Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’nin İsrail’le yaşadığı gerilim, ‘Türk dış politikasında eksen kayması’ tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Eksen kayması tartışmasında, daha çok Türk dış politikasının İslamcı ve ümmetçi bir çizgiye girdiğine dair iddialar öne çıkıyor. Bu kaygılara delil olarak, Türkiye’nin Ortadoğu’daki ve Arap coğrafyasındaki ülkelerle ilişkilerini geliştirmesi, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle ileri düzeyde işbirliği anlaşmaları yapmış olması ve bazı ülkelerle vize uygulamasını kaldırması gösteriliyor. Ayrıca Türkiye’nin İsrail yönetiminin şiddeti temel alan politikalarını eleştirmesi de Türk dış politikasındaki eksen kaymasına kanıt olarak gösterilmeye çalışılıyor.

        Ancak Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) tarafından 7 Arap ülkesinde 2006 kişi ile yapılan “Ortadoğu’da Türkiye Algısı” başlıklı araştırma, gerçeğin aslında böyle olmadığını gözler önüne seriyor. Raporun can alıcı bazı sonuçları şöyle sıralanabilir:

        Bölge insanının %75’i Türkiye’ye olumlu gözle bakıyor; Türkiye’yi İslam ve demokrasinin başarılı bir sentezi olarak görüyor.

        Arap liberal düşünürler, Türkiye’nin bu sentezinin, Arapların beyninde önemli bir paradigma değişimine yol açtığını, bunun da hükümetleri her geçen gün daha fazla değişime zorlayacağını ifade ediyor.

        Raporda, Arapların gözünde Türkiye algısının değişiminde, bölgede Türk dizilerinin izlenme oranlarının yüksek olmasının da önemli bir payı olduğu vurgulanıyor.

        Nitekim Türkiye, bölgeye sadece yiyecek, içecek, tekstil ve sanayi ürünleri ihraç etmiyor; din ve demokrasinin bir arada yaşayabildiği bir ülke olarak Ortadoğu’ya model oluyor. Türkiye’yi Arap dünyası için bir model olarak görenlerin oranının %61 olması da bölge insanının Türkiye’nin bu rolüne sıcak baktığını ortaya koyuyor.

        Bu bağlamda, TESEV’in araştırması, gelişen ilişkilerin, Türkiye’nin Ortadoğululaşmasına değil, Ortadoğu’nun Türkiyelileşmesine yol açmakta olduğunu ve Arapların da bunu memnuniyetle karşıladıklarını gözler önüne seriyor. Dolayısıyla, eksen kaymasının daha çok Arap Dünyası’nın Türkiye’ye doğru yönelişi şeklinde gerçekleştiği ortadadır.

        Nitekim ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Meliha Benli Altunışık’ın “Arap ülkeleri için Türkiye bir rol model. Arap ülkelerinden başta turistik amaç olmak üzere çeşitli nedenlerle Türkiye’ye gelenler, Türkiye’yi çok gelişmiş buluyor. Avrupa Birliği projesi de Türkiye’yi cazip hale getiriyor. Bu nedenle, Arap dünyasındaki demokratik entelektüeller arasında ‘Türkiye gibi olalım’ diyenlerin oranı giderek artıyor” şeklindeki değerlendirmeleri de değişimin yönünü ve oturduğu değerler sistemini göstermesi bakımından son derece önemlidir.

        Türkiye, bölgesiyle yakın ilişkiler kurmanın normal olduğunu ve bunu belirli bir değerler sistemine bağlı gerçekleştirdiğini her fırsatta vurguluyor. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kore Gezisi’nde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin komşuları ve İslam ülkeleriyle ilişkilerini ‘eksen kayması’ gibi göstermenin bilgisizlik ve kötü niyet olduğunu söyleyerek, ülke ekseninin de tartışılabileceğini, ancak bunun insan hakları, demokrasi ve özgürlük bazında olabileceğini belirtti.

        Son dönemlerde eksen kayması tartışmaları, daha çok Türkiye’nin uluslararası camiada sergilediği politik ve bürokratik tavırla ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Ancak TESEV’in araştırması, Türk dış politikasındaki değişimleri anlamaya çalışırken özellikle Arap sokaklarındaki insanın nabzını tutmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. Türk dizilerini seyreden, Türk kültürünü tanıyan ve Türkiye’ye gelerek Türkiye’nin demokratik, laik sistemini gören Arapların artması ve Türkiye’ye hayranlık beslemeleri önemli bir gerçeği açığa çıkardı. Aslında eksen kayması, casusluğuyla bilinen ünlü İngiliz subayı Lawrence’ın kışkırtmasıyla ayaklanan Arapların, yaklaşık yüzyıl sonra farklı bir bakış açısıyla Türkiye’ye yönelme ve Türkiye’yi model alma arzularında aranmalıdır. Yoksa Türkiye’nin Ortadoğululaştırıldığı, radikalleştiği ve eskiye referanslı bir dış politika geliştirdiği savı, araştırmaların da ortaya koyduğu gibi gerçeklerle örtüşmemektedir.

        Diğer Yazılar