Türk Silahlı Kuvvetleri doğru iletişim kurabiliyor mu?
İletişim sorunu mu, strateji hatası mı?
DOLMABAHÇE görüşmesinden Dağlıca Baskını’na, ıslak imza tartışmasından son olarak Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasına kamuoyunun kafasında soru işareti yaratan birçok kritik konuda Türk Silahlı Kuvvetleri günler sonra açıklama yapmayı tercih etti. TSK’nın sessiz kaldığı süreçler kimi yazarlar tarafından bir iletişim hatası olarak değerlendirilip eleştirilirken, bunun iletişimden öte bir kurumsal tutum olduğunu düşünenler de var. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ise açıklamalarında TSK’ya yönelik bir asimetrik psikolojik savaş yürütüldüğünü vurguluyor. Sorun gerçekten iletişim yöntemindeki aksama mı yoksa stratejik tutum ve bakış açısı sorunu mu? Anlaşılmayı ve yıpratılmamayı bekleyen TSK’nın içine düştüğü durumda kendi rolü ne? TSK kendisini anlatamıyor ve dolayısıyla yıpratıyor olabilir mi? Konuyu tartışmaya açtık, işte farklı yorumlar...
GÜLİN YILDIRIMKAYA
gulinyildirimkaya@haberturk.com
TSK inandırıcılığını kaybetti Başbuğ az ve doğru bilgi vermeli
Hürriyet Gazetesi Yazarı CÜNEYT ÜLSEVER: DEVLETİN belli makamları vardır, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Yargıtay Başkanı...
Eskiden bunlar “Böyledir” dediklerinde devlet adına konuştukları için tartışılmazdı, sözleri senetsayılırdı. Ama bugün bu makamdaki kişilerin sözü senet yerine geçmiyor. Hepsi siyasetin ortasında duruyor ve iktidarla muhalefet tartışıyormuş gibi, sözleri çeşitli yerlere çekiliyor. Dalan’ın arazisinde bulunan silahlarla ve ıslak imzayla ilgili yapılan açıklamaların doğru çıkmamasıyla kamuoyunun da kafası karıştı. Bugün gelinen noktada, Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarını Başbakan Yardımcısı çok rahat bir şekilde istediği gibi yorumlayabiliyor, makamın ciddiyeti kalkıyor. Genelkurmay Başkanı az konuşmalı ama zamanında konuşmalı, konuşunca da doğru bilgi vermeli. Siyasi yoruma açık sözler sarf etmemeli. Bilgi üzerine konuşmalı, bu bilginin doğru olduğuna milleti inandırmalı. Kurum şu an bu inandırıcılığını kaybetti ve bu yeni başlayan bir şey değil, taa Büyükanıt dönemine uzanıyor. 27 Nisan’da muhtıra veren adamın Cumhurbaşkanı’nın karşısında hazırola geçip kendi verdiği muhtırayı ciddiyealmaması TSK’yı çok yıprattı, bugünkü durum bu yıpranmanın uzantısıdır. Genelkurmay Başkanı medyaya kızıyor, içeriden sızan bilgiler manipüle ediliyor vs diye. Haklı ama bu bilgiler de TSK’dan sızıyor nihayetinde. Ben vatandaş olarak TSK’yı kendi kurumum olarak görüyorum ve giderek bir siyasi parti gibi siyasetin orta yerinde duran, çamur atılan bir kuruma dönüşmesini üzülerek izliyorum.
Hiç iletişim kurmasalar çok daha iyi olur
USAK Başkanı Doç. Dr. SEDAT LAÇİNER: TSK bugün geçmişte yaptıklarının aynısını yapıyor, tek fark yapılan her şeyin ortada olması. Yapılanlar çok geniş bir iletişim ağı tarafından ortaya dökülüyor. TSK’nın yapması gereken eski hatalarını tekrar etmemesi. İletişim kısmından baktığımızda, Türkiye’de tüm kurumların iletişim sorunu var, hepsi çok vahim durumdalar. Ama TSK, güvenlikle ilgili özel bir konumda olduğu için, yaptığı iletişim hataları diğer kurumların hatalarıyla kıyaslandığında çok daha vahim görünüyor ve vahim sonuçlara yol açıyor. Bu, diğer kurumların TSK’dan daha iyi bir durumda olduğunu göstermez ama konumundan dolayı, TSK’nın hataları ölümcül hatalara dönüşebiliyor. TSK zamanında açıklama yapmıyor, yeterli açıklama yapmıyor, soru işaretlerini gidermiyor tersine yeni soru işaretleri üretiyor. TSK’nın ne diğer kurumlarla ne de geniş kitlelerle arasında gelişmiş sağlıklı bir iletişim yok. Aslında hiç iletişim kurmasalar çok daha iyi olacağı kanaatindeyim.
TSK’yı medya ve siyasetçiler fazlasıyla yıpratıyor, Başbuğ muhatap almamalı
TSK’nın yapması gereken, açıklamaları basın ve halkla ilişkiler sorumluları aracılığıyla medyaya ulaştırmasıdır. Böylelikle Genelkurmay Başkanı kendisi doğrudan muhatap olmamış olur
İstanbul Üniversitesi İletişim Fak. Dekanı Prof. Dr. SUAT GEZGİN: GERÇEKTEN de, TSK gerek siyasiler gerek medya tarafından fazlasıyla yıpratılmaktadır. Medyanın her konuda TSK ile ilgili bilgileri aslını araştırmadan kamuoyuyla paylaşması, TSK’nın danışılacak son otorite olması yerine sık sık haberlerde karşımıza çıkması, kurum olarak inandırıcılığını kaybetmesine yol açmaktadır. Bunda siyasilerin suçu olmasının yanı sıra medyanın da sorumluluğu büyüktür. Dünyanın hiçbir ülkesinde Genelkurmay Başkanları medya önünde siyasi konularla ilgili bu kadar sık yer almaz. Medyada yer alma konuları daha çok yapılan NATO tatbikatları ya da askeri çatışmalar çerçevesinde olur. Konuya iki taraftan da bakmak gerekir TSK’nın da medyayla iletişim kurma konusunda kendisinden kaynaklanan sorunları bulunmaktadır. TSK’nınyapması gereken doğru zamanda doğru açıklamalar yapması ve bu açıklamaları basın ve halkla ilişkiler sorumluları aracılığıyla medyaya ulaştırmasıdır. Böylelikle Genelkurmay Başkanı’nın kendisi doğrudan muhatap olmamış olur.
Ordu, kendisini gizleyebilen yapılarla mücadele ediyor
(TEPAV) Araştırmacı NİHAT ALİ ÖZCAN: GENELKURMAY Başkanı, TSK’nın “asimetrik psikolojik harekât” ile karşı karşıya bulunduğunu ifade etmektedir. Bu harekât türü, sadece TSK’nın değil, farklı biçimlerde de olsa tüm orduların gündemindedir. Endüstriyel devrimin izlerini taşıyan ordular kendi benzerleri ile savaşacak biçimde örgütlenmeye, zihinsel yapıya, yasal düzenlemeye, teçhizata ve kültüre sahiptir. Oysa günümüzde mücadelelerin çoğunda taraflardan biri ordu ise, diğeri terör örgütü, aşiret, cemaat gibi formel yapılarla iç içe geçmiş hibrid enformel network’lerdir. Söz konusu yapılar, hedefini, sınırlarını gizleyebilmekte, sistemin sunduğu avantajları ve zayıflıkları kullanarak etkin olabilmektedir. Geleneksel yaklaşımın aksine bu ikili arasındaki mücadelenin ağırlık merkezini meşruiyet ve destek aldıkları halk oluşturmaktadır. Çeşitli araçlarla kim halkı etkilerse diğeri hakkındaki algıları şekillendirir. Ancak bu nihai bir zafer sağlamaz. Halkı etkilemenin en etkili aracı medya ise; cevaplamanız gereken sorularınız şunlardır: Zamanın ruhuna uygunmedya stratejisine sahip misiniz? Ehil personeliniz, araçlarınız var mıdır? Karar alma süreciniz ve hızınız yeterli midir? Uymak zorunda olduğunuz ahlaki ve hukuki kurallar sorunlarınıza cevap veriyor mu? Karşı tarafı ne kadar iyi tanıyorsunuz?
- Spor yapmak kalp krizini tetikler mi?12 yıl önce
- Haliç Köprüsü'nde neler oluyor?12 yıl önce
- "İmam hatip mezunlarının sınavı iptal edildi!"12 yıl önce
- Adalet Sarayı'nı özel güvenlikçiler koruyabilir mi?12 yıl önce
- Özel güvenlik güçlerinin halka karşı zor kullanma hakkı var mı?12 yıl önce
- Atilla Kavdır'ın da hayatını kaybetmesinin ardından organ nakilleri tartışılıyor12 yıl önce
- İzmir günlerdir sallanıyor, dün de Kütahya sarsıldı12 yıl önce
- Başbakan Erdoğan'ın 'Tiyatrolar özelleştirilecek' açıklaması tartışılıyor...12 yıl önce
- Bu üstgeçitte bir "terslik" var mı?12 yıl önce
- Vergi rekortmenleri neden kimliklerini gizliyor?12 yıl önce