Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MUHTEREM okuyucularım...

        Bu hafta size Cuvier’yi anlatacaktım. Ancak geçen çarşamba Ptolemaios (İslam bilim çevrelerinde Batlamyus) Atlası’nın tanıtımı toplantısının Türk basınına yansıması için Fatih Altaylı’yla yaptığımız küçük bir deney beklediğimizden de fena bir sonuç verince size bu atlası tanıtmak görevi gene bizlere düştü.

        Ben hiçbir tarihi şahsiyete hakaretamiz laf söylemeyecek kadar akıl sahibiyim. Kanuni benim beğenmediğim, devletimizin çöküşünün temellerini atmış bir padişahtır. Bunda tereddüdüm yok. Ama “salak” kelimesini bilhassa seçerek Türk basınının bunu haber yapıp Ptolemaios Atlası’ndan da bahsetmesini temin etmek istemiştim.

        Gazetecilerimiz ise düşük kültür seviyeleri nedeniyle sadece bu kelimeyi haber yaparak o muazzam atlası ve onu kurtaran Fatih Sultan Mehmed’i es geçtiler (salağı anladılar ama coğrafyayı anlayamadılar). Fatih bunun detaylarını geçen cumartesi yazdı.

        Bu deneyle milletimizin bazı üyelerini ne yazık ki üzmek zorunda kaldık, kendilerinden özür dilerim. Ancak gazete ve gazetecilerinin seviyesini de bu sayede bir kez daha gördüler. Bundan sonra Habertürk dışında hiçbir gazete veya televizyona hiçbir haber veya röportaj vermeyeceğim. Söylediklerimi anlayacak, tahsilli ve kültürlü bilim muhabirleri tutana kadar.

        Gentile Bellini’nin fırçasından Fatih Sultan Mehmed II (Bugün İngiltere’de).

        ***********

        PTOLEMAİOS’UN COĞRAFYA KILAVUZU

        Ptolemaios, Milattan Sonra 2. yüzyılda İskenderiye’de yaşamış bir matematikçi ve astronomdur. Kendisinin Yunanlılaşmış bir Mısırlı olduğu veya Yunanlı olduğu konusunda muhtelif görüşler vardır. En meşhur eseri Mathematike Syntaxis adını taşıyan ve Arapça’ya Al-Macisti olarak çevrilen astronomi kitabıdır.

        Bu kitabında Ptolemaios dünyayı kâinatın merkezi addeden bir model geliştirmişti. Bunun nedeni dünyadan bakıldığında sabit yıldızların paralakslarını görememiş olmasıydı. Dünya bu yıldızlara nazaran yer değiştirdikçe yıldızların pozisyonlarının da kayması demek olan paralaksın görülebilmesi ancak 19. yüzyılda geliştirilebilen hassas teleskoplarla mümkün olmuştur.

        ASTRONOMİK YER TESPİTİ

        İlk Çağ coğrafyacıları yıldızları kullanarak yerküre üzerinde bir noktanın konumunu belirleyebiliyorlardı. Milattan Sonra yaklaşık 70 ile 130 yılları arasında yaşadığı tahmin edilen Sur’lu (bugünkü Lübnan’daki Sur şehri) Marinos o zaman bulabildiği astronomik olarak yerleri tespit edilebilmiş tüm coğrafi mahalleri toplayarak bir dünya haritası yapma denemesine girişmişti. Ancak elimizde bugün bu harita ne yazık ki yoktur.

        Ptolemaios, bu haritayı geliştirerek ve en önemlisi, uygun izdüşüm modelleri kurarak yeni bir atlas yaptı. Bu atlasın adı “Coğrafya Kılavuzu” veya “El Kitabı” (Geografike Üfegesis) idi ve verileri tamamen dijital olarak, yani enlem ve boylam olarak listeliyordu. Bu, coğrafyanın İlk Çağ’da Eratosthenes’ten sonra yaptığı en büyük gelişmedir.

        ORTA ÇAĞ’DA COĞRAFYA

        Ancak Avrupa Orta Çağ’ının karanlıklarında bu eser Batı’da 7. yüzyıldan itibaren kayboldu. İslam dünyası ise bu eseri 8. yüzyıl sonundan beri tanımakla kalmamış, tercüme edip geliştirmiştir. Ancak bu gelişmeler ne yazık ki Osmanlı dünyasınayansımamıştır.

        Bizans’ta 13. yüzyılda Kariye (Khora) Manastırı keşişlerinden büyük âlim Maksimos Planudes bu atlası buldurup kopyalatmıştır. Atlasın tekrar Batı dünyasına gitmesi ise Konstantinopolis Üniversitesi gramer hocalarından Emmanual Krisoloras’ın (1355-1415) 1336 yılında Floransa’ya hicretiyle gerçekleşmiştir.

        Bugün Vatikan kütüphanesinde bulunan Kodeks Urbinas Graecus 82, Krisoloras’ın çıkınında Batı’ya giden Ptolemaios nüshasıdır. Bu nüshanın Bizans sarayı scriptorium’unda (kitap kopyalama atölyesi) yapıldığı sanılmaktadır.

        FATİH SULTAN MEHMED VE PTOLEMAIOS ATLASI

        Bizans düşünce, Fatih Sultan Mehmed bilhassa bulunabilen bilim kitaplarının toplatılması emrini vermiştir. Toplatılan kitaplar arasında 64 haritalı eksik bir Ptolemaios Atlası’nın bulunduğu tahmin edilmektedir. Fatih bunun derhal o zaman İslam dünyasının bilim dili olan Arapça’ya tercüme edilmesi emrini vermiş (nasıl ki aynı kitabın ilk Avrupa tercümeleri de Latince’ye yapılmıştır) ve o zaman Müslüman olarak kendi hizmetine girmiş olan baba-oğul Amirutzes’lerden bir de içindeki haritaları kullanarak büyük bir duvar dünya haritası yapmalarını istemiştir (bu harita bugün kayıptır).

        Amirutzes’ler bu işle meşgulken yeni ama bu sefer tam bir nüsha bulunmuştur. Bu yeni nüshanın işte bugün elimizde bulunan Kodeks Seragliensis Gayri İslami 57 olduğunu biliyoruz. Fatih bu muhteşem atlası özenle incelemiş ve kütüphanesine kaldırtmıştır.

        Ancak Fatih’ten sonra ne yazık ki kütüphanesine özen gösterilmemiş, kütüphane dağılmış, parçaları da korunamamıştır. Ptolemaios Atlası da bu ihmalden payını almış, hatta en az bir sene Topkapı Sarayı bodrumunda su içinde kalmıştır.

        ***********

        ATATÜRK SAYESİNDE BULUNDU

        Topka pı Sarayı milli müze olunca Atatürk 1926 yılında sarayın bir envanterinin çıkarılmasını emretmiştir. Bu envanter içinde sık sık Yunanca eserler çıkmaya başlayınca zamanın Eski Eserler Müdürü Halil Edhem Eldem, o sırada Efes’te çalışmakta olan Berlin Üniversitesi Rektörü ve büyük eski Yunanca uzmanı Gustav Adolf Deissmann’dan (1866-1937) eserlerin okunup tanınabilmesi için yardım istemiştir.

        Deissmann gelip de Ptolemaios’u görünce hayran olmuş ancak harap durumuna çok üzülmüştür. Burada Atatürk tekrar devreye girerek meşhur eski eser restoratörü Hugo Ibscher’in davet edilerek kitabın o zamanki tekniklerin elverdiği nispetinde restorasyonunun yapılmasını sağlamıştır.

        ***********

        YENİ RESTORASYON VE TIPKIBASIM

        2000’li yılların başında İsviçre’de Bern Üniversitesi’nden Prof. Dr. Alfred Stückelberger başkanlığında bir ekip, Ptolemaios Atlası’nın yeni bir eleştirel baskısını yapma çalışmalarına başlayınca Topkapı Sarayı’ndaki meşhur nüsha da elden geçirilmiş ve o zamanki Müdire Dr. Filiz Çağman’ın gayretiyle kitabın yeni restorasyonu için finans kaynağı bulunmuş, nihayet başkan Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın izin temin etmesiyle de kitabın yeniden restorasyonu yapılmıştır.

        Stückelberger bu kadar kıymetli bir eserin muhakkak bir de tıpkıbasımının yapılmasının gerekli olduğunu belirtince İstanbul’da Boyut Yayınları sahibi Bülent Özükan bu işi tüm mali külfetine rağmen yapabileceğini bildirmiştir.

        İşte çarşamba günü İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tanıtımı yapılan kitap bu muazzam eserin gerçekten muhteşem bir şekilde yapılmış olan tıpkıbasımı ve aynı koruyucu kutu içinde ama ayrı bir cilt olarak hazırlanmış olan araştırma raporlarıdır.

        Türkiye’de her önemli kütüphaneye ve hele her üniversite kütüphanesine girmesi gereken bu önemli eser, Türkiye’nin en önemli milli mirasları arasındadır.

        Diğer Yazılar