Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Başlıktaki bu söz 10 Kasım nedeniyle bugün andığımız Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’e ait. Aradan bir asır geçmesine karşılık hala başarılı olamadığımız eğitime verdiği önemi yansıtıyor. Ölüm yıl dönümünde Atatürk’ü eğitici yönüyle analım istedim.

        Mustafa Kemal Atatürk’ün hikayesini yazan Naim Babüroğlu’nun “Tarihin Kıskandığı Lider” kitabından aktaralım.

        “11 Temmuz 1921,Pazartesi…

        Tüm cephede Yunan saldırısı başlamıştı. Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’le Mazhar Müfit Bey Mustafa Kemal’in çalışma odasına gelirler. Mustafa Kemal çalışma masasında harita başındaydı. Dalgın ve düşünceliydi.

        Hamdullah Suphi: ‘Mazhar Müfit Bey’in başkanı olduğu Öğretmenler Derneği birkaç gün sonra Ankara’da toplanacak. 200’den fazla öğretmen katılıyor… Savaşın yoğunlaştığı bir sırada böyle geniş bir toplantı size ayak bağı olabilir. Uygun görürseniz erteleyelim.’

        Mustafa Kemal Paşa: ‘Hayır, hayır ertelemeyin… Cahillikle, ilkellikle savaş düşmanla savaştan daha az önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve bir konuşma yapacağım.’

        16 Temmuz 1921, Cumartesi…

        Öğretmenler Kongresi, Öğretmen Okulu salonunda toplandı. Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver kısa bir açılış konuşması yaptı.

        REKLAM

        Mustafa Kemal Paşa kürsüye gelir…

        Ön sırada milletvekilleri, bakanlık yöneticileri oturmuştu. Erkek ve kadın öğretmenler ayrı ayrı sıralardaydı. Kadınların yan, arka ve ön koltukları boş bırakılmıştı.

        Mustafa Kemal Paşa bu oturma düzeninden rahatsız olmuştu. Konuşmaya başladı:

        “Muhterem hanımlar, efendiler!

        Bizi yaşatmamak isteyenlere karşı, yaşamak hakkımızı savunmak üzere toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada, Ankara’da açıldı. Bugün Ankara, milli Türkiye’nin milli eğitimini kuracak olan Öğretmenler Kongresi’ne sahne olmakla iftihar duymaktadır…

        Şimdi maddi ve manevi bütün güç kaynaklarımızı düşmanlara karşı kullanıyoruz. Ancak bu savaş günlerinde bile dikkat ve özenle işlenip çizilmiş bir milli eğitim programı yapmaya emek sarf etmeliyiz.

        Milli eğitim programı derken, hurafelerden, yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden uzak, tarihi ve milli karakterimize uygun bir kültürü kastediyorum.

        Silahıyla olduğu kadar kafasıyla da mücadele etmek zorunda kalan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti, ikincisinde de göstereceğinden asla şüphem yoktur. Her türlü güçlüğü göze alarak, bu yolda sarsılmadan yürüyeceğimize inanıyorum. Görevimiz çok önemli ve yaşamsaldır. Bunda başarılı olmanızı Cenabıhak'tan dilerim.’

        Tüm katılımcılar ayağa kalkarak alkışladı…

        Mustafa Kemal Paşa, Mahzar Müfit Bey’i çağırdı ve şunları söyledi… Herkesin duyacağı şekilde:

        ‘Kongreye hanım öğretmenleri de çağırdığınız için sizi kutlarım. Ama hanımefendileri niye böyle ayrı oturttunuz. Sizin kendinize mi güveniniz yok, yoksa Türk hanımlarının faziletine mi? Bir daha böyle bir ilkellik görmeyeceğimi ümit ederim.’

        Mustafa Kemal Paşa, 1921’de vatan işgal altında iken geleceği milli eğitimde görüyordu.

        Ve Mustafa Kemal Paşa aslında milli eğitim sisteminin ana hatlarını, bu ölüm kalım savaşı döneminde açıklamıştı.

        Mustafa Kemal işte bu yüzden Atatürk olacaktı…O bir komutandı ama bağımsızlığın ve uygarlığın ancak milli eğitimle gerçekleşeceğine inanmıştı…”

        Diğer Yazılar