Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki gün İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz aradı. İYİ Parti olarak bir kampanya başlattıklarını, bunun dokümanlarını gönderdiğini, kanaatlerimi öğrenmek istediğini söyledi.

        Bir süredir İYİ Parti’nin siyasi gidişatı hakkında yazmak istiyordum.

        Kampanya analizi ile birlikte görüşlerimi yazma fırsatı doğdu.

        İYİ PARTİ’NİN KONUMLANMA SORUNU

        Meral Akşener merkez sağdan gelen iyi bir siyasetçi.

        Son 20 yılda ana partisinden koptuktan sonra, (AK Parti’nin haricinde) yüksek oy alan tek parti.

        MHP’den koptuklarında kuracakları partiyi de merkez sağa konumlandıracağı söyleniyordu.

        Kadroları her ne kadar daha fazla sağa yakın olsa da, CHP ve sosyal demokrat kesimlerden de isimlere yer verildi.

        Ancak gün geçtikçe İYİ Parti en çok oy alacağı AK Parti ve MHP tabanına hitap etmekten ziyade, CHP tabanına hitap etmeye başladı.

        Bununla da kalınmadı, Yavuz Ağıralioğlu gibi partide önemli görevler yapmış muhafazakar isimi, Koray Aydın gibi milliyetçi kesimin önemli isimleri geriye çekildi.

        Bu konumlanma sorununu arttırdı.

        Bu sorunu tetikleyen birkaç örnek daha vereyim.

        REKLAM

        Andımız tartışmalarındaki tavrı tuhaftı.

        Afet İnan’ın Medeni Bilgiler kitabını tüm teşkilata, gençlere dağıtma talimatı verdi ve okullarda kitap olarak okutacaklarını söyledi. Oysa bu kitap unutulmuştu. Zira içinde yer alan din konusundaki uçuk görüşler, CHP’liler tarafından bile kabul edilmez bugün. Kitap Milli Şef döneminin ürünüydü.

        Erdoğan’ı Abdülhamit’e benzetti. O zaman kendisini ve muhalefeti de onu devirmek isteyen Jön Türkler ile İttihat ve Terakki yerine konumlandırmış oldu. Oysa halk Abdülhamit’i sever, ittihatçıları sevmez.

        CHP’nin milli şef dönemindeki söylemleriyle örtüşen bu açıklamalar, muhafazakar kesimden alınacak oyların önüne kısmen set çekti.

        İYİ Parti, CHP’den alacağı oylarda doyuma ulaşmıştı aslında.

        Muhafazakar-milliyetçi seçmenler ise durumu izliyordu. Bu nedenle oy akışı durmuş gözüküyor.

        İYİ Parti konumlandırma sorununu çözmemiş gözüküyor halen.

        Ayrıca Meral Akşener için biçilen “Asena, masaya yumruğunu vuran sert abla, Atatürkçü teyze” gibi tanımlamalar doğru rol tanımlamaları değildir.

        Akşener için “Anadolu kadını”, “Hükümet gibi kadın” “ana”, “devlet ana” gibi marka konumlandırması olmalıydı. Akşener bazen argo sayılacak çıkışlarıyla herkesi kucaklayan “ana” figüründen ve “devlet adamı (kadını)” imajından uzaklaştı.

        İTTİFAK VE CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI SORUNU

        REKLAM

        Akşener 5-6 ay önce hızla yükselen ve ilgi odağı olan bir çıkış yakalamıştı.

        CHP ile kurduğu ittifak bu yükselişi engelleyen en önemli bagaj olarak çıktı karşısına. HDP konusundaki tutumun çok net olmaması, istediği gibi siyaset yapamaması da (parti içi dahil) en çok tartışılan konuların başında geliyor.

        Akşener’in “Cumhurbaşkanlığına aday değilim, Başbakan olacağım” çıkışı da bu yükselmeyi durduran, kafaları karıştıran konulardan biri.

        İddialı bir kadın siyasetçi, nedense iddiasını zayıflatmış oldu.

        Eğer İYİ Parti tek başına siyaset yapsa, Akşener doğrudan Cumhurbaşkanlığını hedeflese mevcut halinden çok daha fazla oy alacaktır. Buna benim gibi, parti yöneticileri de inanıyor.

        Türkiye’deki sorunlu ittifak yapısından en çok zararı gören partilerden biri İYİ Parti oldu.

        Parti içi güç çekişmeleri, insicamın bir türlü sağlanamaması, bir de Lütfü Türkkan’ın neden olduğu küfürlü kriz de yükselişi önleyen önemli konulardan sayılabilir.

        “AZ KALDI” KAMPANYASI

        Önceki gün dolaşıma sokulan "Az kaldı” ana sloganlı dönemsel siyasal iletişim kampanyası, parti içinde bir grup tarafından hazırlandı. Uğur Poyraz bu nedenle önemsiyor kampanyayı.

        Sanırım Faruk Acar’ın hazırladığı “Ömer’in yolu” kampanyasına gelen tepkilerden sonra, yeni kampanyayı kendi içlerinde hazırlamaya karar verdiler.

        TANITIM FİLMİNDEKİ DİKKAT ÇEKEN KONULAR

        "Az kaldı" ana sloganını tek başına kullansak, yeterli mesaj verecek kadar güçlü mü? Dönemsel kampanya olduğu için evet, seçim kampanyası için hayır.

        REKLAM

        Ama "Ömer’in yolunda" sloganından daha iyi.

        Tanıtım filmi, teknik olarak güzel. 2.20 dakika sosyal medya paylaşımı için uygun bir süre olsa da, bunun daha kısa olması gerekirdi. Ayrıca çok sayıda tekrar gibi benzer sahne var.

        İçerikte başörtülü kızların, kadınların gözükmesi muhafazakar kesimi ve Anadolu insanını da önemsediğini gösteriyor. Güzel.

        Ancak eğer Anadolu’daki tüm seçmemler hedef kitleyse müzik ve bolca yer alan İstanbul görüntüleri buna uygun değil.

        Müzik melodisi güzel ve akılda kalıyor. Ancak yerli enstrümanlarla çalınsa daha uygun olurdu. Akordeon, trompet ve gitar çok aşina olduğumuz enstrümanlar değildir.

        Duvarlara şablonlarla yazıların yazılması yanlış olmuş. Bu aktivistlerin, gizli eylem yapanların faaliyetlerini hatırlatır. Gezi eylemleri üzerinden eleştiren çıkacaktır bu filmi.

        Final olarak tüm vatandaşların İstanbul’da, vapurlar eşliğinde buluşması; Hakkari, Sivas ve Ağrı’da nasıl etki yaratır bir düşünülmeli.

        FOTOĞRAFLAR GÜZEL, SLOGANLAR ZAYIF

        Meral Akşener’in billboardlarda da yer alan fotoğrafları güzel. Ancak sloganlarla uyum sorunu var.

        5 Fotoğraftan üçünde karşısındakine sarılmış, istisnasız hepsinde gülmüş.

        Liyakat ve güven vurgularının yapıldığı fotoğraflarda daha ciddi olması, mesajı güçlendirirdi.

        Sloganlardan bazıları siyasal iletişim diline uygun değil.

        “Liyakatle eşitlenen Türkiye”… böyle bir cümle günlük hayatta kurmayız mesela.

        REKLAM

        “Güvenle yaşayan Türkiye, Adaletle özgürleşen Türkiye” de kampanya sloganı için uygun değiller.

        En güzel slogan, “Üreterek kazanan Türkiye”.

        KAMPANYALARI PROFESYONELLER YAPMALI

        Uğur Poyraz benden kampanyayı değerlendirmemi istediğine pişman olmamıştır umarım. Ancak parti içi yapım olan kampanya ancak bu kadar başarılı olabilir. Oyuncular partili, fotoğraflar arşiv, çekimler partinin kurumsal ekibi... Bu açıdan heveslerini kırmak istemem.

        Ancak sloganlar, spotlar, mesaj kodlamaları, hedef kitleye ulaşacak imge seçimleri, görsellerin kodlanması uzun yılların deneyimine sahip, profesyonel siyasal iletişimciler tarafından yapılmalıdır.

        Para dışarı gitmesin diye düşünmüşlerse bir diyeceğim yok!

        Ancak bu tür kampanyaları profesyonel siyasal iletişimcilere bırakmak en iyisi.

        Erol Olçok’u rahmetle anıyorum.

        Diğer Yazılar