Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Dini ilimlerde, hangi noktaların bugünün dünyasına göre gözden geçirilip güncellenmesi gerekiyor?

4. Din Şurası'nın açılışında konuşan Başbakan Erdoğan bu kez ‘din dilinde açılım' mesajı verdi. Erdoğan'ın çağrısı şöyle: "Her alanda olduğu gibi dini ilimler alanında da eski bilinenleri gözden geçirme, güncelleme, bugünün dünyasına ve taleplerine göre çözümler üretme zamanı var. Yalnız altını çiziyorum; yanlış anlaşılmalara vesile olmasın, kastettiğim asla ve asla dinde reform değildir. Ancak bilim dilinde özellikle de ilahiyat biliminin dilinde bir reformun kaçınılmaz olduğu da bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Elbette din kamildir ancak bizim dinden anladıklarımız, dini anlayışımız ve düşüncemiz tekamül etmek, gelişmek durumundadır."

İlahiyat biliminin dilinde reform gerekli mi? Dini ilimlerde bugünün dünyasının koşul ve taleplerine göre, nelerin güncellemesi gerekiyor? Konuyu tartışmaya açtık, uzman isimlerin görüşleri şöyle...

GÜLİN YILDIRIMKAYA

gulinyildirimkaya@haberturk.com

Prof Dr. Mustafa Yıldırım - Dokuz Eylül Üniversitesi İslam Bilimleri Bölümü Ana Bilim Dalı Başkan Yardımcısı

Faize bakış, enflasyon göz önünde bulundurularak yeniden yorumlanmalı

Dinimizin inanç, ibadet, ahlaki değerler konusunda bazı ana hükümleri vardır. Biz bunlara dokunamayız çünkü peygamberler aracılığıyla vahiy yoluyla bizlere gelmiştir. Ancak reform konusunda, Başbakan'ın söylediklerinde, dinin güncel uygulamalara dair gerek ticari, gerek sosyal, gerek siyasal anlamda bilinenleri gözden geçirmeyi kastettiyse buna ben de katılırım. Ancak hükümlerin değiştirilmemesi kaydıyla.

Bundan bin yıl önceki din kurallarını uygulamaya kalkarsanız bu gerilemeye yol açar. Hayatın her alanında, ‘Değişmeyen tek şey değişimdir' sözüne ayak uydurmak elbetteki gerekir. Toplum için özellikle de ekonomiye ilişkin konuları yeni hayat şartlarına göre yorumlamak her dönem olması gereken zorunlu bir ihtiyaçtır. Bugün mesela, enflasyonun bu ortamlarında yüzde sıfırla borçlanmayı zorunlu kılarsanız gerçekçi olmaz. Finans problemleri hepimizi boğar. Genel kurallara göre "Zulmetmeyeceksin, zulm görmeyeceksin" cümlesi vardır. Eğer yüzde 10 eksik alıyorsam iyilik değil kötülük bulmuş olabilirim, para birimi değer kaybedebilir. Eski dönemde para değil altın ya da paranın yerine geçen başka şeyler vardı. Bu konunun özellikle son dönemde yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Mesela Osmanlı döneminde Ebu Suud altınların yüzde 5'e varan faizle borç verilebileceğini söylüyordu. Ekonomiyi çökerten, insanları sıkıntıya sokan anlayışın dışında kalan miktardaki farkları faiz gibi görmemeli. Orjinalliğini kaybedecek bir şeyimiz yok. Zaten bizler ibadete, namaza, oruca dair değişimleri önermiyoruz. Mutluluğa, refah yaşama, huzura ilişkin söylemlerden bahsediyoruz. Burada amaç Kur'an'ın hedefini gerçekleştirmektir.

Prof. Dr. Beyza Bilgin - İlahiyatçı

"Kadınlar erkeklere hizmet etmelidir" demek günümüze uygun değil

Din dilini geliştirmek öyle kolay bir şey değil. Mesela eskiden kalma bir şey var, "Kadınlar erkeklere hizmet etmelidir" diye. Bu, günümüze uygun bir tabir değil. Bu gibi tabirleri düzenlemek gerekmektedir. Biz ilahiyatçılar olarak reformu destekliyoruz. 50 senelik ilahiyatçıyım. Reform aslına uyarlayarak düzenlemek, geliştirmek demektir. Bizler bozulanı düzeltmek istiyoruz. Deform değildir Başbakan'ın söyledikleri. Ancak genel olarak reform deform gibi algılanıyor. Yani iyi hale çevirmek gibi değil de asıl halini bozmak gibi anlaşılıyor.

İsmail Nacar - İlahiyatçı Yazar

4 şahide gerek kalmadı, artık adli tıp var

Sayın Başbakan'ın dünkü konuşması çok haklı ve yerinde bir konuşmaydı, bu meseleleri bilen bir vatandaş olarak eli kalem tutan bir insan olarak bunu altını çizerek söylemeliyim. Sayın Başbakan'ımızın dün söylemiş olduğunu İstiklal şairimiz yıllar önce söylemiş.

Sayısız hadiseler var, sorunlar var ama ben çarpıcı bir iki misal veriyim. Mesela içilebilir sularla ilgili klasik şeriatta bir takım ölçüler var. İşte bir suyu içeceğin zaman rengine bakacaksın, kokusuna bakacaksın, tadına bakacaksın rengi, kokusu, tadı iyi olan sular içilir. Şimdi bunu bugün düşündüğünüz zaman radyasyonlu sular var o gün tabi bir laboratuar imkanı olmadığı için bilimsel bir takım verilerin alt yapısı olmadığı için böyle bir hat verilmiş. Ama bu gün ne diyeceğiz "Bu suları tahlile gönderin". Mesela yine İslam hukukunda dört şahitlik vardı, ama bu gün adli tıp var. Yani bu adli tıp karşısında ne yapacaklar yeni bir takım yorumlara ihtiyaç var. Yine mesela çok basit şu an gündemde sigara meselesi. Sigara işte bazı İslam alimlerine göre haram, bazılarına göre de mekruh. O gün tabii sigaranın büyük tahribatı bilinmediği için bugün çok büyük tahribatı olduğu bilimsel olarak ortada. Bu gün buna benzer olayların da tekrardan gözden geçirilmesi lazım.

Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı - İstanbul Müftüsü

500 yıl önceki hoca efendinin üslubuyla bilgi veremeyiz

500 yıl önceki hoca efendinin üslubuyla ben bugün bireylere bilgi veremem. Ancak bugünün diliyle, üslubuyla konuşursam bireylerin dikkatini çekmiş onlarla doğru bir iletişim kurmuş olurum. Bu dilin geliştirilmesi de bir süreçtir. Aslında konuşulanlar çok da yeni değil. Uzun yıllardır tartışılıyor. Biz elimizden geldiğince açıklamalarla, fetvalarla soruları yanıtlamaya çalışıyoruz. Ancak Türkiye'de bu yönde yapılan çalışmalarla dünyadaki gelişmeler karşılaştırılınca nitelik ve hacim açısından yeterlilik olmadığını görüyoruz. Dünya hızla gelişiyor, teknolojiler insanları değişiyor. Değişiklik her zaman olumlu olmuyor. Teknolojinin yıkıcı etkileri de oluyor. Mesela bir genç kız evindeki odasından binlerce kilometre uzaktaki kişilerle iletişim kurabiliyor ancak aynı evdeki annesine de çok uzaklaşıyor. İşte bu noktada din bize diyor ki "Bilgiyi doğru kullan", "Bilgiyi Allah'ın ayetlerine zarar vermeyecek biçimde kullan". Din dilinde reformdan kastedilen de işte bu. Bizler dini değiştirecek değiliz sadece üslupta düzenlemeler yapacağız.

İhsan Eliaçık - İlahiyatçı Yazar

Tevhid ve Şirk'i çağımıza uyarlayıp "halkların kardeşliği" mesajını anlatmak lazım

İslam dilinin çağın gereklerine göre yenilenmesi, bu konuda fikri olanların ortaya çıkması lazım. İbadetlerin değiştirilmesine gerek yok, ibadetten ne anlaşıldığının değişmesi lazım. İbadet deyince yalnızca namaz, oruç, hac gibi ibadetler anlaşılıyor. Oysa yardım etmek, paylaşmak, komşusu açken tok yatmamak gibi sosyal içerikli faaliyetler de ibadettir.

Mesela tevhid ve şirk diyoruz. En temel iki kavramı Kur'an'ın. Birlik ve parçalamak demek. Bunu çağımıza, insanların halkların birliği-kardeşliği, parçalanmayı da zenciyle beyazı, Türkle Kürdü ayırmak, vatanı parçalamaya çalışmak olarak güncellemek gerekiyor anlatırken.

Hukuki cezalar da bir başka örnek. Hırsızın elini kesin, 100 sopa vurun gibi cezalar ezeli ve ebedi kurallar olsun diye örnek verimemiş. Kur'an-ı Kerim'in ilk indiği günlerde, o günlerin koşullarına göre verilmiş bu hükümleri yenilikçi bir hukuk felsefesiyle güncellemek lazım. Evrensel olan adalettir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar