Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Güzel sunucu Özge Uzun HT MAGAZİN'e konuştu

        HT MAGAZİN / Esin ÖVET

        Ekranların sevilen sunucusu Özge Uzun ikinci çocuğu olan kızı Siva için “Allah bana bir melek gönderdi. Ben hayatımda bu kadar sevgi fışkıran bir çocuk daha görmedim. Gidiyor her sabah ağabeyinin yattığı yere onun ayaklarını seviyor, öpüyor. Ona cici yapıyor. Arkasından gidip sarılıyor” diyor...

        BAŞARILI haberci, sunucu Özge Uzun geçen hafta “Ben oğlumu kullanıyor muyum?” isimli bir yazı yazdı. Malum insanlarımız çok acımasız. Özge’nin oğlu Dağhan 7 yaşında ve 1 milyonda bir görülen ve hâlâ teşhisi olmayan bir durumu var. Ülke olarak hastalıklara ve bu tür hassas konulara biraz yabancıyız. Bu yüzden de düşünmeden yorum yapılıyor hatta yaralayıcı bile olabiliyor kimileri. Ve yıllardır yapılan farkındalık kampanyalarıyla da bu durum genel olarak alıştırılmaya çalışılıyor. Önemli olan özel insanların da bu toplumda yaşayabilmeleri ve tabii normal insan muamelesi görebilmeleri. Özge Uzun da yıllardır bunun mücadelesini veriyor. Ancak zaman zaman da gücü tükeniyor. Ben de bir arkadaşım ile değil özel bir çocuğun annesi olan ve sonrasında yeniden “Tehlike var” denmesine rağmen ikinci çocuğu sadece kendi istediği için dünyaya getiren güçlü bir kadın olduğu için bu röportajı yapıyorum...

        Özge oğlun Dağhan’ı kullanıyor musun?

        Ben de sana soruyorum. Sence bir anne çocuğunu kullanabilir mi? Bunun cevabı yok. Varsa da ben bunun yanıtını bilmiyorum.

        “Evladımı kullanıyor muyum?” diye bir yazı yazdın Cumhuriyet’teki köşenede.

        Kol kırılır yen içinde kalır durumu var biliyorsun Türkiye’de ve bu olay çok göz önüne çıkartılmıyordu aileler tarafından. Hatta Dağhan’ın durumu öğrenildikten sonra benim kendi ailem içerisinden bile “Anlatma boş ver” diyenler oldu.

        Yani özel bir çocuğun var ve kimse bilmesin mi demek istediler.

        Aynen öyle. Bana bu konuyla ilgili mailler bile geliyordu. Alıştım artık. Eskiden çok üzülüyordum ama şimdi empati kurmaya çalışıyorum. Ben onların yerinde olsam nasıl görünür, dışarıdan ben nasıl görünüyorum acaba diye bakmaya çalışıyorum.

        ‘ARTIK ÇOĞU ŞEYDE AĞLAMIYORUM’

        Sence nasıl görüyorsun?

        İşte ben de bu soruyu anneme sordum. O da bana “Böyle hissediliyor olabilir. Senin bir ünün var, tanınıyorsun ya öyle düşünülüyor olabilir” dedi. İyi tamam ama kullanmak, bir şeyin bir kimsenin üzerinden çıkar elde etmek, onu sömürmek anlamına geliyor. Ben Dağhan’ı kullanıyorsam çocuğumun üzerinden şöhret mi elde ettim. Dağhan üzerinden mi tanındım.

        Dağhan kaç yaşında.

        7 yaşında.

        Yani Dağhan dünyaya gelmeden önce de tanınıyordun.

        Aslında korkuyoruz. Neden çünkü bilmiyoruz. Bilmediğimiz için korkuyoruz. Bizim başımıza gelir diye de korkuyoruz ve yaralıyoruz.

        Sen böyle olaylarda ne yapıyorsun?

        Artık çoğu şeye ağlamıyorum. O gün biraz hassas günümdeydim, kalbim biraz daha kırıktı ve “Oğlunu kullanıyorsun” sözlerini okuyunca nefes alamıyorum zannettim. Onu yazan kişi o anda içime girseydi de ne hissettiğimi anlayabilseydi. O yüzden de ona bir yanıt değildi. Kendimi sorgulama yazısıydı.

        ‘IKINCI ÇOCUĞA BEN KARAR VERDIM’

        İkinci çocukta risk var mıydı?

        Evet ilk başta vardı.

        Bu eşinle birlikte verdiğiniz bir karar mıydı?

        Aslında ben verdim kararı. Doğurma kararını kendim verdim.

        İkinci çocuğun da Dağhan gibi olma riski var mıydı?

        Olabilirdi. Dağhan’ın durumu 1 milyonda bir görülen bir şey ve hâlâ teşhisi olmayan bir durum. O yüzden de hamileyken Siva’da teşhis edilemeye bilirdi. Çok iyi bir doktorum vardı. Önce Allah’a sonra ona borçluyum kızımın sağlıklı olmasını. Olabilirdi ama hani ben iyi olacağına inandım, olmasa bile onu da kabullenerek bu adımı attım. Planlanmış bir hamilelik değildi. Hatta çok gelgitlerim oldu. Ama Siva’yı doğurma kararını ben tek başıma, kendime güvendiğim için verdim.

        "5 kez boşanıyorduk"

        Özel çocukları olan kişilerin evliliklerinin bozulduğunu görüyoruz.

        Çoğu boşanma ile sonuçlanıyor.

        Sizin ilişkinizde bir şey oldu mu?

        Çok. Beşten fazla boşanma kararı aldık.

        Şu an ne durumdasınız?

        Araftayız.

        ‘MADDI OLARAK INANILMAZ ZOR’

        Nasıl Dağhan ile ilişkisi.

        Allah bana bir melek gönderdi. Ben hayatımda bu kadar sevgi fışkıran bir çocuk daha görmedim. Gidiyor her sabah ağabeyinin yattığı yere onun ayaklarını seviyor, ayaklarını öpüyor. Ona cici yapıyor. Arkasından gidip sarılıyor. Dağhan öfke nöbetleri geçirdiği zaman bildiğin karşısında şaklabanlıklar yapıyor. Elleriyle su içirmeye çalışıyor. Bildiğin bir melek. İyi ki, kızım olmuş. Allah’ın bana yardımcı bir melek gönderdiğini düşünüyorum. Dağhan da beni çok mutlu ediyor aslında. Bu nasıl baktığınla alakalı. Bizi tanımayan bilmeyen biri uzaktan baktığı zaman Dağhan’da bir sıkıntı görmez. Çok şükür Dağhan’ın zekâ özrü yok. Farkındalığı çok yüksek ama bununla beraber konuşamıyor, bağımsız hareket edemiyor. Bundan dolayı da yaşam onunla biraz zor geçiyor sadece. Sürekli kontrol altında bir yaşam.

        Maddi olarak da çok zor değil mi?

        İnanılmaz zor. Bebekliğinde daha zordu ve sigorta karşılamıyordu. Tedavileri üniversite hastanelerinde oldu ama bazen bekleyecek durum olmadığı için özel hastanede oldu. Bana hep “Yıllardır ekrandasın bir evin yok mu” diyorlar. Bizim milyon dolarlar falan kazandığımızı düşünüyorlar. Allah’a şükür tamam iyi kazanıyoruz ama ben haberci olduğum için bilinen yani farklı starların kazandığı paraları kazanmadım. Hayır evim yok, borçlarım var. Ama birikimlerimin hepsini Dağhan’a yatırdım. Bugün olsa yine yatırırım.

        Bütün masrafları sen sırtlanıyorsun gibi geldi bana.

        Biraz öyle oldu.

        Eşin bu noktalarda nerede oldu?

        Aile dediğiniz şey böyle. Ortak bir şey. Bugün ben kazanıyorsam ben, o kazanıyorsa o.

        Babanın Dağhan ile arası nasıl?

        İyi ama çok fazla görüşemiyorlar. Benden daha az görüyor Dağhan’ı. Çok rahat paylaşımda bulunamıyorlar. Dağhan babasını görünce çok heyecanlanıyor.

        İstanbul’da Dağhan’a bakamıyor musun?

        İstanbul’da eğitim durumu çok zor. Mavi Barış Rehabilitasyon Okulu’na gidiyor Dağhan. Çok iyi bir merkez. İstanbul’da böyle bir yer yok. Şimdi Dağhan bir ilkokula başlıyor. Ankara’da Ulubatlı Hasan İlkokulu’nun özel alt sınıfına başlıyor. Galiba forma giyecekmiş, beni çok heyecanlandırıyor forma ile görmek. Artık okullu olacak.

        Peki iş konusunda neler oluyor?

        Bu sene ilk kez ekranda yoksun? Evet 14 sene sonra ilk kez yokum.

        TV8’den sen mi ayrılmak istedin?

        Aslında onlar bana başka bir teklifle geldiler ama ben kabul etmek istemedim. Çünkü daha önce başka şeyler konuşulmuştu ama o hesaplar tutmadı. Ben de ayrıldım. İlk ayrıldığım hafta kendimi çok kötü hissettim. Ama çok çabuk atlattım. Çocuklarım ile ilgilenebilmek harika. Ama çalışmak da zorundayım.

        Neler olacak peki?

        Birkaç görüşmem oldu. Birazcık zamanlama olarak beni zorlayan bir döneme denk geldi. Bana söz verilen durumu geçen sezon biterken haziranda söylemiş olsalardı ben şu an planlarımı yapmıştım. Ama eylülde bu durum söylenince biraz ortada kaldım.

        "BEN STAR DEĞİLİM"

        Acun Ilıcalı’ya kırgın mısın?

        Son görüşmemizden sonra kalbim çok kırıktı. Ama şu an ona teşekkür ediyorum. Bana ne olduğumu ve ne olmadığımı gösterdi.

        Nasıl yani?

        Benim nasıl bir iş yapmam gerektiğini ve nasıl bir iş yapmamam gerektiğini anladım.

        Görüştünüz mü hiç?

        Bir kanal aldı ve starlarla çalışmak istediğini söyledi. Ben televizyon starı değilim. Haberciyim. O yüzden kendisini anlamaya çalıştım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ