Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Avrupa üç sac ayağı üzerine kuruludur.

        Roma şehirleşmesi.

        Yunan felsefesi.

        Ve Hristiyanlık öğretisi.

        Bunun üzerine yükselen bir medeniyet örgüsü vardır Avrupa’nın.

        Gizli bir ayak daha vardır aslında: “Ötekine” düşmanlık.

        DÜNYAYA ÖRNEK İKİ DEVLET

        İnsanın kendinden olmayan yani “öteki” ile ilişkisi onun medeniyet ve devlet duruşunu belirler.

        Bu konuda iki örnek aslında insanlık için emsal teşkil eder.

        Yedinci yüzyılda İspanya ve İber yarımadasında Endülüs Müslümanlarının bilim ve gelişmişlik üzerine inşa ettiği medeniyette, Yahudiler ve Hristiyanlar özgürce varlıklarını sürdürürdü.

        Yine Osmanlı’nın Avrupa’nın doğusundaki hakimiyetlerinde hiçbir millet dinini, dilini ve kültürünü kaybetmedi. Çok kültürü ve çok dinli yaşam biçimine en iyi örnektir Osmanlı İmparatorluğuydu.

        MÜSLÜMANLARI AVRUPA'DAN SÜRME HAREKETİ

        Endülüs ve Osmanlı'nın bu tutumuna karşın Avrupa'da neler yaşandı?

        REKLAM

        Endülüs medeniyetini yıkmak, Yahudi ve Müslümanları Avrupa topraklarından atmak için Hristiyanların başlattığı “Reconquista” (yeniden fetih) hareketi, yüzlerce yıl boyunca İspanya'da tek bir Müslüman ve Yahudi kalmayıncaya kadar barbarca bir yöntem uyguladı.

        Ya Hristiyan olacaklar ya İspanya topraklarını terk edecekler ya da öleceklerdi. Bu üç seçenek yüzlerce yıl sürecek büyük dramlara neden oldu.

        Yurtlarını terk eden Yahudi ve Müslümanları sadece Osmanlı kabul etti. İspanya'da kalanların bir kısmı din değiştirdi, bir kısmı da öldürüldü.

        1492’de Endülüs devletinin yıkılmasıyla “Reconquista” hareketi öncüleri kutlama yaparken, İstanbul’da Hristiyanlar Sultan Fatih’in verdiği fermanla dinlerini özgürce yaşıyordu.

        Işıklar ülkesi olarak anılan Endülüs şehirlerinde dönemin en gelişmiş bilim eserleri olan el yazması kitaplar meydanlarda yakıldı, camiler yıkıldı ya da kiliseye çevrildi.

        “Öteki” olarak kabul edilen Yahudiler ve Müslümanlara yaşam hakkı tanınmadı.

        İşte bu tutum, Avrupa’nın genlerine işleyen ve medeniyetlerini üzerlerine inşa ettikleri dördüncü ayaktır.

        MODERN SÖMÜRGECİLİĞİN YANSIMASI

        Kategorik olarak Avrupa ya da Batı karşıtı değilim. Genellemeden de kaçınırım.

        Ancak tarih bize şunu gösterdi:

        Avrupa devletleri Endülüs’te “ötekine” uyguladığı yöntemleri sömürgeleştirdiği tüm ülkelerde uyguladı.

        Avustralya’dan Nijer’e, Peru’dan Güney Afrika’ya kadar yüzlerce ülkede, binlerce farklı otantik millet din, dil ve kültür asimilasyonuna uğradı, direnenler öldürüldü.

        Kendinden olmayana karşı bu acımasız tutum, İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere, Yugoslavya iç savaşında da Bosnalı Müslüman Boşnaklara karşı uygulandı.

        REKLAM

        Bugün ise yabancı düşmanlığı, kutsal kitap yakma ve mabetlere saldırı olarak yeniden hortladı Reconquista.

        MÜSLÜMANLARI AVRUPA'DAN SÜRECEKLER Mİ?

        İsveç, Danimarka, Hollanda meydanlarda Kuran-ı Kerim yakmak, Endülüs şehirlerinde el yazması kitap ve Kuran yakmanın bir mirasıdır.

        Şuna emin olun, Antisemitizm yasaları olmasa Tevrat yakıp sinagogları da tahrip ederlerdi.

        Bugün İtalya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Almanya başta olmak üzere neredeyse tüm Avrupa’da tıpkı Endülüs’te olduğu gibi, Müslümanları, Yahudileri ve tüm yabancıları dışlayan, ötekileştiren ve Avrupa’dan sürmek isteyen çok kuvvetli bir rüzgar esiyor.

        Bu fikre sahip olan siyasetçilerin bir kısmı (İtalya’da olduğu gibi) iktidar oldu, bir kısmı da (Fransa’da olduğu gibi) iktidar alternatifi ana muhalefet konumunda.

        Ancak İslamofobia, Antisemitizm ve yabancı düşmanlığının çığ gibi büyüdüğü gerçeğini Avrupa kabullenmek istemiyor.

        Kabullenmediği bir şey daha var, Müslümanları ve Yahudileri tıpkı Endülüs’te olduğu gibi Avrupa topraklarından sürmek isteyen anlayışın gittikçe güç kazandığı.

        Diğer Yazılar