Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Merkez Bankası’nın şubat ayı toplantısında faizi pas geçmesi bekleniyordu, öyle de yaptı. Ama Para Politikası Kurulu öyle bir karar açıkladı ki, şimdiye kadar yaptığı 5 puanlık faiz indiriminin önemi büyüklüğünde, hatta orta ve uzun vadede daha da önemli olabilir. Bu karar da Merkez Bankası’nın uzun vadeli TL kredi verileceğini duyurmasıydı.

        Cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörüldüğünün belirtildiği PPK açıklamasında bu eğiliminin güçlenerek devam etmesinin fiyat istikrarı için önem arz ettiği belirtilerek “Kurul, bu hedefe ulaşmak için uzun vadeli Türk lirası yatırım kredilerinin önemli bir rol oynayacağını değerlendirmektedir” denildi.

        PARASAL GENİŞLEMEYLE FİNANSMAN

        ➔ Bu ifadenin Para Politikası Kurulu karar metnine girmesi önümüzdeki dönemde yatırım kredilerinin yoğun biçimde kullandırılmak istendiğine işaret.

        ➔ Ekonomi yönetimi Merkez Bankası kaynaklarına giderek daha fazla başvuracak. Yatırımların ve büyümenin azami olması için, belli ölçüde parasal genişlemeye başvurulacak. Parasal genişlemeye kapının ne ölçüde açılacağına ise siyasi otorite karar verecek.

        ➔ Eylül ayında başlanan faiz indirimleri ise bu işin göbeğinde yer alıyor. Uzun vadeli kullandırılacak kredilerin faizi ya politika faiziyle veya buna yakın bir oran üzerinden olacak. Dolayısıyla bugünkü enflasyon düzeyinin oldukça altında, üçte biri kadar bir orandan söz ediyoruz.

        REKLAM

        ➔ Merkez Bankası pandemi döneminde yatırım taahhütlü avans kredisi vermeye başladı ve 11 Şubat itibariyle yatırım kredilerinin toplamı 2.7 milyar liraya ulaştı. Banka’nın reeskont kredileri toplamı 9.8 milyar lira ve yabancı para reeskont kredileri de 176.7 milyar lira seviyesinde bulunuyor.

        ➔ Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası eliyle kullandırılan yatırım taahhütlü avans kredilerinin üst sınırı 400 milyon alt sınırı da 20 milyon TL seviyesinde. Krediler 10 yıla kadar uzayan vadelerde kullandırılıyor.

        ENFLASYONU DÜŞÜRMEZ

        ➔ Dün konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası hedefiyle hazırladığımız programı uyguluyoruz” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Faiz prangasını, döviz kuru prangasını, enflasyon prangasını parçalayıp atacağız. Dikkat ederseniz artık faiz tartışması gündemden önemli ölçüde düştü, döviz kuru da istikrara kavuştu, sırada enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek var.”

        ➔ Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de, Cumhurbaşkanı Erdoğan da enflasyonu öncelikli sorun olarak belirtmeye başlamaları dikkat çekici. Olması gereken buydu zaten. Ancak sorunun çözümünde farklı görüşlerdeyiz.

        ➔ Normalde düşük enflasyon ortamında yaşasaydık bütün bu tartışma ve sorunlar olmayacaktı. Çünkü paranın istikrarı ve belli bir değeri olacak, enflasyon azmayacak, tasarruflar yerli parayla yapılacak, krediler de yerli parayla uzun vadeli ve uygun faizle açılacak, dolarizasyon alıp başını gitmeyecekti.

        ➔ Enflasyonu düşürmede kararlıysak ve kısa sürede düşürebileceksek Merkez Bankası kaynaklarından uzun vadeli ve uygun faizli kredi açılmasına gerek yok. Finansal sistem zaten bunu yapar.

        BÜYÜME AÇIĞI ARTIRIR

        ➔ Çünkü parasal genişleme büyümeyi artırdığı gibi enflasyonu da yükseltir. Enflasyonu ve büyümeyi azaltıcı tarafı şimdiye kadar görülmedi. Parasal genişlemeye giden merkez bankaları bunu hep ekonomiyi büyütmek için yaptı, enflasyonu aşağıya çekmek için değil.

        ➔ Bizde ise enflasyon da yüksek, büyüme de yüksek. İstenen ise enflasyonu düşürmek. Büyümenin finansmanı merkez bankası kaynaklarıyla finanse edilecekse enflasyon nereden beslenmiş olabilir diye düşünmek lazım.

        ➔ Kaldı ki yüksek büyüme sürecekse bunun cari açığı azaltıcı değil, tam aksine artırıcı etkisi olur.

        Diğer Yazılar