Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Şefkat-Der 420 gündür 200 evsize sıcak çorba dağıtıyor

        Serkan AKKOÇ / İSTANBUL - ÖZEL HABER

        Fotoğraflar: Sinan BİLGENOĞLU

        İstanbul geceleri artık karton üstünde uyunamayacak kadar soğuk; parklarda, bankların üstünde sabahlayamayacak kadar uzun... Suriye'den gelenlerin de eklenmesiyle sadece İstanbul'da 5 -10 bin evsiz olduğu tahmin ediliyor. Şefkat-Der gönüllüleri, tam 420 gündür hiç aksatmadan kendi elleriyle pişirdikleri çorbayı evsizlerin ayağına kadar götürerek onların içini biraz olsun ısıtmaya, Beyoğlu'nda kiraladıkları iki binada yaklaşık 40 kadar evsize sıcak bir yatak sunmaya çalışıyor. Şefkat-Der, "Çorbada senin de tuzun olsun" sloganıyla, çorba dağıtımı ve barınak imkanlarını artırabilmek için destek arıyor.

        HABERTÜRK'Ü ÇORBA DAĞITIMINA DAVET ETTİLER

        Geçen kış evsiz kılığına girerek İstanbul'daki evsizlerle ilgili hazırladığımız haberi okuyan Şefkat-Der İletişim Sorumlusu Mimar Berkan Çelik, bizi de çorba dağıtımına davet etti. Sözleştiğimiz üzere foto muhabiri arkadaşımız Sinan Bilgenoğlu'yla birlikte çorba dağıtımından birkaç saat önce Şefkat-Der'in Tophane'deki Atsushi Miyazaki Evsizler Evi'nde buluştuk. 2011'de, Dünya İnsan Hakları gününde açılışı yapılmış; aynı yıl Van depreminde hayatını kaybeden yardım gönüllüsü Japon doktorun adı verilmiş...

        Binada evsizlerin kaldığı katlar da sokakta sefalet içinde yaşayan ve donarak yaşamını yitiren ünlülerin adlarını taşıyor. Birinci kat, Türk sinemasının "Mazlum" karakteriyle tanınan oyuncusu "Yadigar Ejder"; ikinci kat İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un oğlu Emin Ersoy; üçüncü kat sokakta donarak ölen Zeliha Sönmez'in adıyla anılıyor. Bu isimler, sosyal statüsü ya da ekonomik durumu ne olursa olsun herkesin bir gün sokağa düşüp, evsiz kalabilme ihtimalini gözler önüne seriyor.

        HERKESİN BİR HİKAYESİ VAR

        Binaya girdiğimizde mümkün olan her yere yataklar konularak, daha fazla evsize barınma imkanı sağlanmaya çalışıldığını farkediyoruz. Ama buna rağmen en fazla 20 evsiz alınabiliyor. 5 yıldızlı bir otel konforu yok belki ama evsizlerin en önemli ihtiyacı olan sıcak bir yatağın yanında, yiyecek-içecek, yıkanma, traş olma, elbiselerini yıkama imkanları sunuluyor. Sağlık durumu müsait çoğu evsiz, aynı zamanda bir Şefkat-Der gönüllüsü gibi çalışmalara katkıda bulunuyor. Hepsinin bir hikayesi var. Aralarında ressam olan da var, dünyayı gezip görmüşler de, 3 dili ana dili gibi konuşan da... Derneğe zaman zaman yabancı uyruklu evsizler de sığınıyor. Ziyaretimiz sırasında karşılaştığımız Kamerunlu Eoul'le sohbetimize, evsizler evinin sakinlerinden ressam İsmail Eniş tercümanlık yapıyor.

        BİR DOSTUNUZU EVSİZLER ARASINDA GÖRMEK

        Berkan Çelik, dernek faaliyetleri sırasında evsizlerle ilgili öyle hikayelerle karşılaşmış ki; herkesin birgün sokağa düşme ihtimali bulunduğunun altını çiziyor. Çelik'in sözleri, derneğin Karaköy'deki diğer evsizler evine gittiğimizde en gerçek haliyle beynimize çakılıyor. Buradaki evsizlerle konuşmak üzere odalardan birine girdiğimizde, Sultanahmet bölgesinde görev yaparken yıllar boyu ellerinden leziz köftelerini yediğimiz, bazen sırf hoş sohbeti için yanına uğradığımız Güven Abi'yle göz göze geliyorum. Yakından tanıdığım birinin evsizler arasında olmasının yaşattığı şokla bir anda ne diyeceğimi şaşırıyorum. Üzüldüğümü farkeden Güven Abi, yüzüne kondurduğu gülümsemeyle "Üzülecek bir şey yok. Çok şükür sağlığımız yerinde" diyerek ortamı yumuşatıyor. Güven Cebeci, Cankurtaran'daki tezgahında İstanbul'un her köşesinden gelen müşterilerine köfte yetiştirmeye çalışır, çok sevdiği eşi ona sıkıştığı anlarda yardımcı olur, iki çocuklarını yine Cankurtaran'daki yuvalarında büyütmeye çalışırlardı. Müşterisi hiç eksik olmadığı için ekonomik olarak da iyi durumda olduğu söylenebilirdi. Güven Abi'nin köfte tezgahı geçtiğimiz yıllarda Fatih Belediyesi tarafından kaldırılınca zor duruma düşmüş. Sonrasında amansız hastalığa yakalanan eşini kaybetmiş. Borç verdiği arkadaşlarından parasını da geri alamayınca çıkmaza girmiş. Çareyi çocukları yetiştirme yurduna vermekte, kendisini de Şefkat – Der'in evsizler evine atmakta bulmuş.

        Şimdi odasındaki ranzaları, televizyon ve sinemada birçok film ve dizide karakter rolleri oynamış Fikret Şülen, 5 çocuğunun bakamayıp sokağa terk ettiği Halim Özer ve 8 yıldır Türkiye'de yaşayan Filistinli Ömer Yasin'le paylaşıyor.

        ÇORBA SAATİ YAKLAŞIYOR

        Berkan Çelik'le sohbetimiz devam ederken evsizler evinin mutfağından yayılan mis gibi kokudan çorba dağıtım saatinin yaklaştığını anlıyoruz. Dernek üyeleri, 420 gündür hiç ara vermeden Beyoğlu bölgesindeki evsizleri tek tek dolaşıp, kendi elleriyle yaptığı çorbadan dağıtıyor. Başlangıçta kısıtlı ekip ve imkanlarla başlayan kampanya, ünlü isimlerin, üniversite öğrencilerinin ve değişik STK'ların da desteğiyle her geçen gün büyüyor. Her gece yaklaşık 200 evsize sıcak çorbaları ikram ediliyor. Çorba dağıtımını kamuoyunda "Vesikalı Aday" olarak tanınan Ayşe Tükrükçü yönetiyor.

        ALMAN GENÇLER BEYOĞLU'NDA ÇORBA DAĞITIYOR

        Saat 21.30'a yaklaşırken pişen mercimek çorbaları, sıcaklıklarını koruyabilmesi için termoslara dolduruluyor. Bu arada dağıtıma katılacak gönüllüler de teker teker gelmeye başlıyor. İlk gelenler Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Erasmus öğrencisi Alman uyruklu 4 genç... Dondurucu soğukta, Beyoğlu'ndaki evsizlere çorba dağıtmak için gönüllü olmaları başta insanı şaşırtıyor. Berkan Çelik, couchsurfing sitesinde etkinlik açtıklarını ve çorba dağıtımına bu yolla dünyanın dört bir yanından yabancı turist ve öğrencinin de destek verdiğini söylüyor. Onların arkasından da Beykent Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Kulübü'nden bizim gençler koşturarak geliyor. Kendimizi biraz daha iyi hissediyoruz.

        TÜKRÜKÇÜ'DEN SOKAK KURALLARI

        Çorbalar termoslara kondu, pazar arabalarına yerleştirildi. Üzerlerinde derneğin adının ve sloganlarının yer aldığı yelekler giyildi. Tükrükçü, yeni gelenlere çorba dağıtılırken dikkat edilmesi gereken kuralları, hayat dersi sayılabilecek bir dille anlatıyor. Tükrükçü'nün anlattıklarından hiç kimseye hiçbir koşulda para verilmeyeceğini, dilencilere asla çorba verilmeyeceğini, grubun önünde her zaman dernek yöneticilerinden biri olacağını, uyuyan evsizler uyandırılmadan çorba kaselerinin yanlarına bırakılacağını ve benzeri diğer kuralları biz de öğreniyoruz. Artık yola çıkmaya hazırız. Rotamız Cihangir, Gezi Parkı ve son olarak Galatasaray Meydanı...

        EVSİZLER ÇORBA GÖNÜLLÜLERİNİN YOLUNU GÖZLÜYOR

        Gençler, çorba dolu termosları yükledikleri pazar arabalarını, Tophane bayırından yukarı doğru çekmeye başlıyorlar. İlk durak Cihangir Meydanı'ndaki Firuzağa Camii yanı. Meydana geldiğimizde evsizlerin cami çevresinde toplaşıp, çorba ekibinin yolunu gözlediğini anlıyoruz. Termosların muslukları açılıyor, çorbalar karton kaselere bol kepçe dolduruluyor. Evsizlerin herbiri sırasını bekleyerek çorbasını, ekmeğini alıyor. Bu arada Alman gençler, sürekli Firuzağa Camii yanındaki banklarda yaşayan evsiz Ramazan Bey'le derin ve neşeli bir sohbete dalıyor. Cihangir'in Ramazan abisi gençlik yıllarında dünyanın birçok yerini gezmiş, görmüş. Çok iyi derecede İngilizce konuşuyor. Ekip, Cihangir'de yaklaşık 20-30 evsize çorba verdikten sonra vedalaşıp Gezi Parkı'nın yolunu tutuyor.

        ÇORBA DAĞITIMI TOPLUMDAN HER KESİMİ BİR ARAYA GETİRMİŞ

        Ekipteki herkes, Sıraselviler'den geçerken Dürümcü Hasan Usta'nın işletmecisi Mehmet Özkılavuz'u selamlıyor. Sonradan öğreniyoruz ki; o da dernek gönüllülerinden biri. Çorba dağıtımı sırasında her akşam dükkanının önünden geçen Şefkat – Der gönüllülerinin faaliyetlerini öğrenince, çorba yapımında kullanılan mercimek, yağ, baharat gibi malzemelerin temininde destek vermeye başlamış. Anlıyoruz ki; çorba dağıtımı her ne kadar evsizlere küçük bir yardım gibi görünse de; genç, yaşlı, zengin, fakir, yerli, yabancı, üniversiteli, esnaf, evsiz halktan birçok katmanı bir araya getirmiş. Mehmet Usta'ya hayırlı işler dileyip soluğu Gezi Parkı'nda alıyoruz.

        DİLENCİLERE ÇORBA YOK

        Gezi Parkı'ndaki evsizler çorbalarını alırken, ellerinde bebek arabalarıyla dilenen birkaç dilenci de çorbadan istiyor. Ayşe Tükrükçü, dilencileri uygun bir dille evsizlerin arasından uzaklaştırıyor. Tükrükçü, çocukları kullanarak duygu sömürüsüyle para dilenen kişilere oldukça mesafeli. Kendi tarifi olduğunu söylediği çorbadan birer bardak ekiptekilere de dağıtıyor. Soğuğun içimize kadar işlediği o dakikalarda Şefkat – Der'in leziz çorbası bizim de içimizi ısıtıyor.

        YENİ ROTA KARAKÖY-KABATAŞ-BEŞİKTAŞ

        Gezi Parkı'ndan da ayrılıp son durak Galatasaray Meydanı'na gitmek üzere İstiklal Caddesi'ne dalıyoruz. Cadde boyunca sokak köşelerinde, pasaj kenarlarında, apartman girişlerinde oturan, yatan evsizlere çorba ikram ede ede meydana varıyoruz. Buradaki dağıtım sonunda termoslar da boşalıyor. Dernek ve gönüllü ekibiyle hatıra fotoğrafı çekiliyor. Gönüllüler, teşekkür edilerek uğurlandıktan sonra boş termoslar geri götürülüyor. Tükrükçü, Alman gençleri bırakmıyor. Bu gece Karaköy, Kabataş ve Beşiktaş hattında oluşturacakları yeni rota için sabaha kadar keşif yapacaklar. Nerede, ne kadar evsiz var tespit etmeye çalışacaklar.

        ÇORBADA SİZİN DE TUZUNUZ OLSUN

        Her akşam yaklaşık 200 kase çorba dağıttıklarını söyleyen Berkan Çelik, İstanbul'da en az 5 bin evsiz varken 150 - 200 kaseye ulaşabilmenin çok düşük bir rakam olduğunun altını çiziyor. Çelik, "Çok daha fazla yapılması lazım ama gücümüz bu kadara yetiyor. Gönüllü sayımız arttıkça yeni rotalar oluşturmak ve daha çok evsize ulaşmak istiyoruz" diyerek herkesi desteğe çağırıyor.

        SPOR SALONLARI RİSKLİ KALICI ÇÖZÜM LAZIM

        Evsiz insanların soğuk kış aylarında spor salonunda toplanmasının geçici ve göstermelik bir çözüm olduğunu söyleyen Çelik, "Bu kişilerin çoğunun bulaşıcı ve psikolojik sağlık sorunları var. Taşıdığı mikrobu yanında yattığı kişiye bulaştırma ihtimali çok yüksek. Ya da her an adli bir olay olabilir. Mart ayıyla birlikte bu insanlar, tekrar sokağa terk ediliyor. İnsanların bu şekilde topluma geri kazandırılması mümkün değil. Her belediye çok küçük bütçelerle, 30-50 kişilik evsiz evleri yaparak soruna daha kalıcı çözümler üretebilir. Kamunun kullanılmayan boş binaları evsizlere tahsis edilebilir. Belki TOKİ, 250 - 300 liraya kalabilecekleri 15 - 20 metrekare evler yapabilir" diye anlatıyor çözüm önerilerini.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ