Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -PARİS-

        DEFALARCA “Dünyanın en etkili 100 düşünüründen biri” seçilmiş bir profesör gözaltında...

        Sağcı cumhuriyetçi partiden gelip Macron’un “Cumhuriyet Yürüyor” hareketinde yıldızlaşmış genç bir bakan gözler altında.

        ABD’de Hollywood’da patlayan ve Fransa’da tsunamiye dönüşen “Tacizcini, tecavüzcünü açıkla” kampanyaları, hakikat, suçlama, reddiye, çifte standartlar karmaşasında büyüyor.

        Bir suçlama serisiyle gözaltına alınan da var, bir suçlamaya karşı “masumiyet karinesi”yle eski ve yeni cumhurbaşkanları tarafından sahip çıkılan da.

        ‘İSTENMEYEN ADAM’

        “Her başarılı, büyük erkeğin ardında bir kadın yoktur. Kadın onun yanındadır, onunla birliktedir, arkasında değildir.”

        Bu sözlerin sahibi, bir seri tecavüz suçlamasıyla gözaltına alınan, Tarık Ramadan, yani Ramazan.

        Mısır asıllı, İsviçre doğumlu, yıllardır İslam ve toplumları üstüne çok sayıda eser veren, tartışma yaratan, hem İsrail’in “Yahudi düşmanlığı” ile suçlayıp “istenmeyen adam” ilan ettiği hem de “otoriter yönetimler”ini eleştirdiği Tunus, Libya, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye’de daha önceleri aynı unvanı elde etmiş bir “entelektüel”. Oxford profesörü!

        Time Dergisi’nin 2000’de “21. yüzyılın 7 dinsel değişim düşünüründen biri” ilan ettiği, Foreign Affairs’in 2005-15 arası defalarca “Dünyanın en etkili 100 düşünüründen biri” seçtiği kişi. Müslüman Kardeşler kurucusu Hasan el Banna’nın kızından torunu. Ailenin sürgün gittiği İsviçre’de 1962’de doğdu ve ilk suçlamalar da zaten oradan geldi:

        Saussure Koleji’nde öğretmenlik yaparken, biri 14, diğeri 15, ikisi 18 yaşında 4 öğrenciyle “öğretmenlik otoritesi ve not şantajını kullanarak” cinsel ilişkiye girdiği iddiası. Daha doğrusu, artık yetişkin kadın olan öğrencilerden ilki, zorladığını ama olmadığını söylüyor; diğerleri ise ilişki iddiasında ısrar ediyor. İsviçre basını, olayları bildiği halde, o dönemde okul yönetiminin de sessiz kaldığını, sadece onu görevden uzaklaştırdığını ileri sürüyor.

        TEHDİTLE ZORLAMA

        Ramadan’ın gözaltına alınmasına yol açan şikâyetler ise, Fransa’da iki kadından geldi.

        Biri, Henda Ayari. “Selefist” iken sonradan “laik olduğunu” ilan edip kitap yazmış bir feminist-aktivist.

        Resmileşen şikâyetine göre, “büyük İslam düşünürü” gördüğü Ramadan’la (2 milyon takipçisi bulunan) hesabı üzerinden tanışıyor 2012’de, sonra bir otel odasına davet ediliyor ve orada “tehditle ilişkiye zorlanıyor”.

        Bir başka şikâyetçinin de, “ismi açıklanmayan, 45 yaşında, bacaklarından engelli bir kadın” olduğu, yine Facebook üzerinden bağlantı sonunda Lyon Hilton Oteli’nde “tehdit ve şiddetle ilişkiye zorlandığı” iddia ediliyor.

        Ramadan ve avukatları bütün bu iddiaları reddediyor, “Siyonist saldırı” olarak niteliyor.

        Bu iddialar yüzünden geçen gün Katar, orada da ders veren Ramadan’ı havaalanından çevirdi; Oxford da “suçlamadan” görevini askıya aldı.

        SÜRPRİZ TECAVÜZ

        Bakan, Maliye Bakanı Gerald Darmanin. Gözaltında değil ama gözler onda. Tecavüz suçlaması yüzünden, eski partilileri, kellesini istiyor; bazı istisnalarla: Eski Cumhurbaşkanı Sarkozy ona sahip çıkıyor mesela.

        Yeni partisi ve yeni cumhurbaşkanı da sahip çıkıyor.

        Ama bir soruşturma da yolda.

        Onunla ilgili iddiaların sahibi, 46 yaşındaki Sophie Spatz. Olay 2009’da. Darmanin henüz 29’unda, UMP’de sıradan bir parti görevlisiyken. O sıra 37 yaşında olan kadının daha önceleri “telekızlık yaptığı” yazılıyor; bir dava dosyasındaki hapis ve 15 bin Euro’luk para cezasına karşı iktidar partisinde yardım ararken genç politikacıyla tanıştıkları söyleniyor.

        Spatz’ın (ve kocasının) iddiasına göre, Darmanin, “Dosya yardımı karşılığında ilişkiye zorluyor. Önce yemeğe, oradan bir kulübe, sonra otele çağırarak.”

        İddia sahipleri delil olarak SMS mesajları sunuyor; suçlanan kesin dille “Tecavüz olmadı” diyor ve suçlama şimdilik “Sürpriz tecavüz” denen bir kavram ve eylemde düğümleniyor.

        Medya ve hukukçular şimdi bunun “tecavüzden bir farkı olup olmayacağını” tartışıyor; yasaya göre, hiçbir farkı yok!

        Elbette bu insanların “kara çalmak isteyecek düşmanları” da var, elbette henüz sadece iddialar. Ama mesela Ramadan’da bu kadar çok iddia, biraz fazla tesadüf sayılıyor.

        Yazıyı ondan alıntılarla bitireyim:

        “Kadın konusu, çalışmalarımda hep öncelik taşımıştır. Müslümanları kadının durumu üzerine eleştirel düşünmeye davet ettim. Kadın sorunu, önyargılar, sterotipler, prototipler, iddia ve karşı iddialarla dolu bir mevzu. İslam’ın kadınlarla bir sorunu yok. Ama Müslüman erkeklerin açıkçası ciddi sorunu var. Yaradan, kadınla erkeği eşit yaratmıştır. Ama otorite ve güç ilişkileri, kültürel sembolizm, cinsiyet rolleri her toplumda kendini dayatır.”

        Diğer Yazılar