doğum için seçtiği yer..

İçgüdüsel olarak barınağın, ‘İzmir’i dünyaya getirdiği noktasına giden Begümcan, doğum sürecine girdi. Başarılı geçen doğumun ardından yavrusunun yanından bir an olsun ayrılmayan Begümcan’ın doğum sonrasında gözlerinden akan yaş “mutluluğun resmi” olarak görüntülendi..

Doğumdan ölüme hizmette sınır yok

Şimdi de size ölüm sonrası verilen yeni bir çalışmadan söz edeceğim..

Alo cenaze hattı 7/24 hizmete girmiş..

Hizmetin kaynağı Bayraklı Belediyesi..

Slogan ise büyüleyici..

“Başkan Hasan Karabağ öbür dünyada da hizmetinizde!..”

Şaşırmayın..

Hizmeti abarttı ama bu projenin yararları anlatmakla bitmez..

Acının başladığı anda belediyeyi aramanız yeterli..

Sağlık İşleri Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ekipler, komuta merkezine gelen başvuruları alarak bir doktor eşliğinde ölümün gerçekleştiği adrese gidip ölüm tespit işlemi gerçekleştiriliyor. Tespitin ardından Sağlık Bakanlığı’nın, “Ölüm Bildirim Sistemi”ne bilgiler girilerek ölüm raporu düzenleniyor. Böylece meydana gelen ölümlerde cenazeler evde bekletilmemiş, işlemler hızlandırılmış oluyor. Cenaze araçları şehir içi nakilleri ücretsiz gerçekleştirirken, şehir dışı nakillerde ise 100 kilometreye kadar herhangi bir ücret talep edilmiyor. İzmir’in Bayraklı ilçesinde oturan vatandaşlar 341 31 31 numaralı telefonu 7/24 arayarak bu hizmetlerden yararlanabiliyor.

Daha ne olsun!..

Düz mantık

— Dün bir derbi maçı oynandı ve derbi maçı öncesinde hiç de derbi havası yoktu..

Maçın ardından bize unutturulmaya çalışılan neleri unuttuğumuzu ve farkındalık istenmeyen konuları nasıl ıskaladığımızı merak ediyor benim mantığım..