'Sırlarım yok deneyimlerim var
Herkes kendisine “Bu yaşta nasıl böyle görünüyorsun?” diye sorunca, bunun hakkında da bir kitap yazmaya karar vermiş Gülriz Sururi. Yeni kitabı ‘Zefiros’ta güzel yaşlanmanın sırlarını anlatan usta oyuncu, “Bir sürü insan çok değişir, benim şansım yaşlanınca fiziğimin değişmemesi” diyor
Geçtiğimiz aylarda Gülriz Sururi’nin yeni kitabı çıktı. Adı ‘Zefiros’. Kitabı elime aldım, kapaktaki fotoğrafa baktım. Nasıl bu kadar iyi görünebiliyordu? Neredeyse 88 yaşında! İnanamadım! Hızlıca okumaya başladım. Kolay değil. Hangi başarı kolay gelmiş ki? Hayatını sahneye adamış bir kadın. Herkes kendisine “Bu yaşta nasıl böyle görünüyorsun?” diye sorunca, bunun hakkında da bir kitap yazmaya karar vermiş. Bu durum beni heyecanlandırdı. Çünkü tecrübe, deneyimler eşsizdir, çok değerlidir. Hemen onunla buluşmak ve nasıl yaşadığını ayrıntılarıyla öğrenmek istedim. Evinde o kadar güzel ağırladı ki beni, rüyada gibiydim. Şahane bir sohbeti Gülriz Hanım’ın yaptığı lezzetli kıymalı börek ve çayla bitirdik. Sohbetin ve çayın tadı damağımda ayrıldım oradan. Dışarıda durmadan yağmur yağıyordu. Yağmurda ıslak ıslak taksi bekledim ama Gülriz Hanım’ın ışığının etkisi öyle bir sarmıştı ki beni hiç üşümedim! Umarım uzun yıllar böyle sağlıklı olur sevgili Gülriz Sururi! İşte sohbetimizden yazıya yansıyanlar....
‘KENDİMİ ÇOK RAHAT ELEŞTİRİRİM’
- Herkesin merak ettiği soruyu sorarak başlayayım, nasıl böyle gözüküyorsunuz?
Ben fotojeniğim. Güzelliğin kenarından bile geçmediğimin farkındayım. En büyük başarılarımdan biri kendimi çok rahat eleştirmem ve kendimi görmemdir. Kendimi takdir ederim. Güzellik her yaşta kadının alnından öpüp gidiyor. Şu an bende yok. 3 sene önceye kadar güzellik iltifatlarını kabul edebilirdim ama artık etmiyorum. Gençlikte de bir gün bile güzel olduğumu düşünmeden yaşadım. Eski fotoğraflarıma baktığımda dağlar kadar fark var. Bir sürü insan çok değişir, benim şansım yaşlanınca fiziğimin değişmemesi. Elmacık kemikleri annemin de babamın da çıkık. Bunun önemli olduğunu fark etmiyordum. 50’leri geçince elmacık kemiklerimin çıkık olmasının güzel bir şey olduğunu fark ettim.
‘HER ZAMAN ÇOK SU İÇTİM’
- Menopozdan sonra kadınlar kilo alır ve kendileriyle ilgilenmeyi bırakır. Siz değişmemeyi nasıl başardınız?
En önemlisi menopoz başlamadan bir şeyler yapmak. Doktorum Selçuk Erez bana premenopozda kendisine haber vermemi söylemişti. Hemen ona gittim. “Ailede kanser yoksa hormon tedavisi olmalı” dedi ve hormon tedavisi gördüm. Bu sebeple hiçbir problem yaşamadım. Ne sıkıntı, ne sıcak basması... Uzun yıllar tedaviyi sürdürdü. Şişmanlamadım, hiçbir değişiklik yapmadım. Porsiyon küçültmeyi de zaten son 10 yıldır yapıyorum. Instagram’da da takipçilerim senin sorularını yönettiler. Sırlarımı sordular. “Benim sırlarım yok, deneyimlerim var” dedim ve paylaşmaya başladım. Bu konuda çok fazla soru alınca da oturup yazmaya başladım. Kitabı hazırlıyorum, 80 yaşından sonra Gülriz Sururi gibi olmak... Deneyimlerimi paylaşacağım.
- Çocukken iştahlı mıydınız?
2 yaşında annemi kaybetttiğim için çok iştahsız, cılız, huzursuz, kaşları çatık bir çocuktum. Çocukluğum boyunca bana zorla kalsiyum hapları içirildi, yemek yedirildi. O zaman tereyağlarımız Trabzon’dan gelirdi. Daha tuzluydu. Çanaklara konurdu soğuk sular buzlar içinde. Kahvaltıda sadece onu severdim. Eve iki ekmek alınırdı. Biri francala dediğimiz beyaz, diğeri de yuvarlak tam buğday ekmeği. Ben buğday ekmeğini severek yerdim. Buğday sinirlerin doğal ilacı, B vitamini içeriyor, benim de ona ihtiyacım vardı. Demek bu yüzden onu yiyordum.
- Ne zaman iştahınız düzeldi?
8-10 yaşına gelince, en küçük amcam Ali Amcam beni tekneye götürdü. 2 arkadaşı da var tiyatrocu, orada onlarla öyle yemeği yedim. Mönüyü hiç unutmuyorum: Peynir, zeytin, üzüm ve ekmek. O gün nasıl keyifle yemişim. O günden sonra kilo almaya başladım ve normalleştim. Evdeki yemekleri mi sevmiyordum, sıkılmış mıydım bilemiyorum. “Annesi kılıklı” derlerdi bana, tabağımdaki yemekle çok oynardım. İşte önemli bir sırrım. Çok yavaş yerim. Bir gün televizyonda ünlü bir şarkıcı “27 kg verdim” dedi. “Ne yaptınız?” diye sordular, “Bir Japon tekniği uyguladım. Bir lokmayı 20 kez çiğnedim” dedi. Merak ettim, “Ben de deneyeyim” dedim. Çok değişik gelmişti bu bana. Çok yavaş çiğnemeye başladım. Bir de çok su içmek. Bu da işe yararmış, ben zaten her zaman çok su içtim.
‘CANIM NE İSTİYORSA AZAR AZAR YERİM’
- Peki kilo aldığınız bir dönem var mı?
Oldu ama 2 kilo aldım, 2 kilo verdim. Daha sonraki yıllarda 50 yaşından sonra, 2 blue jean’im vardı. Biri 36, biri 38 beden. Kilo alınca 38 beden blue jean’ime girer ve hemen dikkat etmeye başlardım. Nasıl dikkat ederim, porsiyon küçülterek! Hiçbir şeyi yemekten vazgeçmemek lazım, ne ekmekten ne hamur işinden, ne börekten... Hepsinden yemek ama azar azar yemek lazım. Ben hep böyle yaptım. Ama Türkler bir yemek tabağına çok fazla yemek koyuyorlar. 1 koca tabak yemek, 1 koca tabak pilav yiyince olmuyor. Fransız usulü, tek tabakta, biraz yemek, biraz pilav, biraz hoşluklar. Hepsinden azar azar olursa hem keyif alırsınız hem de doyarsınız. Böyle kilo almazsınız. Bizim mutfağımızı da çok seviyorum. Çok güzel yemeklerimiz var.
‘Çocukluğumdan beri meyvesiz günüm geçmez’
- En sevdiğiniz yemek nedir?
Birkaç tane var. Bir tek makarnayı tabak dolusu yerim mesela, yanında salatayla. Onun dışında balık, kabuklu deniz ürünleri ve kuzu etini, tavuğu çok severim. Yazları 3 ay Bodrum’dayım, pazara çıkmayı çok seviyorum. Çocukluğumdan beri meyvesiz günüm geçmez. Eskiden yemeğin üstüne yerdik, şimdi ara öğün olarak yiyorum. Çok iyi oldu.
- Başka rutinleriniz var mı?
Geceden ıslatılmış 2 esmer kayısı yiyorum. Bağırsaklarıma çok faydası var. Her gün çay saatinde kuruyemiş yiyorum. Bazen portakal ve nar suyu içiyorum.
‘Hayatım boyunca hiçbir şeyi abartmadım’
- Çocukken evinize şeker girer miydi?
Lokumlar, akide şekerleri olurdu ama ben sevmezdim. Doğum günlerinde bile pasta yemedim. Tatlıyı çok sevmiyordum. 4-5 yıldır tatlı yapıyorum ve yiyorum. Tadını fark edince sevdim. Kendim yapmayı da sevdiğim için, farklı tatlılar pastalar yapıyorum. Onları severek yiyorum. Abartmadan tabii. Hayatım boyunca hiçbir şeyi abartmadım. Hayatımda toplasan bir kasa kola içmemişimdir, tadını sevmediğim için. Eskiden sayısız çay ve kahve içerdim ama artık sadece bir fincan. Yeşil çayın tadını çok sevmem ama arada içiyorum.
‘Disiplini ve irademi hiç bırakmadım’
- Genetik olarak şanslı mısınız sizce?
Genlerden gelen bir şans var ama disiplin de var. Özellikle kadınların iradelerini kullanması gerektiğini düşünüyorum. Ben disiplini ve irademi hiç bırakmadım.
‘Çocuğunuzu çocuk tiyatrosuna yazdırın’
- Sporla aranız nasıl?
Mesleğimden ötürü her zaman sporla aram iyiydi. Hocamız Muhsin Ertuğrul’du, beni konservatuvara o seçti. Orada her spor vardı, her şeyi öğrenme imkânım vardı. Ben konservatuvarı bitiremedim, çalışmaya başlayınca okul kaldı ama çok şey öğrendim. Herkese söylüyorum çocuğunuzu çocuk tiyatrosuna yazdırın. Orada rekabeti, sesini kullanmayı, bedenini kullanmayı, ritim duygusunu, ezberi, her şeyi öğrenir. 6 yaşından sora hemen verin çocuk tiyatrosuna. Baleyi çok önermem. Bale çok zor ama kesinlikle tiyatroyu öneriyorum.
“SON zamanlarda zayıflık moda oldu, ben bunun bir an önce değişmesini istiyorum. Eskiden böyle değildi. Elizabeth Taylor ve Bridget Bardot gibi kadınlar güzeldi ama etli ve güzeldi. Zayıf değillerdi.”
- Diyet kişiye özeldir6 yıl önce
- Baharat az biliniyor çok seviliyor6 yıl önce
- Ne yiyoruz? Kendimize ne yapıyoruz?6 yıl önce
- Duygularım da midem de aç!6 yıl önce
- Altın günleri kilo aldırıyor!6 yıl önce
- Yeterince probiyotik alıyor musunuz?6 yıl önce
- Daha çok lif!6 yıl önce
- Diyette ilk 30 gün neler olur?6 yıl önce
- Kilo almak daha zor6 yıl önce
- Kilo vermek için 10 altın kural6 yıl önce