Elektrikte pahalı faturayı kim üstlenecek?
Şu kritik günlerde Türkiye’de elektriğin maliyetini, sorumluluğunu üstlenecek kurum arandığını söylemek en doğru tespit olacaktır. Bugün yapılacak olan toplantı ise bunun ön hazırlığı gibi olacak. Zira dağıtım şirketleriyle yapılan toplantıda bu konu elbette ele alınacak, ama asıl mesele ihmal edilen yatırımlar, yapılmayan denetimler.
Bu sebeple ilgili taraflar bir araya gelip elektrik faturalarının insanımızı çarptığı bu dönemde Isparta benzeri yeni krizler yaşanmasının önüne geçmek için çaba sarf edecekler. Kışın kar, buz elektrik hatlarında sıkıntıya sebep olurken, yazın da sıcaklar nedeniyle aşırı yüklenme bakımsız ve denetimsiz elektrik dağıtım hatlarında sorunlara yol açabilir. Daha önce bir yaz böyle bir sorun da yaşadık.
Bugünkü toplantıdan elektrik faturalarında nasıl bir indirim yapılacağından ziyade nelerin görüşüleceğini işin uzmanından aldım.
Dolayısıyla 21 dağıtım şirketiyle yapılacak toplantının boyutu biraz farklı. İhmal edilen, denetlenmeyen, hesap vermeyen enerji sektörünün buluşması olarak bakmak gerekir. Bu toplantıdan sonra elektrik faturalarına nasıl bir yöntemle indirim uygulanacağına yönelik ikinci bir zirve ise hükümet cenahında gerçekleşecek.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, konutlara getirilen kademeli tarifenin çözüm olmadığının, tartışmaları dindirmediğinin farkında. İşyerlerine gelen yüksek faturalar, vakıflar ve cem evlerine işyeri tarifesi uygulanması sebebiyle ortaya çıkan astronomik rakamlar adeta çok yönlü tartışmaların ipini çekmiş gibi oldu.
Enerji Bakanı Fatih Dönmez de bu gelişmeler üzerine, “Çeşitli sosyal kesimlerden indirimli tarifeden yararlanmaya dönük talepler geliyor. Esnaflarımız, küçük işletmeler, yine birtakım sivil toplum kuruluşlarından gelen talepler var, hepsini değerlendiriyoruz” açıklamasını yaptı. Ama değerlendirmek pek kolay olmayacak. Zira halihazırda ürettiğimiz elektriğin yaklaşık yüzde 55’i ithal kaynaklı. Kamunun sırtında yüksek oranda sübvanse edilmiş doğal gaz faturaları varken, şimdi elektriğin de büyük oranda sübvanse edilmesi gündemde. Başka türlü faturaları düşürme şansı yok.
Ayrıca yakın zamanda yerli kaynaklardan baz güç elektrik üretecek santrallerin de devreye girmesi söz konusu değil. En yakını Akkuyu Nükleer Santrali’nin ilk hizmete girecek üniteleri. Ancak nükleer yıllık artan tüketim ihtiyacını karşılamaya yetecek. Şayet kuraklık devam eder, barajlardan faydalanma imkânı zayıflarsa enerji krizi yeniden farklı şekillerle karşımıza çıkacaktır.
Elektrik krizinde ve Isparta’da yaşanan hadisede birden fazla kurumun sorumluluğu var. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) ve Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ’nin (TEDAŞ) derlenip, toparlanması için de bir adım atılması gerekiyor. Uzun bir süredir bu kurumların üzerine atalet çözmüş durumda.
Şu an yerli kaynaklardan baz güç elektrik üretemediğimiz için sorun ve kriz yaşıyoruz. Rüzgâr, güneş ve su kaynaklı yatırımlarla gündem geçiştirilip, yerli baz güç kaynaklar ihmal edildiğinden pahalı ithal kömür ve doğal gaz sebebiyle yüksek faturalarla karşılaştık. Bunların üzerine yanlış ekonomik politikalar yüzünden halkın alım gücünün düşürülmesi eklendi. Hatta iki ayda yüzde yüz fakirleştik. Dolayısıyla vatandaşın, esnafın, iş dünyasının sıkıntısı büyük. Bakalım bu girdaptan nasıl çıkacağız?