Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dış piyasaların iyi olabileceğinin beklendiği bir haftaya, iç piyasalar zorlu bir başlangıç yapacak. Cuma akşamı BDDK’nın şirketlere TL ticari kredi kullanımı için en fazla 15 milyon lira karşılığı döviz varlığı sınırı ya da var olan dövizini satma şartı getirmesi özel sektörü yeni bir kur cenderesinin içine soktu.

        Şimdi şirketler kendilerini ya yeni şartlara uyduracak ve dövizlerini satacaklar ya da TL kredi kullanamayacaklar. Ama kredi kullanmadan da şirketlerde işler yürümüyor.

        ➔ Alınan kararın döviz satışlarını artırması yönünden kur üzerinde düşürücü etkisi olacak. Nitekim cuma akşamı piyasalar kapadıktan sonra gelen kararla dolar kuru TL karşısında 1 lira kadar geriledi ve günü 7 lira düzeyinden kapattı. Bu satışlar kısa vade için devam edebilir.

        Kredi kullanımına getirilen yeni koşulun şirketleri döviz varlıklarını satmaya zorlayarak karlarını sınırlandırması da borsadaki değerleri üzerinde etkileri olacak.

        ➔ Kararın anlaşılması, tartışılması ve sindirilmesi yönünden cuma günü piyasalar kapandıktan sonra alınması gayet isabetli olmuş.

        ➔ Buna göre verilecek tepkilerin boyutu ve dozu dolayısıyla piyasalardaki dalga boyu düşebilir.

        ➔ Tabi alınan kararın bozucu etkileri yüksek ve piyasalarda yol açacağı dalganın boyutu büyük olabilir. Dünya için iyi ama bizim için zor bir hafta başlıyor.

        REKLAM

        BAKTIN OLMADI BAKMAYACAKSIN

        ➔ Enflasyon yükseliş eğilimindeyken ve dünya faizleri artırırken, bizde önce faizler düşürüldü. Yükselen döviz kurları enflasyonu, enflasyon da faizlerin negatif boyutunu derinleştirdi.

        ➔ Sonunda selektif yani seçici kredi politikası iyice belirginleşti.

        ➔ Bir yanda yüzde 9 faizle 150 milyar liralık ihracatçı ve turizmciye Merkez Bankası kaynaklarından kredi kullandırılırken, diğer yanda TL ticari kredi faizi çeşitli kısıtlamalarla yüzde 30 ve üstüne yükseldi.

        ➔ Cuma akşamı getirilen kısıtlamadaki bir hedef şirketlere 79 milyar dolara varan toplam döviz hesaplarını bozdurmak ve küçültmek olabilir.

        ➔ Bunun haber etkisi 17.4583’e kadar çıkmış dolar kurunu Cuma gecesi en düşük 16.4858’e kadar indirdi. Günü 16.8860’tan kapatan dolar yüzde 2.7 düştü. Kuru düşürmek de düzenlemenin diğer bir amacını oluşturabilir.

        ➔ Hatta bu önlemle kredileri kısıtlayarak ekonomiyi yavaşlatmak da mümkün.

        ➔ Zaten yapılmak istenen makro ihtiyati önlemler çerçevesinde selektif kredi uygulaması diye açıklandı.

        FAİZ ARTIRILMAYINCA

        ➔ Sonuçta faizler artırılamayınca bütün dengeler bozuluyor ve durumu sürdürmek için bu tür yan yollara sapılıyor.

        ➔ Çünkü parasal genişleme, mali genişleme ve kredi genişlemesinin üçü birden aynı anda ve yüksek dozda uygulamaya girdi.

        ➔ Bu üç kanaldan piyasaya çıkan veya piyasaya bırakılan likidite ilk elde olmasa da, ikinci ve üçüncü kullanıcılar tarafından dövize çevrilebiliyor.

        REKLAM

        ➔ Dolayısıyla şu veya bu şekilde para bollaştıkça ve karşılığında aynı hızda döviz girişleri olmayınca kurun üzerine baskı geliyor.

        DÖVİZ İHTİYACININ KAYNAĞI

        ➔ Çünkü yüksek enflasyonist bir ortam var ve para değerini yitiriyor.

        ➔ Korunma amacıyla para ya dövize ve altına ya da mala ve gayrimenkule gidiyor.

        ➔ Gayrimenkul satışlarının ve konut fiyatlarının rekor düzeyine çıkması, üç dört adet otomobili birden alanların olması, yat ve kıymetli saat gibi paranın saklanabileceği iki malın da yok satmasının ana nedeni bu.

        ➔ Ancak şirketlerin döviz varlığı bulundurmasının temel nedeni ithalat yapma gereğinden kaynaklanıyor.

        ➔ Sonuçta bu yıl için üçte biri kamuya ait olmak üzere 350 milyar dolara yakın ithalata doğru gidiyoruz. Özel sektörün payına 200 milyar dolardan daha fazlası düşüyor.

        ➔ İhracat veya yurtiçi üretim fark etmiyor, toplam üretimin ithal girdiye bağımlılığı yüzde 45 oranında seyrediyor. Buna yerli şirketlerden yerli ürün diye temin edilen ama içinde ithal aramalı ve hammadde kullanılanlar dahil.

        ➔ Dışarısı da Türkiye’ye peşin mal satıyor. Böyle bir ortamda aylık ithalat 29 milyar dolarda seyrederken özel sektörün ithalatı 20 milyar dolara yaklaşıyor. Bunun aylık bazda finansmanı gerekiyor.

        ➔ Kaldı ki bunun yanında şirketlerin dış borç ödemeleri de devam ediyor.

        ➔ Şirketler bir yıllık dış borçlarını ödeyecek dövizi biriktirseler bugünkü döviz mevduatlarının yarısı eder.

        STRES ÜSTÜNE STRES

        ➔ Kurun yükseliş trendinde olduğu böyle bir ortamda döviz açık pozisyonu taşımanın bedeli pekala ağır olabilir.

        ➔ Dahası ithalata, dış finansmana ve dolayısıyla dövize bağımlı üretim yapısı içinde şirketler ihtiyatlı bir gidişin önemini geçmişte yaşadıkları acı tecrübelerle öğrendi.

        REKLAM

        ➔ Şimdi aynı deneyimi bir daha yaşamak istemeyeceklerdir. Bu açıdan şirketlerin döviz varlıklarını ve likiditesini kısıtlamak veya azaltmak özel sektörde ciddi bir strese yol açabilir.

        ➔ Şirketler kur stresi yaşıyorlardı zaten. Bunun üzerine şimdi döviz likiditeleri azalınca dış ödemelerini nasıl yapacakları, hatta yapıp yapamayacakları riski eklenecek. Yani stres üstüne stres binecek.

        ➔ Muhtemeldir ki şirketlerdeki stres artışı ile döviz piyasasında oynaklık artacak. Resmi döviz piyasası ile serbest döviz piyasası arasında kur farkının oluşup oluşmayacağı ve bunun ne ölçüde derinleşeceği ise uygulamanın süresi ve seçim tarihine bağlı olacak.

        Uygulama şirketlerin ya krediye erişimini zorlaştırarak ya da döviz varlıklarını azaltarak karlarını düşürecek. İhracatı da daha zor hale getirecek ve ekonomiyi yavaşlatıcı etki gösterecek.

        Diğer Yazılar