Mustafa Ceceli bilinmeyenlerini anlattı

HT MAGAZİN/ÖMÜR SABUNCUOĞLU

Mustafa Ceceli, ilk çıktığı günden beri çizgisini hiç bozmadı. Her zaman nazik, kibar ve çok efendi ama aynı zamanda sanki içinde hiç yerinde duramayan, kıpır kıpır bir de çocuk var. O çocuğu daha çok ortaya çıkarmasını diliyorum, çünkü orada bambaşka bir Mustafa Ceceli var. Genç yaşta baba oldu ve örnek bir aile hayatı var. Evli ve çocuğu olan bir erkek sanatçının aynı zamanda star da olabileceğini gösterdi. Ramazan ayının son günlerinde bir araya geldik ve bayramlık bir sohbet gerçekleştirdik.

■ Ramazan Bayramı’nın son günü birlikteyiz.

Evet, ramazanı iyi değerlendiren insanlar bayrama ulaşırlar. Ben ramazanı iyi ve doğru bir şekilde geçirmeye çalıştım. Sadece açlık ve susuzlukla değil, karşımdaki hiç kimseyi ayrı gayrı görmeden... Bütün o huzuru ve ihtiyaçsızlığı içinde barındıran bu ayı iyi bir şekilde değerlendirdiğimi düşünüyorum.

‘KONSERİ DVD YAPACAĞIZ’

■ Bayramlar sizin için ne ifade ediyor? Ailemle birlikte oluyorum. Harçlık geleneğimiz devam ediyor. Halen bayramda babamın elini öpüp harçlık alıyorum. Ben de Arın’a ve eşime veriyorum. Bizde öyle bir silsile var. Toplanırız, sırayla herkes birbirinin elini öper, sakalı alır devam eder. (Gülüyor) Bizleri birbirine kenetleyen, tatlı bir gelenek.

■ Unutamadığınız bayramlıklarınız var mı?

Her bayram öncesi alışverişimizi yapardık ama belli bir yaştan sonra o iş harçlığa dönüyor ve “Canın ne istiyorsa git onu al” şeklinde devam ediyor. Biz Arın’a bayramlık aldık. Pantolonu ve beyaz gömleğiyle birlikte bir de papyonu var.

■ 7 Ağustos’ta Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda bir konser vereceksiniz. Nasıl sürprizler hazırlıyorsunuz?

Konseri DVD yapıyoruz, bu yüzden her şeye aşırı özen gösteriyoruz. Çok fazla görsel şov üzerinde çalışıyorum. Harbiye sahnesinin çatısı içerisinde, onun kapasitesi dahilinde ve bizim oradaki yapabileceklerimiz kapsamında çok kaliteli bir DVD olacak. Yurtdışından gelen dansçılarımız da var.

"Kendimi acımasız eleştiririm"

■ Konserlerinizi kaydettiğinizi ve sonra izlediğinizi duydum. Doğru mu?

Doğru, nasıl göründüğüme bakarım. Sahnede çok büyük yaptığımı düşündüğüm bir hareket, izlediğimde bit gibi görünebiliyor. Koreografi çalışırken de kayıt yapıyoruz. Baktık iyi görünmüyor, hemen o sahneyi çıkartıyoruz. Çünkü seyircimize güzel bir şey sunmak istiyoruz.

■ Kendinizi eleştirir misiniz?

Hem de çok acımasız eleştiririm ama başkasına kıyamam.

■ Kendinize yaptığınız en son eleştiri neydi?

Son konserimde tebessüm ettiğimi zannediyordum ama izlediğimde tebessümüm küçücük görünmüş. Finaldeki pozum çok ufak kalmış, daha büyük olabilirmiş. Sahnede önce şarkıcılığa takılıyoruz, ‘Detone oldum mu? Sesim duyuldu mu?’ Sonra bunlar yerini fiziksel hareketlere bırakıyor.

■ Anneniz Romanya göçmeni, babanız Çankırılı. Bu iki kültürün karışımı size neler kattı?

Ailemizde benim bildiğim kadarıyla bizim jenerasyona kadar müzisyen yok. Kültürlerin karma olup bir potanın içine girmesi çok önemli. Göçmenler, sanata daha yatkındır. Fazla enstrüman çalmamı da buna bağlıyorum. Çok büyük bir sevgim var, beni bırakın sabaha kadar enstrüman çalarım.

‘Pısırık değilim’

■ Mustafa Ceceli ve dans...

Sahnede hareketli şarkılarımızın sayısı daha fazla. Hem sahnenin görselini büyütmek hem de DVD’de şarkılar için özenilmiş hareketleri gösterebilmek için bunu tercih ettim. Filipinli bir arkadaşım koreografileri hazırlıyor. Beni de o koreografilerin ortasında göreceksiniz. Herkes oynar dans eder, tepinir, düğüne gider, halay çeker ama onu sistemli yapmanız gerekiyor. Vücudumun belli şeyleri öğrenmesi için dur durak demeden çalışıyoruz.

■ Sırada neler var?

Sahnede uçmayı tasarlıyorum, çalışmalarımız devam ediyor. Bir sürü şov eklemek istiyoruz ama açıkçası ortamın fiziki koşulları bunu kaldırmıyor. Aslında hayalimizde piyanoyla uçmak var. Dünyada Madonna komple bandoyu uçurdu. Bunlar yapılabilir, atla deve değil ama gerekli düzeneği kurmanız gerekiyor. Görünenin ötesinde bir görünmeyen kadar alana ihtiyaç duyuluyor.

■ Kontrollü müsünüzdür?

Kontrol gerekiyor ama her yerde risk var. Sokağa çıktığımızda, arabamızın içine oturduğumuzda yani her yerde. Öyle pısırık da değilimdir. ‘Çok tehlikeli yaklaşma’ dediğin şeylere yaklaşırım. (Gülüyor)

‘İlk enstrümanım şiş ve tencere’

■ İlk enstrümanınız neydi?

Örgü şişi ve tencere. Terlikleri de pedal yapıyordum. Evde çok gürültü yapmama rağmen ortaya bir ahenk çıkardı. Beni keyifle dinlerlerdi. Sonra piyanom oldu.

■ Arın’ın böyle bir yeteneği var mı?

Eylül’de 4 yaşına basacak ve ritim duygusu, tuşlu çalgılar konusunda çok iyi. 5 aylıkken, onu piyanonun başına götürdüm, ilk kez piyano gördü. Gözlerini ve ellerini açtı, çok heyecanlandı. “Niye şimdiye kadar göstermedin” dercesine, tuşlarla güzel güzel zaman geçirdi.

‘Bengü çok iyi bir partner’

■ Bengü’yle SHOW TV’de ‘Kapışma’ programında yarışıyorsunuz. Çekimler nasıl gidiyor?

Yavaş yavaş oturmaya başladı. Çok emek harcanan, meşakkatli bir program. İlk çekim 17 saat sürmüştü.

■ Bengü nasıl bir partner?

Çok iyi bir partner. Çok güler yüzlü ve tebessümlü. Kafasına boyaları döküyoruz döküyoruz yine mutlu. (Gülüyor.) Asuman Krause de çok tecrübeli ve iyi bir sunucu. Ortalığı çok güzel toparlıyor. Türkiye’nin en iyi sesini aramıyoruz, kazanana albüm de yapmıyoruz.

■ Yakın dostu olarak Bengü’nün artık evlenip, yuva kurmasını, anne olmasını istiyor musunuz?

Bengü’nün böyle bir arzusu olduğunu biliyorum.’ İnşallah hayırlı bir kısmet.’ diye dua ediyor.(Kahkahalar) Bizden de ona dua etmek dışında bir seçenek kalmıyor.

■ Bengü için bayram temennimiz, ‘Hayırlı bir kısmet’ olsun o zaman.

Öncelikle herkese sağlık temenni edelim. Mutlu olsunlar. Bengü’ye de huzurlu bir yuva dileyelim.