Sabah'ta 'sansür' polemiği
SABAH Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak medyada topun ağzında, Nazlı Ilıcak’ın Zafer Mutlu hakkındaki köşe yazısını sansürlemekle suçlanıyor. Ilıcak’ın Kıbrıs baskısında yer alan ancak daha sonra yayından çıkarılan yazısı; sıkça tartışılan, genel yayın yönetmenlerinin yetkileri ve köşe yazarlarının özgürlüğü konusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Köşesinde zorunlu bir açıklama yapan Şafak, sorunun yazının ana teması ya da yazardan değil, içinde geçen ‘yandaş’ sözcüğünden kaynaklandığını söyledi. Görüşünü almak üzere aradığım Nazlı Ilıcak ise olayın tatlıya bağlandığını anlattı. Şafak-Ilıcak arasında olay tatlıyabağlanmış ama medya konuyu tartışmaya devam ediyor. Bir köşe yazarı istediğini yazmakta özgür müdür? Genel yayın yönetmenleri köşe yazılarına müdahale edemez mi? İşte tarafların açıklamaları ve tepkiler...
GÜLİN YILDIRIMKAYA
gulinyildirimkaya@haberturk.com
‘Yandaş’ yaftası yapıştırtmam
'Elbette iktidar kadroları başta olmak üzere kimse dokunulmaz değil. Ama kimsenin boynuna hak etmediği yaftaları asmadan...'
Sabah Gazetesi Gen. Yay. Yön Erdal Şafak: NAZLI Ilıcak’ın yazısında ne gibi sorun doğdu? Yazıdan biriki alıntıyla cevaplayalım: “Mutlu yandaş olsaydı... Bu okul Zafer Mutlu’ya değil de, AK Parti’ye yakın bir işadamına ait olsaydı, böyle bir yıkım kararı uygulanırmıydı? Türkiye’de çarpık bir düzen var. İktidar, yandaşlarını koruyor, hukuki süreç daha ziyade yandaş olmayan kişi söz konusu olduğunda akla geliyor.” Sabah, Çalık Grubu tarafından satın alındığından bu yana kendisine “Yandaş” yaftası yapıştırmaya çalışanlara karşı hukuk mücadelesi veriyor. Bu haksız ve ahlaksız yakıştırmayı yapmaya kalkanlar hakkında maddi ve manevi tazminat davaları açıyor.
Sabah bir yandan böylesine bir mücadele verirken, bir yandan da bir yazarının bazımedya kuruluşları ve mensupları için “Yandaş” sıfatını kullanması, sadece okurlara karşı değil, açtığımız davalardamahkeme heyetlerine karşı da açıklanması imkânsız bir çelişki olmaz mı? İşte o nedenle yazı çekildi. Sağ olsun, Nazlı Hanım da anlayışla karşıladı. Elbette yıkım kararı alabildiğine eleştirilebilir, Uluç’un dün, Ilıcak’ın da bugün yaptıkları gibi. Elbette iktidar kadroları başta olmak üzere hiç kimse dokunulmaz değil. Ama bir noktaya mümkün olduğunca duyarlılık göstererek: Kimsenin boynuna hak etmediği yaftaları asmadan...
- Spor yapmak kalp krizini tetikler mi?12 yıl önce
- Haliç Köprüsü'nde neler oluyor?12 yıl önce
- "İmam hatip mezunlarının sınavı iptal edildi!"12 yıl önce
- Adalet Sarayı'nı özel güvenlikçiler koruyabilir mi?12 yıl önce
- Özel güvenlik güçlerinin halka karşı zor kullanma hakkı var mı?12 yıl önce
- Atilla Kavdır'ın da hayatını kaybetmesinin ardından organ nakilleri tartışılıyor12 yıl önce
- İzmir günlerdir sallanıyor, dün de Kütahya sarsıldı12 yıl önce
- Başbakan Erdoğan'ın 'Tiyatrolar özelleştirilecek' açıklaması tartışılıyor...12 yıl önce
- Bu üstgeçitte bir "terslik" var mı?12 yıl önce
- Vergi rekortmenleri neden kimliklerini gizliyor?12 yıl önce