Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İnsanlığın tarihi, iyi ve kötünün kavgasından ibarettir.

        Tüm ilahi dinler, insan aklının ürettiği tüm öğretiler, iyi ve kötü arasındaki bu kavgada, iyiden yana tavır almayı öğretir.

        Peki bu kavgada neden kötüler daha cesurdur? Ya da neden daha cesur gözükür?

        Aslında kötüler cesur değil, cüretkardır.

        Çünkü cesaret, inandığın değeri bedeli ne olursa olsun, her şartta savunmaktır. Sonunda ölüm bile olsa, bundan vazgeçmemektir.

        Oysa kötü insanların ahlaki değerleri, ilkeleri yoktur, sadece kişisel çıkarları vardır.

        Kötülerin can damarı ve tapınağı, çıkarlarıdır.

        Çıkarları zedelenmesin diye her şeyden vazgeçebilir, dostunu, onurunu, ilkelerini her zaman feda edebilir.

        Kötüler çıkarları zarar görecek diye gece gündüz tedirgindir. Bu yüzden kötüler korkaktır aslında.

        Tarihte kötülük yapan hiçbir insanın, sahiplenilmiş fikri ya da ahlaki mirası yoktur. Yazılmış bir manifestosu, elden ele dolaşan bir sözü bulunmaz. Hepsi kötülükleriyle anılır sadece.

        Kötülerin empati özelliği yoktur. Tüm seri katillerin, canilerin empati özelliğinin olmadığı tespit edilmiştir.

        Empatisi olmayan insan, yaptığı kötülüğün karşısında nasıl bir etki yaratacağını düşünmez, hissetmez, anlamaz.

        Empati iyi insanların özelliğidir ve kötülük yapmalarına engel olur. Çekilecek acıyı önceden hisseder iyi insanlar.

        Kötü insanların içinde aç kurda benzeyen bir nefret vardır. Bu nefret, kötülükten beslenir. Bazı insanların sebepsiz yere masum birine kötülük yapmalarına şaşırıyorsunuz değil mi? Sebebi, içlerini yiyip bitiren o aç nefret kurdudur.

        Kötülük yaptıklarında içlerindeki nefret beslenir, beslendikçe nefretleri büyür, nefretleri büyüdükçe kötülükleri artar.

        Kötü insanlar ölümcül bir kısır döngünün esirdirler.

        Tarihte bilinen tüm zalim insanlar, hayatlarının sonuna doğru yaptıkları kötülükleri daha da arttırmıştır.

        Nefret kötülüğü, kötülük de nefreti büyütür...

        Dostları yoktur, çıkar birliği yaptığı başka insanlar vardır. Kötünün dostu, bir başka kötüdür. İyi bir insanı dost edinmiş, onunla yol arkadaşlığı etmiş başka bir kötü göremezsiniz.

        Kötü insanların içlerinde sevgi duygusu barınmaz. O nedenledir ki, sevgi dolu, şefkatli insanları sevmezler, aciz görürler.

        Nezaket, saygı, edep, hürmet kötüler için zayıflık gibi görülür. O yüzden dilleri sert, agresif ve kabadır.

        Herkesin kendilerine kötülük yaptıklarını düşünür ve bunu dile getirirler.

        Kötülerin en büyük isteği, ona bir kötülükle karşılık verilmesidir. Bu sayede içlerindeki kötülüğün meşru bir gerekçesi oluşur, daha güçlü hissederler kendilerini.

        İyiler bu nedenle zor bir çelişkinin sancısını çeker: Kötülüğe iyilikle karşılık verdiklerinde kötülük yok olmaz, kötülük yaptıklarında ise onlara benzemenin korkusunu yaşarlar.

        İyilerin ahlaki sınırları vardır, kötülerle kavgada bu sınırları aşamazlar. Bu, iyi ile kötünün kavgasındaki en tartışmalı açmazdır.

        Bu yüzdendir ki, çoğu iyi insan bir köşede sessiz kalmayı tercih eder. İyilerin sessizliğinin sebebi budur.

        Peki ne yapmalı?

        Kötülükle ve kötülerle nasıl mücadele etmeli?

        En başta, asla onlara benzeyemeyiz.

        Kötülüğün en büyük zaferi, iyilerin kendileri gibi davranmaya başlamasıdır.

        Her yerde ve her zaman, cesurca adaleti savunup, iyilik yapmaya devam ettikçe, kötülükle en büyük mücadeleyi yapmış oluruz.

        Diğer Yazılar