Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sonunda geldik 2023 yılına.

        Cumhuriyetimizin de 100. yaşına böylece ulaşmış olduk.

        Daha nice yüz yıllar yaşasın milletimiz, devletimiz, ülkemiz, Cumhuriyetimiz inşallah.

        100. yıl nedeniyle çok sayıda etkinlik, program, makale, kitap yayınlanacak eminim. Herkesin beklediği yıldı çünkü.

        Hatırlayınız yıllarca bu tarihe atıflar yapıldı.

        Siyasilerin en çok sevdiği vaat cümlelerinin başında, “Cumhuriyetin 100. yılına geldiğimizde…” diye bölüm vardır.

        Hükümet programlarında her planlamada illa ki 100. yıla atıflar yapılırdı.

        "İhracat bu kadar olacak, enflasyon buraya düşecek, kişi başına milli gelir, milli hasılamız bu büyüklükte olacak, ithalat, ihracat hedefleri…"

        Böyle devam eder giderdi liste.

        Sonunda 2023 yılı geldi.

        Eminim geçmiş dönem partilerin, hükümetlerin 2023 hedefleri masaya yatırılacak, hangisi tuttu, hangisi tutmadı konuşulacak.

        Acaba diyorum daha derin bir muhasebe yapsak, Cumhuriyetimize daha faydalı olmaz mı?

        BİR MUHASEBEYE İHTİYACIMIZ VAR

        Her şeyin politize olduğu bir ortamda derin muhasebelerin yapılması çok zordur.

        Hele seçim atmosferinde bu daha da zorlaşacak biliyorum.

        Lakin aydınlarımızın, entelektüellerimizin, akademisyenlerimizin en azından bu popülist siyasi tartışmalardan uzak bir değerlendirme, muhasebe yapmasını bekliyoruz.

        100 yıllık Cumhuriyetimiz neyi başardı, neyi başarmadı?

        Bu soruyla başlasak, soğuk kanlı, kimseyi suçlamadan, mahkum etmeden tartışsak, analizler yapsak…

        Zorlu günlerden geçen, demokrasisi kesintiye uğrayan, iç barışı zedelenen, sorunları olan ve yine de 100 yıldır ayakta kalan Cumhuriyetimizin gelecek yüz yılı için böyle bir muhasebeye ihtiyacı var.

        ÇÖZEMEDİĞİMİZ SORUNLARIMIZ

        Batı ve doğu arasında kalmış, her iki medeniyetten etkilenmiş, bu eşsiz jeopolitik konuma sahip ülkenin, belki de yüz yıldır taşıya geldiği sorunları var.

        Din devlet ilişkisi, etnik kimliklerin bir arada yaşaması, farklı dinlerin, mezheplerin, kültürlerin söz hakkı, sivil anayasa, gelir dağılımındaki adaletsizlik…

        Bunlar ciddi ve büyük konular. Popülist yaklaşımlarla, hamasetle, siyasi dille tartışamayız.

        Başka sorunlarımız da var.

        Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik ama neden olduğu aksaklıkları çözemedik. Muhalefet parlamenter sisteme geçmek isterken, iktidar mevcudun devamında ısrarlı.

        Bu demektir ki, 100 yıllık Cumhuriyeti hala nasıl yöneteceğimize karar veremedik.

        Yargı konusunda hala şikayetlerimiz varsa, kalıcı bir sistem kuramadık demektir.

        Yolsuzluk, iltimas, torpil, yavaşlık şikayetleri yüzünden bürokrasiyi her 20 senede bir revize etmeye ihtiyaç duyuyoruz.

        Bin yıllık devlet geleneği olan bir ülkenin, sistem arayışı neden hala devam ediyor?

        Bunları tartışmalıyız.

        SOĞUKKANLI MUHASEBE ZAMANI

        Diyeceğim o ki, yüzüncü yaşında Cumhuriyetimizin ciddi bir muhasebeye ihtiyacı var. Bunu kendimiz için değil sadece, çocuklarımız ve gelecek kuşaklar için yapmalıyız.

        İkinci yüz yılın başladığı bu tarihler, yeni bir başlangıç, yeniden bir başlangıç, yenilenme ve sorunları çözme için fırsat olabilir.

        Bakalım bu konuyu politize etmeden, siyasi malzeme yapmadan entelektüel düzeyde tartışabilecek miyiz?

        Diğer Yazılar