Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        1994 yılında ilk mobil telefonlarla hayatımıza giren Turkcell kısa sürede Türkiye’nin en önemli ve en değerli şirketlerinden biri oldu. İlk 10- 15 yılında da teknolojik gelişmelerin öncülerinden biriydi.

        -Hem Türkiye’de hem New York Borsası’nda 2000 yılında 17 milyar dolarlık piyasa değeri üzerinden halka açılan Turkcell o tarihte 1.9 milyar dolarlık halka arz hasılatı elde etti. Hisselerin yüze 85’ini yabancı yatırımcılar aldı.

        -11 Temmuz’da New York Borsası’nda işlemleri başlarken seans salonu Türk bayrakları ile süslendi. Bu borsada işlem gören ilk ve tek Türk şirketi olarak kaldı. işlemleri başlatan gongu Turkcell’in patronu Mehmet Emin Karamehmet çalmıştı.

        SATIN ALMA FİYATI NE DİYOR?

        -Ancak 2000’li yıllarda Çukurova Grubu bankalarından dolayı sorun yaşamaya başladı. Finansman sorunları Türkcell’e de yansıdı. Sonunda Turkcell’in yönetimi alacaklara karşılık Ziraat Bankası’na geçerken, halka açık hisseler nedeniyle SPK da olaya müdahil oldu, yönetime bağımsız üye atadı. Özel bir şirket olarak Turkcell 2013’ten bu yana devletin ve hükümetin yönetimine girdi.

        -Son olarak Türkiye Varlık Fonu (TVF), şirketteki İsveçli Telia’nın payını devralmak için anlaştı. Hisse senetlerinin devri için anlaşılan fiyat ise biraz düşündürücü, borsa değerinin yaklaşık yarısı düzeyinde.

        REKLAM

        SAHİPSİZLİK KÖTÜ BİR ŞEY

        -Satın alan taraf olarak Türkiye’nin az para ödemesi iyi de, karşı tarafın şirketten kolay vazgeçtiğine yorumlanabilir.

        -Nitekim satın alan taraf olarak Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü Zafer Sönmez “Bugünkü piyasa değeri şirketin gerçek değerini yansıtmıyor” dedi.

        -Şirketin borsadaki toplam değeri ise 5.1 milyar dolar. 2000 yılında 17 milyar dolardan halka açılan şirket, 2007 sonunda 25.2 milyar dolarla en yüksek piyasa değerine ulaşmıştı.

        -Çok dramatik bir değer kaybı söz konusu. Hissedarlar arasında kavga, sahipsizlik, vizyonsuz ve yönsüz kalma böyle bir durum yaratabiliyor. Şirket 2013’ten beri kamunun yönetiminde.

        ŞİRKETİN ARTIK BİR PATRONU VAR

        -Bu açıdan şirketin 7 yıl aradan sonra bir patronunun olması çok önemli. Aslında 2013 yılından önce mevcut ortaklar arasında anlaşmazlık ve hukuki sorunlar vardı. Çukurova Grubu yüzde 13 gibi çok düşük bir payla ve çok karmaşık bir sistemle şirketi yönetir durumdaydı.

        -Şirket yeni hissedarlık yapısıyla öncelikle düşük payla patronajlık yapma sıkıntısından, hissedarlar arasındaki anlaşmazlıktan ve karar alamamaktan kurtuluyor. TVF’nin sahibi olacağı hisse oranı yüzde 26 ve bunun içinde altın hisseler de var.

        -İkincisi Turkcell bir haberleşme ve iletişim alanındaki faaliyeti ile Türkiye açısından stratejik bir şirket. Yerli ve milli kalması önemliydi. Yaşanan hukuki süreçte pekala yabancı sermayeli kuruluş haline gelebilirdi. Bu anlamda Türk Telekom’un da yabancıya satışı yapılmamalıydı, Telsim’in de.

        -Nitekim şirketin borsada fiyatının dün açıklamadan sonra yüzde 10 yukarı gitmesi, yapılan işlemin isabetli olduğunun, piyasa tarafından da onaylandığının bir göstergesi.

        REKLAM

        ŞİRKETE YENİ MİSYON

        -TVF Genel Müdürü Zafer Sönmez, Turkcell’in altında dijital şirket, ödeme sistemleri şirketi ve telekomünikasyon altyapı şirketi de olduğu belirterek “Bunların hepsinden birer Turkcell çıkar. Devir işlemi global yatırımcılar ligine alınan bir bilet” dedi.

        -Olur mu gerçekten? THY’nin son dönemi hariç nereden nereye geldiğine bakınca neden olmasın diye düşünülebilir. Yeter ki niyet ve amaç teknolojik bir dünya şirketi yaratmak olsun.

        KAÇIRILAN FIRSAT

        -Ancak buradaki zorluk çok zaman kaybedilmiş olmasında. Şirket 20 yıl, hatta çeyrek asır önce de mobil telefon şirketiydi, bugün de aynı. Piyasa değerinin tavan yapması ise mobil telefon işinin patladığı bir dönemdi.

        -Şimdi koronavirüs ile daha iyi gördük ki, teknoloji şirketleri çok başka alanlara gitmiş. Çok yol kat etmişler. Deri altına çip yerleştirmeden, yüz tanımadan, bilgi depolamadan, bankacılık hizmetlerine kadar uzayan alanlarda uluslararası şirketler yerlerini sağlamlaştırmış. Hatta tekelleşmişler dahi denilebilir.

        -Keşke Turkcell 2000’li yıllardaki hızıyla yoluna devam edebilseydi, zaman içinde kendini yenileyebilseydi, teknolojik yarışa katılabilseydi. Şimdi alanında pekala bir dünya şirketi olabilirdi, yanında başka Türk şirketlerini de çekip götürürdü. Bu da ülke olarak kaçırdığımız fırsat.

        Diğer Yazılar