Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne zaman bir yerde Star Wars logosu görsem 10 yaşıma dönüyorum.10 yaşımda neye benzediğim konusunda bir fikrim yok doğrusu ama 37 yıldır nerede Star Wars’la ilgili bir yazıya, fotoğrafa, görüntüye ya da ne bileyim işte herhangi bir şeye denk gelsemiçimdeki kürdan kollu, çırpı bacaklı Jedi,elinde ışın kılıcıyla oradanoraya koşmaya başlıyor.Bir anlığına bütün galaksi benim etrafımda dönüyor ve ‘Güç’ün benimle olduğunu hissediyorum...

        Önceki gün 42 yıllık bu muhteşem efsanenin ‘son’ filmi‘The Rise of Skywalker’dan çıktığımda aklıma gelen ilk şeyse ‘Güç’ün artık beni terk ettiğiydi. İçimde büyük bir boşlukla“Bu bir Star Wars filmi değil”diye mırıldanıyordum. Kendi kendine“Benimle olun”diye fısıldayan Rey gibi ben de ‘Güç’ü yeniden bulmak için çaresizce gelmiş geçmiş bütün ‘Jedi’ları yanıma çağırıyordum.

        İçinde Jedi’lar, Sith’ler, ışın kılıçları, şirin robotlar, galaksinin dört bir yanından çeşit çeşit varlıklar, ‘egzotik’ gezegenler, canavarlar vardı,Millennium Falcon, X Wing’ler,Luke Skywalker, Han Solo, Preses Leiavardı ama her gördüğümde içimdekiküçük Padawan kalbini pır pır ettiren ‘ışın kılıçları’na rağmen burası benim çocukluğumun geçtiği Star Warsevreni değildi.

        Her ne kadar bütün o ‘efsanevi ruhlar’ ortalıkta gezinse de içi boşaltılmış bir evrendi The Rise of Skywalker’ın geçtiği evren...

        Sinemadan eve dönüş yolunda 10 yaşımla karşılıklı oturmuş, gözlerimize biriken yaşları, içimizdeki son ‘Güç’le, durdurmaya çalışarak boş boş birbirimize bakıyorduk...

        DICKENS’IN ÇOCUKLARI

        Stefan Zweig’ın“İngiltere’nin şiirini yazan adam”dediğiCharles Dickens’ın romanlarında ‘çocukluğun cennet’ olduğunu söylüyor: “Dickens’ın bir romanını okurken, çocuklar büyümeye başlayınca her zaman hüzünlü bir korkuya kapılırım; zira en geri getirilemezin artık kaybolacağını bilirim...Dickens sevgili kahramanlarını istemeyerek teslim eder hayata.Onlara hiçbir zaman banalleşecekleri, gündelik hayatlarında hırdavatçı ya da arabacı olacakları yaşlılık günlerine kadar eşlik etmez...”

        Akşam evde otururken aklım sürekli The Rise of Skywalker’daydı. Çok sevdiğim ya da aklımdan çıkmayan sahnelerle dolu olduğu için değil ‘Star Wars’un bana ifade ettiği birçok şeyin birileri tarafından,‘cebinde parası ve gücü olan’birileri tarafından, nasıl böyle umarsızca çarçur edildiğine duyduğum kızgınlık, üzüntüydü kafamın içinde dönüp duran. Daha da doğrusu yıllar sonra ilk kezStar Wars logosu görüp 10 yaşıma döndüğümde beni hep bekleyen çocukluğum orada değildi!

        Ve ben“o zamanlar ölüm hakkında hiçbir şey bilmeyen bir çocuktum, ölümsüzdüm...”şimdiyse yıllar sonra ilk kez 10 yaşımdan ayrı tek başıma, ölümü düşündüm.

        Luke Skywalker nafile bir çabayla beni teselli etmeye çalışıyor,“Kimse gerçekten gitmez...” diye fısıldıyordu.

        BABY YODA’NIN KULAKLARI

        Bir Star Wars ‘fan’ının, The Rise of Skywalker için“Bu film bir sinemacı tarafından değil bir ‘şirket’ tarafından yapılmış...”sözlerine katılıyorum doğrusu.

        Disney, tıpkı çocukluğumda bir Jedi şövalyesiolarak dalları arasında oradanoraya sallandığım ağacın bulunduğu bahçenin yerine bilmem kaç katlı bir ‘lüks’ apartman diken müteahhit gibiGeorge Lucas’ın yarattığı müstakil ‘evren’inyerine onlarca bloktan oluşan ‘ruhsuz’ bir site yapmak için sabırsızlanmış anlaşılan!

        “Şu evreni bir an önce boşaltıp galaksiyi de güzelce havalandırdıktan sonra yeni gelecek olan ‘kiracılar’ için içinde her şeyin olduğu rezidanslar yaparım”diyerek ‘çocukluğumun’ bahçesindeki ağaçları söküp atmış.

        The Rise of Skywalker tek başına bir film olsa oldukça keyifli bir eğlencelik olabilirdi.J.J. Abramsgibi iyi bir esnaf tarafından yapılmış, görkemli görsel efektleriyle aksiyonun ve komedinin at başı gittiği nefis bir eğlencelik...

        Ama bir efsanenin,milyonlarca ‘çocukluğun’ mirasıüzerinde duruyor,

        Ya da bilemiyorum belki de ben burada oturmuş giden çocukluğuma ağlıyorum... (ok boomer)

        Dickens, gerçek hayata bırakmayacak kadar çok sevdiği ‘çocukların’dan,‘Antikacı Dükkanı’nın küçük Nell’inihayal kırıklıklarının, kabalıkların, yalanların dünyasına sokmamak için büyümesine izin vermeden ‘öldürmüş’, böylece onu ebediyen çocukluğun cennetinde tutmuş.

        Birkaç yıl sonra ‘Star Wars evreni’nde geçen yepyeni bir film gelecek, ben biraz daha büyüyeceğim...

        O zamana kadar kendimi, 10 yaşımı, çocukluğun cennetinde tutabilmek için‘Baby Yoda’nın sivri kulaklarına tutunacağım son bir gayretle; ‘Güç benimle olsun...”

        Diğer Yazılar