HT Masa, haftanın magazin olaylarını değerlendirdi

"Üç aydır beraberler"

Deniz Çakır, Antalya'da opera sanatçısı Güvenç Dağüstün’le birlikte görüntülendi. Ünlü oyuncu, Dağüstün’ün konserini en önden hayranlıkla izledi. Sizce bu ilişki uzun soluklu olur mu?

Oben BUDAK: Güvenç Dağüstün çok cool bir sanatçı, birlikte güzel bir çift olacaklarını düşündüm ilk olarak. Deniz Çakır heyecan seviyor, Dağüstün’de de o potansiyel var.

İpek DURKAL: Çift ilk kez fotoğraflanınca ilişki yeni başladı sandık ama yakın çevrelerinden duyduğuma göre üç aydır beraberler ve çok da iyi anlaşıyorlar.

Kadir KAYMAKÇI: Bu aşk neden sürpriz diye nitelendiriliyor! İki insanın birbirini sevmesinin nesi sürpriz oluyor? Deniz Çakır genç, bekâr bir kadın, Güvenç Dağüstün genç, bekâr bir erkek. Birbirlerini sevip bir ilişkiye başlamışlar. Dünyada bundan daha az sürprizli bir şey olamaz. Mutluluklar diliyorum...

Reşat BALCIOĞLU: İki bekâr insan birbirlerinden hoşlanmışlar, aşk yaşamaya başlamışlar. Belli ki şimdiye kadar gözlerden uzak, mutlu bir ilişki yaşıyorlardı. Eğer konser olmasaydı biz yine bu ilişkiyi bilmeyecektik. Umarım ilişkileri uzun soluklu olur.

"Tekrar denemezler"

Murat Boz, 1 ay önce ayrıldığı eski sevgilisi Aslı Enver’e doğum gününde mutluluk diledi. Akıllara “Barışırlar mı?” sorusu geldi...

O.B.: Öyle bir sonuç çıkmasa bile Murat akılları bulandırmak için böyle bir girişimde bulunmuştur. Böyle fırsat kaçmaz sonuçta. Madem şarkılarıyla konuşulamıyor ayrılık dedikodusunu sürekli harlamalı. Daha ne hikâyeler duyacağız kimbilir?

İ.D.: Hayat bu, her şey olabilir. Böyle ayrılıklardan sonra ani evlilikleri çok gördük biz. Murat Boz’un, Aslı Enver’in yeni yaşını kutlaması ve mutluluklar dilemesi barışacaklar anlamına gelmez ama saygının, sevginin devam ettiğini gösterir.

K.K.: Boz’un, Enver’in doğum gününü kutlamasından daha normal bir şey yok. Belki de barışırlar sonucu çıkmaz! Boş polemikler 1990’larda kaldı... Yıl artık 2018...

R.B.: İki insan ayrıldıktan sonra dost kalabilir, birbirlerinden nefret etmeleri gerekmiyor. Murat’ın davranışı gayet yerinde.

B.İ.: Barışma anlamı çıkarılacak bir mesaj değil. İki kez ayrılıp üç kez barışmanın anlamı yok. Olabilirlerse arkadaş olsunlar. Tekrar deneyerek bir yere varamazlar artık.

"Bir yanlış varsa buluşup düzeltmeliler"

Yönetmen Ali Özgentürk, senaryosunu yazdığı ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ filmindeki cümlelerinin, ‘Evim Neresi’ adlı şarkısının sözlerinde izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle şarkıcı Jehan Barbur’a ihtarname çekti. Bu konuhakkında neler söylersiniz?

O.B.: Ülke çalıntı şarkılardan geçilmiyor, iki cümlelik söz alıntılanmış çok mu? Davalar açılıyor, komik komik cezalar veriliyor. Durum böyle olunca herkes esinlenmeye devam ediyor.

İ.D.: Ali Özgentürk haklı bu durumda, telifini alır, konu kapanır.

K.K.: Ali Özgentürk, Türk sinemasının en usta yönetmen ve senaristlerinden biri. Eğer “Benim özgün senaryom” diyorsa bir bildiği vardır. Jehan Barbur’un bilerek, isteyerek sözleri izinsiz kullandığını sanmıyorum. Eminim iki sanatçı buluşup varsa yanlış anlaşmayı düzeltecektir.

R.B.: Emek hırsızlığı, gaspı ayıp bir şeydir. Hele eseri maddi çıkar amaçlı kullanıyorsanız karşılığını ödemeniz gerekir.

B.İ.: Bilerek veya bilmeyerek her türlü ayıp ve haksızca. Jehan, klibin başında Cahit Berkay ve Cengiz Aytmatov’a teşekkür ediyor. Oysa ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’ adı bile Özgentürk’ün özgün senaryosuna ait. Aytmatov’un kitabının orijinal adı ‘Kırmızı Eşarp’ (Red Scarf).

"Yener, saygısızlık yaptı"

23. Altın Objektif ödül töreni bu hafta en çok konuşulan törenlerden biri oldu. Bu geceye ilişkin sizin anekdotlarınız nedir? Töreni nasıl buldunuz?

O.B.: ‘Çukur’ dizisi ekibi yan masamızdaydı, Ceylan Ertem sahnede gayet keyifliydi. Ben daha çok hastası olduğum Gülse Birsel’le sohbet ettim. Çok güldüğüm Aslı İnandık’ın da peşini bırakmadım. Hayran modunda takıldım biraz.

İ.D.: Son derece özenilerek hazırlanılmış bir geceydi. Herkes MGD kadar özense, üzerine düşeni yapsa, çok daha iyi bir gece olabilirdi. Örneğin Hande Yener ödül aldıktan sonra şarkısını söylemeden indi sahneden. ‘Çukur’ ekibi salona biraz geç geldi ama tam kadro gelmiş olmaları çok şık bir hareketti. Her verilen ödülü onaylamamakla birlikte, MGD tarafından ödüllendirilen herkesi tebrik ederim.

K.K.: Gece gayet keyifliydi. Ancak ödül almaya çıkıp şarkı söyleyecekken paldır küldür sahneden inen Hande Yener ağızda kekremsi bir tat bıraktı! Hem ödüle hem de oradaki konuklara saygısızlık bu! Bizim sanatçılarımız bir ödül nasıl alınır bilmiyor. Belki de Hande Yener’in bir hazım sorunu vardı, onun için sahneden koşar adım kaçtı, bilemiyorum tabii!

R.B.: Magazin Gazetecileri Derneği yöneticisi olduğum için bu soruyu objektif olarak yorumlayamam. Ancak medyada çıkan haberlere, köşe yazarlarının kaleme aldığı yazılara bakarsak ülkemizde şimdiye kadar yapılmış en muhteşem ödül töreni oldu. Sanat dünyasından pek çok kişinin katılımı ve ödül dağıtımındaki adale bizi yükseklere çıkardı. Emeği geçen herkesi kutlamak lazım.

B.İ.: Altın Objektif sadece bir ödül töreni değil. O yılın en başarılı sanatçılarının gazetecilerle aynı masa etrafında oturup eğlendikleri bir kaynaşma gecesi aynı zamanda. Her yıl daha iyi bir tören ortaya çıkıyor. Töreni düzenleyenlerden biri olarak ödül gecesine katılan sanatçı dostlarımızdan ödüllerini alınca hemen gitmeyip masalarında oturarak ödül alan diğer meslektaşlarını alkışlamalarını bekliyorum. Ödül törenleri, sadece iyi organizasyonla değil, katılanların duruşuyla yaşar ve yükselir.

Çukur’ dizisinin ekibi, Magazin Gazetecileri Derneği’nin düzenlediği Altın Objektif ödül törenine tam kadro katıldı.

"Sosyal medyanın kurbanı oldular"

Burak Özçivit ve Fahriye Evcen, Afrika turunda çitaların rehabilite edildiği merkezde birlikte fotoğraf çektirdikleri çitanın uyutulduğu iddiası nedeniyle büyük tepki çekti. Çitalı sosyal medya paylaşımını yorumlara kapatan Evcen’in yaptığı “Çita uykuda veya uyuşturulmuş değildi, yanına indiğimizde kafasını kaldırdığı bir anı da var” açıklaması tatmin edici mi?

O.B.: Fotoğrafın çekildiği Cheetah Outreach adlı merkeze gidip orada çalışan öğrencilerle konuşmuştum. Söz konusu çita yavruyken bulunup o merkezde büyütülmüş, hiç orman hayatı görmemiş. Onu ziyarete gelen insanlar sayesinde kazanılan para dünya üzerinde sayıları bin tane kalan çitaların korunmasına harcanıyormuş. Bir taneyi hapsediyorlar belki ama geri kalanları özgür yaşatabiliyorlar. O zaman da ikilemde kalmıştım, şimdi size anlatırken de... Çitaların 16-18 saat uyuduğu, bu yüzden o uyuklamanın normal olduğu söylenmişti.

İ.D.: Birkaç yıl önce ben de Cape Town’a gittim. Bizi adını hatırlamadığım bir yere öğlen yemeğine götürdüler. Orada biz de bir leoparla poz verdik. Leopar sakinleştirilmişti ve bizden yine de çok dikkatli olmamız istendi. Çünkü bu sakinleştirilmiş hayvanlar tepkisiz değilmiş, kendilerini tehlikede hissettiklerinde ya da karınları açken tepki verebiliyorlarmış. Fahriye Evcen ve Burak Özçivit’e tepki verilmesini, onların da geri adım atmasını hiç anlayamadım. Onlar mı uyuşturdu ya da sakinleştirdi hayvanı? Oraya kim gitse o pozu verirdi.

K.K.: Çita bir an kim geldi diye kafasını kaldırıp bakmış, “Aaaa Fahriye ile Burak’mış” deyip geri mi uyumuş! Çitanın yaptığı büyük terbiyesizlik, koskoca ‘Bali Bey’ kendisine görmeye gelmiş fosur fosur uyuyor! Durumun saçmalığına aklı başında cevap da veremedim, saçmalıyorum ben de... Bütün bunlar ünlülerin ‘iletişim’le ilgili eksikliğini ortaya koyuyor. O kadar para kazanıp iyi bir iletişim danışmanı tutmak bu kadar mı zor? Sonra her şeyi böyle elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz işte...

R.B.: Bu çifte niye tepki gösterildiğini anlamadım. Evcen’in yaptığı açıklamaya göre ikili çitanın yanına korkusuzca yaklaşmış ve büyük ihtimalle hayvanlar uyuşturulmuştur. Ne var bunda? Değişik bir heyecan olsa gerek.

B.İ.: Fahriye Evcen ve Burak Özçivit için zor bir durum. Sosyal medya ünlüler için bir tuzaktır. Profesyonel gazetecilere poz verirken, röportaj yaparken burunlarından kıl aldırmayan, kılı kırk yaran ünlüler, çok yücelttikleri sosyal medyanın kurbanı oluveriyorlar. Avuçlarının içindeki sosyal medya yüzünden şöhretleri bir gün avuçlarından kayıp gidecek, farkında değiller.