Kur artışına asgari ücret mi dayanır?
Kasım ayını baştan sona olağanüstü gelişmelerle geçirdik. Son günü de aynen böyle oldu. Sanki madalyonun birbirine ters iki yüzünü yaşadık. Madalyonun bir yüzünde yüzde 7.4’lük büyüme, diğer yüzünde de TL’nin günlük yüzde 4.8’e ve aylık yüzde 29’a varan değer kaybı vardı.
Dün sabah saatlerinde açıklanan yılın üçüncü çeyreğine ait GSYH verisi yüzde 7.4’lük büyümeyi gösterdi. Böylece önceki çeyreklerin katkısıyla 9 aylık büyüme yüzde 11.7’ye vardı. Yılı çift haneli büyümeyle kapatacağımız artık yüksek bir olasılık.
BÜYÜMENİN İKİ YÜZÜ
-Ancak bu büyüme de iki yüzlü. Çünkü büyüme var ama sokaktaki vatandaşların ve geniş halk kesimlerinin pek hissedebileceği bir büyüme değil.
-Nedeni de büyümeden işgücü ödemelerinin aldığı payın gerilemesi. Yani çalışanların pastası büyümemiş, küçülmüş. TÜİK’in gelir yöntemiyle GSYH bileşenlerinin gayrisafi katma değer içerisindeki paylarına göre işçi ödemelerinin payı bir önceki çeyrekte yüzde 32.7 düzeyinden üçüncü çeyrekte yüzde 29.8’e indi. Çalışanlar için pastadan alınan pay 3 puan daha eksildi.
Yılın ikinci çeyreğinde de pay yüzde 37’den yüzde 32.7’ye inmişti.
-Pastadan payını artıran kesim ise net işletme artığı olarak görülen şirketlerin kârları. Bu pay da yüzde 54.6’ya çıktı. Büyümenin iki yüzü burada, çalışana başka işverene başka.
-Reel ücretlerin gerilemesini enflasyonla birlikte ele alınca çalışanların satın alma gücü düşüyor. Ekonomide büyüme olsa da çalışanlara gelir açısından daralma olarak yansıyor.
KUR TELAFİSİ İÇİN 5 BİN LİRA ALT SINIR
-Asgari ücretin yıl başı ile birlikte yeniden belirlenecek olması ücretlerin geride kalmasını düzeltecek bir fırsat sunuyor mu? Normal koşullarda sunması lazım. Hükümet de, işverenler de ücretlere sıra dışı bir artış yapmaktan yana görünüyor.
-Ancak olağanüstü bir süreç yaşıyoruz. Geçmiş yılların kayıplarını gerçek anlamıyla telafi etmek çok zor görünüyor. Hatta bu yılın başındaki asgari ücrete dolar bazında kavuşmak bile.
-Geçmiş 10 yılın ortalaması baz alınırsa asgari ücreti 412 dolar karşılığı TL’ye çıkarmak lazım. 2021 yılında ele geçen net asgari ücret 2.850 liraydı. Yıla girerken 383 dolar olan asgari ücret dün kasım ayı kapanış kuru ile 213 dolara geriledi. Dolar bazında yüzde 44 gerileme çok ciddi bir düşüş. Fark elbette TL’nin hızlı değer kaybından kaynaklanıyor.
-Dolar kuru dünkü 13.4732 seviyesinde kalıcı olacaksa 10 yılın ortalaması olan 412 dolar 5.500 lira yapar. Bu da asgari ücretin neredeyse iki katına çıkarılması demek. Bunu bıraksak ve bu yılın başındaki 383 dolarlık düzeye çıkarmaya kalksak asgari ücretin 5.160 liraya varması gerekir.
YÜKSEK KUR ARTIŞINA DAĞLAR DAYANMAZ
-Böyle bir imkan var mı, işverenlerin ne kadarı böyle bir yükün altından kalkar, çok tartışmalı bir konudur.
-Ayrıca asgari ücret yüzde 100 artsa bile, kur yerinde durmayacak ki. Serbest dalgalı kur rejimi çerçevesinde devamlı değişecek. Zaten düşük faiz yüksek kur politikası uygulanıyor.
-Yeni ekonomik modelin bir hedefi var mı, belli değil. Ya da biz bilmiyoruz. Hızlı kur artışının devamı gelecekse bunun fiyat artışlarına yansıması kaçınılmaz. Kurdan enflasyonu geçişgenlik de arttı ve yüzde 30’un üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu durumda sadece kasım ayı kur artışının enflasyona getireceği yük 10 puan kadar.
-Bu durumda asgari ücretin sık sık, hatta kur böyle seyredecekse aylık artırılması gerekir. Eğer ücretliler enflasyonun altında ezdirilmek istenmiyorsa. Tabii bu durumun sonu hiperenflasyona çıkar o başka.
-TL’nin bir ayda yüzde 29 değer kaybettiği, dolar kurunun TL karşısında kasımda yüzde 41 arttığı ortamın tekrarlanmaması lazım. Yoksa bütün dengeler bozulur. Büyüklerimiz “Hazıra dağlar dayanmaz” derdi. Şimdi bu sözü yüksek kur artışı biçiminde çevirmek mümkün.