Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Rize’nin yüksek dağlarına çıkarken, Çat Köy mevkiinden geçmiştik. İçinden küçük bir derenin aktığı muhteşem bir yer vardı. Önünde durup fotoğraf çektirmiştim. ‘Yer yüzünde cennete en çok benzeyen yer’ demiştim buraya. Sonrasında Kaçkar Dağları'na tırmanırken, Buz Gölü’nde konaklamıştık bir gece. ‘Böyle huzur veren yer görmedim’ demiştim orası için de.

        Fotoğrafları paylaştığımda birçok insan, “işte huzur orada” diye yazmıştı.

        Doğrusu ben de o muhteşem doğanın ve güzelliğin insana huzur veren mekanlar olduğunu düşünürdüm.

        Ancak şimdi öyle düşünmüyorum.

        ‘Huzur veren yer’ diye bir şey yoktur aslında. Çünkü huzur insanın içinde oluşur, çevresinde değil.

        Doğa, içimizdeki huzuru güçlendirir sadece.

        Şunu anladım ki, insan cenneti ve cehennemi içinde taşır her yere.

        İnsanoğlu yer yüzünde cennetini arar derler ya. Aslında aradığı cennetteki huzurdur, fiziksel bir mekan değil.

        O huzuru bir mekanın, bir ortamın ve bir beldenin vereceğini zanneder çoğu kez. Bu yüzden hep arayıştadır.

        Oysa ki insan cenneti de cehennemi de kendi içinde inşa eder.

        Dünyanın en huzur veren doğa ortamında bulunsa da, içinde taşıdığı cehennem orayı da çekilmez yapabilir. İçinde cennet taşıyorsa, en köhne, en perişan ortamlar bile huzur diyarına dönüşür.

        REKLAM

        Bu yüzden huzur arayan kendi içine bakmalı. Huzuru kendi içinde inşa etmeli. O zaman aradığı cennete kavuşur.

        Eğer sükunete ulaşmak, mutlu ve huzurlu olmak istiyorsanız önce içinizdeki kavgaları, kaygıları, hırsları ve öfkeyi yenmelisiniz.

        Sizi huzursuz eden şey, çevreniz, ortamınız, insanlar değil içinizdeki kavgadır.

        İyi ile kötü, doğru ile yanlış, nefret ile sevgi, cömertlik ile cimrilik, intikam ile affetmek… tüm bunların kavgasında galip gelen hangisi ise, insanın içini cennete ya da cehenneme çevirir.

        Dünyanın en güzel evinde, en ihtişamlı coğrafyasında, en etkileyici doğa ortamında yaşayanların, orada huzursuz edici bir şey bulmasının sebebi, içindeki kavgada iyi tarafın yenik düşmesidir.

        Bizi huzursuz yapan duyguların tamamı bir başka insana da zarar veriyordur aynı zamanda. Haset, ihtiras, aç gözlülük, öfke, bencillik… Bu duygular sadece içinizi cehenneme çevirmiyor, aynı zamanda çevrenize de cehennemi yaşatıyor.

        Etrafınızda böyle insanlar görürsünüz. Yanındayken kendinizi daha rahat, daha huzurlu ve sakin hissettiğiniz birileri muhakkak vardır. İşte onlar içlerinde cenneti taşıyan, etrafına da cennetin huzurunu yayan insanlardır.

        Bir de yanında huzursuz olduğunuz, kendinizi gergin hissettiğiniz tipler olur. İşte onların içinde fırtınalar kopar, rüzgarlar eser, sizi de üşütür.

        İnsan huzur arıyorsa içine bakmalı, kendine dönmeli ve içindeki kavgayı bitirmeli.

        Yoksa “huzur veren mekan” diyerek orada huzuru bulacağınızı düşünmeyin.

        Diğer Yazılar