Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “İnsanlar geleceği düşünürler, gelecek günler için yaşarlar, sürekli olarak bugünleri gelecek olan yarına feda ederler. Her insan, yalnızca öngördüğü, beklediği, umduğu şey için yaşar. Bütün yaşamı, öyle bir biçimde kurulmuştur ki, her anın onu izleyen bir anı hazırladığını, her saatin ondan sonra gelecek bir saati, her günün ardından gelecek bir günü hazırladığını bildiği ölçüde onun için bir değeri vardır. Bütün yaşamı düşlerden, ideallerden, tasarılardan, beklentilerden oluşur. Bütün şimdiki zamanı, geleceğin çevresindeki düşüncelerden oluşur. Olan, şimdi var olan her şey belirsiz, karışık, yetersiz, ikincil görünür bize, kendi kendimizi ancak bütün bu şimdi var olan şeylerin bir önsözden, geleceğin güzel romanının uzun, sıkıcı bir önsözünden başka bir şey olmadığını düşünerek avuturuz.

        Bütün insanlar bilerek ya da bilmeyerek, bu inançla yaşarlar. Ansızın biri onlara bir saat içinde tümünün öleceğini söyleyecek olsa, yaptıkları, yapmış oldukları her şeyin onlar için hiçbir hazzı, hiçbir tadı, hiçbir değeri olmazdı. Geleceğin aynası olmasa güncel gerçeklik aşağılık, iğrenç, anlamsız görünürdü. Yeniden karşılaşmalara, utkulara, yükselişlere, terfilere, çoğalışlara, ele geçirmelere, unutmalara umut bağlatan yarın olmasaydı, insanlar yaşamaya razı olmazlardı. Yarının uzak kokusu olmasa, insanlar bugünün kara ekmeğini yemezlerdi... Gelecek, gelecek olarak var değildir; gelecek bir yaratıdan şimdinin bir parçasını oluşturmaktan başka bir şey değildir...”

        Neredeyse 10 yıldır, yıl sonunda hep İtalyan yazar Papini’nin yukarıdaki satırlarını yazıyorum. Bütün bu yıllar boyunca ‘Kaçan Ayna’ öyküsündeki “Bugünün bütün değeri yarındadır. Bütün bir şimdiyi bir gelecek uğruna yitiriyorsun. O gelecek de bir gün şimdiki zamana dönüşecek ve sen onu da başka bir gelecek uğruna feda edeceksin” satırları peşimden geldi.

        Ve ben hep bütün bir şimdiyi bıkmadan usanmadan gelecek uğuruna feda ettim.

        2018’E MİNNETTARIM

        Ta ki 2018’e kadar... 2018’e girerken de o güzel ‘yarının uzak kokusu’ için bugünün kara ekmeğini yiyeceğimi sanıyordum.

        Ne yalan söyleyeyim hiç de öyle olmadı! Şu 47 yılın içinden bir yıl seçmem gerekse düşünmeden 2018’i seçerim doğrusu...

        47 yıldır ilk kez 2018’de ‘kaderimin üstüne çıkabileceğimi' hissettim. Hangi mutluluğun benim için en yüksek olduğuna karar verip ‘hayat planımı’ kendim yaptım...

        “Böyle olsun” diye başladığım onlarca ‘yeni yıl’ hiç de öyle benim istediğim gibi olmadı... Ama tam da ‘yıllar’dan umudumu kesip ‘an’lara tutunduğum 2018 benim için Master Yoda'nın kulakları, Homer Simpson'ın saçları, Amelie'nin gözleri gibi bir yıl oldu...

        Manganelli’nin ‘ırmak romanları’ndan birinde hiç karşılaşmadığı ve de karşılaşamayacağı ikisi kendisinden yüzlerce yıl önce yaşamış, diğeri ise yüzlerce yıl sonra yaşayacak üç kadına aşık olan adamın onları her düşündüğünde yüreğine dolan gibi ‘absürt bir mutluluk’ hayalim gerçek oldu...

        Bozburun’da bir haziran sabahı, gün doğarken, çarşaf gibi denizin üzerinde, ılık bir rüzgarı yelkenlerine doldurmuş tatlı tatlı süzülüp giden bir tekne gibi geçip gitti 2018...

        “Binlerce yığın aynadan bir kâinat içinde yaşayan ve hepsinde kendisinin bir başka çehresi olan Nuran’ı gören” Mümtaz’ın sevdiği kadınla Boğaz’ın ortasında bir sandaldayken hissettiği gibi ‘Huzur’lu bir mutluluk oldu benim için 2018...

        2018’e ve bir su çiçeği lekesi üzerinde bana getirdiklerine minnettarım!

        HER BİR GÜNE BİR PARÇA MUTLULUK

        2019’da da ‘kaderimin üstüne çıkmak’ peşinde değildim.

        Her şeye ama her şeye rağmen uzun bir kahvaltı gibi keyifli geçse, ağız dolusu mutluluk getirse, günün en alakasız saatinde, olanca bozukluğuyla sesimin, tanıdık bir şarkıya eşlik ettiğim anlar gibi bir yıl olsa, en fazla sol kolumdaki kırık kadar acıtsa yeterdi. En akla gelmez şeyler gibi gelip yanı başımda dursun, yüzümü güldürsün istedim 2019... İlk kez dinlediğim, yepyeni bir Tom Waits şarkısı gibi akıp gitmesiydi dileğim.

        2019 bütün bunlardan da daha güzel oldu!

        Hayatımın aşkıyla evlendim...

        İnsan bir yıldan daha ne bekler ki!?

        Seni hiç unutmayacağım 2019...

        Ve sen, start çizgisinde ‘başla’ zilini duymayı bekleyen koşucu gibi heyecanlı, ok gibi fırlamak için sabırsızlanan 2020; bir çırpıda geçip gideceksin biliyorum. Senden tek isteğim ‘finish’ çizgisine geldiğinde geride kalan her bir güne, tıpkı 2018’in 2019'a, onun da senin için yaptığı gibi, 2021’de yolumu bulabileyim diye birer parça mutluluk ve huzur kırıntısı bırakmış olman geride...

        Diğer Yazılar