Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Borsaya son bir ayda 122 bin, son bir yılda da 700 bin yeni yatırımcı geldi. Hem aylık bazda hem de yıllık bazda yatırımcı rekoruna ulaşıldı. Ekim ayı sonunda yatırımcı sayısı 1 milyon 884 bini buldu. Son bir yılın artışı yüzde 60’ı buldu. İlk kez yatırımcı sayısı bu kadar hızlı artıyor.

        Bu artışa karşılık borsa son bir yılda yüzde 13 prim yaptı. Borsanın primi ne dünya borsalarıyla ne de yatırımcı sayısıyla uyumlu.

        -Bunun nedeni borsaya büyük parayı getiren yabancı yatırımcıların bu sırada çekilmesi ve piyasa toplamında paylarını yüzde 61’den yüzde 48’e düşürmeleridir.

        -Yeni gelen yerleşik yatırımcılar küçük yatırımcılardır, bireyseldir. Hareket, heyecan, kısa sürede yüksek kazanç arayışındadır. Bu nedenle küçük sermayeleri ile hareket ettirebilecekleri hisse senetlerine girdiler. Daha doğrusu bu işi planlayan ve kotaranlar böyle uygun gördü.

        KÜÇÜKLER BÜYÜKLERE 12 TUR BİNDİRDİ

        -Bu yöneliş neticesinde ekim itibariyle son bir yılda BİST-100 dışındaki küçük hisse senetlerinin ortalama primi ise yüzde 160’ı buldu. En büyük 100 hisse senedinin getirisi yüzde 13, geriye kalan 300 küçük hisse senedinin değer artışı bunun 10 katından da fazla ve yüzde 160. Arada 12 katlık bir fark var. Küçükler, büyüklere bir yılda 12 kat getiri farkı attı. İnanılması zor ama gerçekleşti.

        REKLAM

        -Bu farkı herhangi bir ekonomik gelişmeyle açıklamak mümkün değil. Ama böyle oldu, çünkü yabancılar büyük hisse senetlerinde satıp gidiyorlar, yeni gelen yerli bireysel yatırımcılar da planlı biçimde küçük hisse senetlerine giriyor.

        -Ancak pandemi sürecinde büyüme sorunu var. Doğal olarak şirketler kar etmekte zorlanıyor. Küçükler daha fazla zorlanıyor. Zaten BİST 100 dışında kalan 300 şirketin yarıdan çoğu zarar ediyor. Yani yeni küçük yatırımcıların ortak olduğu şirketlerin çoğu zararda.

        TAM BİR SAADET ZİNCİRİ

        -Buna karşılık yeni gelen yatırıcılar için, yerleşmiş yatırım kriterlerinin pek önemi yok. Onlar sadece hisse senetlerinin değer artışına oynuyor. Hisse senedi değeri artıyorsa şirket zarar etse, hatta iflas etse bile, aldırış eden yok.

        -Bir yerde borsadaki hisse senetlerini kağıt gibi görüp, oynuyorlar. Yeni yatırımcılar para getirdiği sürece fiyatlar yukarı gidiyor. Arada satanlar çıksa da değerlenmeyi bozacak boyutta olmuyor. Değirmenin çarkları dönüyor.

        -Küçük hisselere aşırı yatırım bu haliyle bir ponzi oyunu oluyor veya saadet zinciri oluşturuyor. Tek tek, küçük küçük ama çok sayıda hisse senedinde böyle bir saadet zinciri oluşmuş, ya da oluşuyor. Yeni para getirenler olduğu sürece bu zincir bozulmayacak, sorun yaşanmayacak, oyun sürecek.

        -Ama eninde sonunda alıcılar azalınca, parasal akış kesilince çark tersine dönecek, oyun bitecek. İlk girenler ve karını realize edenler parasını fazlasıyla alıp çıkmış olacak Son gelenler de, bu satışları finanse edecekler. Kıyamet o zaman kopacak. Şimdilik bunun küçük ve tek tek yaşanan örneklerini görüyoruz.

        -Ponzi finansman modeline sık sık ve farklı alanlarda rastlıyoruz. İnsanımız buna çok yatkın. Bazen işin içine reel bir yatırım da karışmış oluyor.

        BİLGİ İHTİYACI YÜKSEK

        -Sırf oyun amaçlı, şansını deneyen, heyecan arayan, kaybına tahammül edebileceği bir parayla girmişse sorun yok. Ancak biliyorum ki, yatırımcı olarak veya bu niyetle gelenler de var. Nedeni yine aynı: getiri arayışı, negatif faizler veya işlerin pandemi nedeniyle kesat gitmesi gibi. Yatırım amacıyla gelenlerde piyasayı anlamaya çalışanların sayısı azımsanamayacak kadar fazla.

        REKLAM

        -Türkiye’nin en çok borsa kitabını yayımlayan Skala Yayıncılık’ın sahibi Hakan Feyyat eski arkadaşımdır. Geçenlerde Beyoğlu’ndaki merkezine uğradım. 1980’li 1990’lı yılların piyasasını andık. O zamanlar o da borsada muhabirdi, hatta borsa dergisi çıkarmışlığı da vardır. İşlerin nasıl gittiğini sordum, Hakan Feyyat şöyle yanıtladı: “Çok şaşıracaksın ama salgınla birlikte kitap satışlarında büyük bir artış yaşıyoruz. Ben böyle bir canlılık görmedim. Depoda kitap kalmadı, yok satıyoruz. Bu satışlar sayesinde batmaktan kurtulduk.”

        -Haberturk’te Rahim Ak da sık sık borsaya yönelen bu kontrolsüz ilgiyle haberler yapıp, gündeme getiriyor, mücadele ediyor. Ama yetmiyor, yalnız kalmış durumda. Borsayı işleyen, ilgilenen ve kamunun hakkını korumaya çalışan medya mensubu çok azaldı. Yerli yatırımcı sayısının azalmasıyla ben de borsa yazıları azaltmıştım, son dönemde daha fazla yazmaya başladım.

        KAMUSAL OTORİTELERE DÜŞEN

        -Burada Borsa İstanbul’a da, MKK’ya da, SPK’ya da, aracı kurumlara ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğine de iş düşüyor. Bilgi çağında yaşıyoruz. Ama bu kurumların kamuoyu ve yatırımcılar için ürettiği enformasyon giderek azalıyor. Halbuki tam tersi olması gerekirdi.

        -Hatta Borsa İstanbul bilgiyi parayla satıyor. Gazeteci kamuoyuna aktaracağı bilgiye para ödemez. İş kolunda bunun hiçbir karşılığı yoktur, hatta meslek kurallarına aykırıdır ve mesleği de anlamsızlaştırır.

        -Mesela nasıl bir bilgi derseniz, örnek vereyim. Şirket, sektör hatta piyasanın tamamı için, temettü verimine ilişkin dolaşımda yeterli bilgi yok. En temel piyasa bilgilerinden biri bu.

        -Yatırımcı borsaya oyun için gelmesin, tamam da ne için gelsin? Temel veriler ve bu temel verilerin en somutu olan temettü verimi bilgilerine kolaylıkla ulaşamıyorsa nasıl yatırımcı olacak? Yatırımcı mı olacak, yoksa oyuncu mu?

        -Siz bu veriyi izlemiyor ve işlemiyorsanız, şirketleri buna özendirmiyor ve zorlamıyorsanız, yatırımcıyı bilgilendirmiyor ve temel hakkını da korumuyorsunuz demektir. Bu durumda da “borsa oyun yeri değildir” sözünün altını dolduramazsınız. Küçük de olsalar örgütlenerek borsaya gelir, küçük hisse senetleriyle oynar dururlar.

        Diğer Yazılar