Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz pazar Denizli’nin Çameli’sinden, Burdur’un Gölhisarı’na doğru yaptığımız doyumsuz doğa yürüyüşünü anlatmaya devam..

        Denizli’nin TEMA’lıları, üniversiteli gençler, Çameli’nin doğaseverleri ile Böğrüdelik Yaylası’nın dev çam ağaçlarıyla kaplı yamaçlarından, kavurma kokularına doğru hızla iniyoruz...

        Bizim için kurulan kavurma tezgahının çevresine kendimizi birer külçe gibi bırakırken, yanıma yaklaşan güzel hanım kendisini tanıtıyor:

        - Ben Nesrin Buluş... Pamukkale Üniversitesi’nde biyoloğum... Denizli Pamukkale İlçesi TEMA Sorumlusu’yum... Nesrin Hanım, ülkemizin en saygın sivil toplum örgütlerinden TEMA’nın kendi bünyelerindeki faaliyetlerini özetliyor. Doğa sevgisi, spor aşkı, kendisini “Türkiye çöl olmasın” sloganı altında kutsal sorumluluk almaya kadar taşımış.

        Hayatımın belki de en lezzetli “ekmek arası kavurma”sı ile kendime gelirken, antik kent Kibyra’ya doğru yol alıyoruz. Önümüzde yer yer ayağa kaldırılmış, göğe yükselen sütunları, tiyatroları, arenaları, senatoları ile dev bir antik kent. Biz kent tiyatrosunun oturma yerlerine sıralanırken, Kibyra’nın Rehberi İsa Eryurt, Gölhisar Gölü ve Ovası’nın yamaçlarına kurulu kentin tarihini, yapılarını, burada yaşayan insanların ne yeyip ne içtiğinden tutun da, halk mahkemeleri ve yargılama düzenine kadar her şeyi şiir gibi anlatıyor. Kültür ve derin bilgi ile desteklenmiş güzel bir Türkçe...

        TOPRAĞA SAYGISIZLIK

        Meraklısı için belirteyim; Kibyra, vaktiyle 80 bin nüfusa kadar insan barındırmış çok büyük bir yerleşim yeri... Bir kısmı ayağa kaldırılmış sosyal yapıları anıtsal nitelikte. Tam bir Romalı... Tadında gezebilmek için uzun saatlere ve rehbere ihtiyacınız var...

        Sözün burasında mini bir eleştiri yapayım... Dağ yamacına kurulu Kibyra, muhteşem ova ve göl manzaralı... Hemen ayaklarının dibinde yer alan günümüz yerleşim merkezi Gölhisar’ın tamamı düzlük alanda ve tarım arazileri üzerine kurulu... Bereketli ova, azılı bir virüs gibi yayılan beton yapılarla dolu... Derken Gölhisar’a iniyoruz...

        Bir sürpriz daha... Otantik döşenmiş bir kafede isteyene çörek otu kahvesi, isteyene çay... Çörek otu kahvesini ilk kez duyuyorum, ama çok sevdiğim çaya tercih edemiyorum.

        Akşam oluyor... Veda vakti geldi... Biz dahil Çamelililer Çameli’ne, Denizlililer Denizli’ye... Bu eşsiz gün için Çameli Ata Otel’in sahipleri ve sevgili dostlar Canan ve İrfan Özcan’a, Tema Pamukkale Sorumlusu Nesrin Buluş’a, Denizlili Tema gönüllülerine, aydınlık yüzlü ve fikirli üniversitelilerimize, rehberimiz Abdülmelik Akkan’a teşekkürler ediyorum....

        Diğer Yazılar