Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geride bıraktığımız seçimlerin ana tartışma konularından biri de ekonomiydi. Malum iş ve aş meselesi seçmen için de belirleyiciydi. Yükselen enflasyon, artan işsizlik, düşen büyüme seçmende belli tepkiler oluşturabilirdi. Bu durumu muhalefet oya tahvil etmeye çalıştı. İktidar ise tartışmayı daha çok güvenlik ve beka konularına taşıdı.

        Seçim bittiğine göre normalde seçimsiz 4.5 yıllık dönem başlıyor. Ekonomide yapılacak çok iş var. Çünkü işler birikti. 2013 yılından bu yana gündem hep siyaset, dış politika, terör, darbe ve seçimlerle doldu. Seçimin geride kalmasıyla bu sorunların ele alınması ve çözüm zamanı geldi. Bunun için seçimden seçime ekonominin nereden nereye geldiği tespiti ile başlayalım.

        - Mart 2014’de yapılan yerel seçimlerden bu yana ekonomik icraatlara doğru dürüst sıra gelmedi. Çünkü yerel seçimlerin hemen ardından Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Haziran 2015’te zaten genel seçimler vardı. Ama hiçbir parti çoğunluğu sağlayamadı ve kalıcı koalisyon kurulamadı. Kasım ayında seçimler tekrarlandı. Yıl ortasında başlayan ve büyük kentlere yayılan terör olayları turizmi vurdu ve ekonomik açıdan 2015 kayıp bir yıl oldu.

        ARDI ARDINA GELEN ŞOKLAR

        - 2016 küresel sermaye akımlarının terse döndüğü bir yıldı. Ancak başımıza Temmuz 2016’de hain bir darbe girişimi geldi. 251 şehit verdik. Darbe girişimi ve FETÖ ile mücadele Türkiye’nin zamanını ve enerjisini aldı. Güvensizlik yaydı ve Türkiye’nin algısını bozdu. İş yapmak isteyenleri de, turistik seyahat yapanları da ülkeye gelmekten alıkoydu.

        - 2017 yılında hem terör olayları bitti hem küresel sermaye akımları hızlandı hem de hükümet ekonomiyi canlandırmak için Kredi Garanti Fonu’nu devreye soktu. Ekonomi yüzde 7.4 büyüdü.

        - Bu arada Anayasa referandumla değiştirildi. Parlamenter sistemin yerine Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geldi. Sistem değişince bir de seçim yapmak gereği doğdu. Kasım 2019 seçimlerini böylece Haziran 2018’e aldık.

        KİŞİ BAŞINA GELİR BEŞTE BİR AZALDI

        - Seçim, ABD ile yaşanan gerginlik, yüksek cari açık derken kur şokunu yedik. Faiz şoku, enflasyon şoku ve ardından büyüme şoku bunu izledi. 2018 büyümesi de indi 2.6’ya. Yılın son çeyreğinde ise yüzde 3 daraldık. İlk çeyrekte bu daralmanın devam edeceği tahmin ediliyor.

        İnişli çıkışlı siyasi, dış politika ve jeopolitik ortam ekonomiyi de etkiledi.

        - 5 yıl önceye göre büyüme oranı yarı yarıya düştü. GSYH 151 milyar dolar azalarak 784 milyar dolara geriledi. Kişi başına gelir de 12.112 dolardan 9.632 dolara indi. Kişi başı gelirde yüzde 20 kayıp meydana geldi.

        BÜTÜN YOLLAR DÜŞÜK ENFLASYONA ÇIKAR

        - Bir kaybımız da enflasyonda. 2004 yılından beri tek haneli rakamlarda gerçekleşen tüketici enflasyonu şubat itibariyle yüzde 19.67 düzeyinde bulunuyor. 5 yıllık birikimli enflasyon ise yüzde 68’e vardı.

        - Önümüzdeki dönemin zorlayıcı konularının başında enflasyonu düşürmek geliyor. Faizi düşürmek, ekonomiyi canlandırmak, konut piyasasını çalıştırmak, hatta finansal sistemin yerli kaynak sorununu çözmek için de enflasyonun düşük tek haneli rakamlara inmesi ve orada kalması gerekiyor.

        HER DÖRT GENÇTEN BİRİ İŞSİZ

        Büyümenin düşmesi, hatta gerileme dönemine girmesi işsizliği artırdı. Asıl sorun reel şirketlerin aşırı borçlanması, üstelik bunu döviz bazında yapmaları, sonunda da kur şokunu yemeleri ve karlarının düşmesiydi. Böyle olunca büyümenin istihdamı düşürme süreci kısaldı.

        - Büyük kamusal teşviklere rağmen 5 yıl önceye göre işsiz sayısı 2.7 milyon kişiden 4.3 milyona çıktı. İşsizlik oranı da yüzde 9.9’dan yüzde 13.5’a yükseldi. Hem genel işsizlikte hem de tarım dışı işsizlikte 5 yıllık artış 3.6 puanı buldu.

        - Genç nüfustaki işsizlik oranı ise daha hızlı yükseldi ve yüzde 16.7’den yüzde 24.5’e çıktı. Henüz şirketlerin borç sorunu çözülmediğine göre önümüzdeki dönemin yakıcı sorunlardan biri de işsizlik olacak.

        SORUN TL KAYNAK SORUNU

        - Şirketlerin borç sorununu net bir şekilde hem bankaların tahsili gecikmiş alacak hem de karşılıksız çıkan çeklerdeki artışta görüyoruz. Tahsili gecikmiş alacaklar 5 yılda 30.7 milyardan 103.9 milyar liraya yükseldi ve yüzde 237 gibi yüksek bir oranda arttı.

        - Karşılıksız çıkan çek tutarı ise yıllık bazda 19.9 milyardan 29.4 milyara yüzde 47.5 yükseldi.

        - Geçen yılın ağustos ayından bu yılın ocak ayına kadar gerilemesine karşılık yurtiçinde kullandırılan krediler son 5 yılda yüzde 95 düzeyinde artış kaydetti. 1.2 trilyondan 2.4 trilyon liraya çıkan kredi artışı karşısında TL mevduatlar yüzde 54 büyümede kaldı.

        - Döviz mevduatları da dolar kuru ifadesiyle 150.2 milyar dolardan 179.3 milyar dolara yükseldi. Artış yüzde 19 düzeyinde. Krediler hızla büyürken mevduatların bunun gerisinde kalması doğal olarak sistemde kaynak sorunu yaratıyor. Yine önümüzdeki dönemin yakıcı sorunlarından biri de bu.

        CARİ AÇIK İYİLEŞİYOR

        - Büyüme ve istihdam gerilerken yükselen enflasyonun alım gücünü düşürmesi tüketici iştahını da azaltıyor. İç tüketim sınırlı olunca üretim ve dış ticaret de buna ayak uyduruyor.

        - Dış ticaret açığı ve cari açık bu nedenle 5 yıl önceye göre iyileşme gösteren kategoride yer aldı. Artık bir süreliğine cari açık sorun olmaktan ve gündemden çıktı diyebiliriz.

        DIŞ BORÇLAR AZALIYOR AMA...

        - Ekonominin hız kesmesi, kapasitelerin düşmesi, yatırımların gerilemesi dış borçları da azaltıcı etki yapıyor. Yeni borçlanma yapmayıp bankalar gibi kısmen de net borç ödeyici duruma gelince, ülkenin dış borç stoku azalıyor. 2018’in ilk çeyreğinde başlayan azalma ile dış borçlar 467 milyar dolardan 445 milyar dolara indi. Üç çeyreklik dönemde 22 milyar dolar azalma meydana geldi. Buna paralel olarak brüt dış borç stokundaki 5 yıllık artış da yüzde 13.5 düzeyinde sınırlı kaldı.

        - Ancak GSYH’nın dolar bazında düşmesi borcun milli gelire oranını yükseltti. Borç stokunun GSYH oranı yüzde 41.8’den yüzde 56.7’ye çıktı ve 2001 sonrası dönemin en yükseğine ulaştı.

        FIRSAT PENCERESİ 2 YILLA SINIRLI

        - Veriler yıllar içinde ekonominin kademe kademe irtifa kaybettiğini ortaya koyuyor. Seçimsiz geçecek 4.5 yıllık dönem ekonomiyi yeniden odak noktası yapmak, gerekli yapısal önlemleri almak ve tıkanıklıkları aşmak, reformları yürürlüğe koymak için iyi bir fırsat.

        - Seçimsiz 4.5 yıl var ama bunun altı ayı hazırlıklarla geçer. İlk iki yıl icraat yapsanız son iki yıl da hükümet olarak bunun sonuçlarını almayı ve seçime hazırlanmayı hedeflersiniz. Yani şunun şurasında şirketleri borç batağından kurtarmada, yeniden yapılandırarak güçlendirmede ve ekonomiyi ayağa kaldırmada 2 yıllık bir fırsat penceresi var. Diriliş için sadece iki yıl.

        Diğer Yazılar