Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Borsası ekim ortasından itibaren yükseliyor. 37 iş gününün 34’ü yükselişle sadece 3 günü düşüşle geçti. Borsa Endeksi 1.410’dan dün ilk kez 2 bin puan seviyesini geçerek 2006’ya kadar çıktı. İki aya bile varmayan vadede artış yüzde 42’yi buldu.

        Aynı dönemde doların değeri 9.2517’den 13.6114’e çıktı ve TL’ye karşı yüzde 47 arttı. Sonuç ise borsanın dolar bazında artmadığı ve dolarla yarışta biraz geride kaldığıdır.

        Zaten borsayı dolar bazında izlemek için en gerçekçi ve basit hesaplama yöntemi borsa endeksinin aynı günkü dolar kuruna bölünmesiyle bulunan rakamdır. 15 Ekim’de dolar bazlı borsa endeksi 1.52 dolar veya 152 sentti. Bugün ise 2.006 endeksinin dolar karşılığı 147 sente daha doğrusu 1.47 dolara denk geliyor. Normalde TL bazındaki yüzde 42’lik artış, dolar bazında yüzde 3 kayba dönüşüyor.

        BORSA KORUMA SAĞLAR

        -Borsanın bu performansı doların artışını yenmese bile, ona çok yakın düzeyde ortalama bir artışla aslında kur sıçramalarına karşı net bir koruma sağladığını gösteriyor.

        -Çünkü hisse senetleri şirketleri ve reel bir yatırımı temsil ediyor. Fiziki mal varlıkları ve itibari değerleri var. Kar ediyorlar ve bazısı temettü dağıtıyor. Yeniden kurulma maliyeti de dikkate alındığında ne kadar enflasyon ve kur artışı o kadar borsa yükselmesi denkliğinin sağlanması gayet normal bir durum.

        REKLAM

        -1.47 dolarlık Borsa Endeksi’nin faiz düşürme sürecinden ilk başta negatif etkilendiğini belirtelim. Çünkü bu süreç Merkez Bankası tavrının değişeceğinin eylül ayı başında belli olmasıyla başladı. Ekim ortasına kadar borsa genelde kayıplı hareket etti. 2 Eylül’de 1.79 dolar olan borsa endeksi 15 Ekim’de 1.52’ye inerek yüzde 15 değer kaybetti. Yani halen eylül başındaki fiyat düzeyinden gerçekte uzağız.

        SIFIR ATMA KARMAŞASI

        -Bu da bize hem yükselen döviz hem de yüksek enflasyonun bir oyunu. Paradan 2005 yılında 6 sıfır attık. Borsa Endeksi’nden de 1997’de 2 sıfır, 2020’de 2 sıfır olmak üzere toplamda 4 attık. Eğer sıfırları atmamış olsaydık ve 1986 ocak ayında 100 olarak başlatılan borsa endeksini aynen sürdürseydik, bugünkü BİST-100 Endeksi 2.006 değil 20 milyon 60 bin olacaktı. 100’den başlatılan bir endeks 36 yılda 20 milyon 60 bin olarak ifade edilecekti.

        -Böylesi rakam bolluğunda karşılaştırma yapmak ve geçmişle bağ kurmak güç. Sıfırların atılması sonrası da öyle. Böylesi bir karmaşadan dolayı pek çok insan dolar endeksini doğru dürüst hesaplayamıyor bile.

        36 YILDA DOLAR BAZINDA YÜZDE 765 GETİRİ

        -1986 yılında 100 ile başlatılan endeksi o zamanki dolar kuruna ( 1 dolar=579.71 TL idi) bölersek 17 sent çıkar. 36 yıl önceki 17 sent bugün 147 sente çıktı. Dolar bazındaki artış yüzde 765.

        -Şimdi borsa endeksinin dolar kuruna bölünmesiyle 1.47 değil, 147 rakamı çıkar. Bunun için borsa endeksinden atılan 4 sıfırın da, TL’den atılan 6 sıfırla eşitlenmesi lazımdır. Rakamları ister 4 sıfırda eşitleyin isterse 6 sıfırda, 1.47 dolarlık borsa endeksine ulaşılır.

        -Ya da endeksi dolara böldükten sonra çıkan sonucu tekrar 100’e bölün yine 1.47 dolar rakamına ulaşırsınız.

        BORSA 2009’UN DİP DÜZEYİNDE

        -1.47 dolarlık endeks 3 Aralık’ta artan kurun ve daha düşük düzeydeki TL endeksin etkisiyle 1.36 dolara kadar indi. Bu düzeyler borsanın kriz dönemlerindeki düzeyleridir. 2009 küresel krizinde borsanın gördüğü dip düzey 9 Mart 2009’da seans içinde 1.26 dolardır.

        REKLAM

        -Daha geriye gidersek 2004 yılını buluruz. Yani bugünkü borsa düzeyi, 2004 yılındaki ortalama 1.40 dolar düzeyinde.

        -2001 krizine ise gitmeyelim bile. Çünkü Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizlerinden biridir. Bir büyük devalüasyonun yaşandığı ve borsa şirketlerinin sayıca yüzde 11’inin battığı bir ortamdan bahsediyoruz. Öyle durumda dahi endeksin dip noktası 44 senttir.

        ŞİMDİ DURUM NE?

        -Şimdi şirketler patır patır batmıyor veya bankalara el konulmuyor. Satıp çıkabilecek yabancı oranı da dip düzeyde. Kur arttıkça kura karşı koruma sağladığı için hisse senetleri de yükseliyor. Ancak borsanın tutunduğu tek dal bu değil.

        -Şirketler 2000’li yılların en karlı dönemini yaşıyor. Bankalar hariç özvarlık karlılıkları yüzde 20’nin üzerine çıktı. Ekonomi yüzde 10 büyüyor. Bu da son 20 yılın ikinci en yüksek büyümesini oluşturuyor.

        -Büyümenin sürmesi için de her şey yapılıyor. Yükselen enflasyon karşısında düşürülen faiz oranları üzerinden negatif faiz giderek derinleşiyor. Parasal genişleme ile kredi genişlemesi aynı anda uygulanıyor.

        -Tasarruf ve finansal yatırım anlamında TL’den kaçabilen negatif faizden kurtuluyor. Sığınılan alanlar belli, döviz ve altın. Altının fiyatı hem dolara hem de dünya piyasaları bağlı. Dolar kurunun yükselişine de 14 TL civarında Merkez Bankası müdahale ediyor.

        16 ARALIKTA NE OLABİLİR?

        -16 Aralık’ta da Merkez Bankası faiz kararı verecek. Ya son bir düşüş yapacak ve faiz indirimine ara verecek, ya da herhangi bir düşüş yapmadan faiz indirimlerinin sonlandığını açıklayacak. Her iki durum da döviz kurunu daha yükseltecek bir gelişme değil.

        -Çünkü sınırlı bir faiz indiriminin fiyatlaması zaten yapıldı. Hatta her iki durumda da faiz indirimleri sonlanacağı için, TL’nin değerlenmesi söz konusu olabilir. Cuma gününden beri döviz kurunu müdahale gerektirmeyen düzeyde tutan gelişme budur.

        REKLAM

        -16 Aralık’ta tek bir şartla yeni bir kur sıçramasını görürüz. O da TCMB’nin beklenti ötesine geçerek faizi ciddi bir oranda düşürmesiyle olur. Bir puanlık indirim fiyatlandığına göre, piyasaları ters köşeye ancak 2-3 puanlık indirim yatırabilir.

        -Ancak böyle bir indirim 18 Kasım’da toplantısında “sınırlı alan kaldığı” açıklamasına ters düşer. Normalde olabilecek olan, sınırlı alan kaldığı tanımına uygun olarak faizde en çok 1 puan indirimle yetinmektir. Hatta “gerek kalmadı” denilerek faiz indirimi pas dahi geçilebilir.

        KONJONKTÜR NİYE BORSADAN YANA?

        -Bütün bu seçeneklerde TL’den kaçanlara en iyi adres ve potansiyeli en iyi alan borsadır. Fiyatlar öteki piyasalar gibi şişmemiştir.

        -Merkez Bankası faizleri düşürmese bile bundan sonra yükselen kurun etkisi enflasyonu daha artıracak. Enflasyon artışı ile negatif faiz de derinleşecek ve TL’den kaçışın devamını getirecek.

        -Negatif faiz süreci şirketlere yarar. Borsaya ise hem şirketlere yaradığı için, hem de TL’den kaçan paraya alternatif sunduğu için yarar.

        -Ayrıca seçim atmosferine girdik. Her seçim öncesinde bizim borsanın prim yapması adettendir.

        -Böyle bir konjonktürde Borsa İstanbul için en önemli risk kaynağı ise küresel borsalarda meydana gelecek sert bir satış dalgasının yaşanması olur.

        Diğer Yazılar