Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İki ittifak üzerinden devam eden seçim sürecinde bazı taşlar yerinden oynadı. İttifaklardaki resmi dizilişlerden çok, bazı gelişmelerin ortaya çıkardığı sarsıntılardan söz ediyorum.

        Cumhur ittifakı, Yeniden Refah Partisi’nin katılımıyla dört partili hale geldi. HÜDA-Par’ın dışarıdan desteği de malum.

        Millet İttifakı tarafında ise 6 resmi üye var. Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP’nin dışarıdan vereceği desteği de artık tüm kamuoyu biliyor.

        Ancak burada dengelerde değişen önemli bir nokta var. Artık Millet İttifakı tarafında, resmi üyesi olmasa bile HDP belirleyici bir aktör. Dolayısıyla önceden CHP ve İYİ Parti’nin etkin olduğu denkleme siyaseten HDP de dahil oldu.

        Buna bir de 3-6 Mart krizinde, Meral Akşener’in önce masadan ayrılıp sonra geri dönüşüyle yaşanan kırılmayı ekleyelim. Açıkçası hem bu gidiş-dönüş, hem de devamında HDP’nin desteği, İYİ Parti tarafında rahatsızlık kaynağı oldu.

        Bu tür değerlendirmeleri peşinen “bir ittifaktan diğerine geçiş” gibi ele alanların aksine, İYİ Parti’deki rahatsızlık ve tepkilerin ne düzeyde ittifakın dışına taşacağını, ayrıca bu kaçışların kendisine yeni bir adres arayıp aramayacağını henüz bilmiyoruz.

        Kamuoyuna yansıyanlar dışında, siyasetin kurmay akıllarının gelişmeleri daha doğru değerlendirdiğini düşünüyorum. Akıllar diyorum, çünkü bu süreç hemen tüm partileri doğrudan ilgilendiriyor.

        REKLAM

        CUMHURUN ORTAYA ÇIKIŞI

        Cumhur ittifakı, milliyetçi-muhafazakar tonu ağır basan bir dizilişle seçmenin karşısına çıkıyor. Aşağı yukarı ipuçları 2013 itibarıyla ortaya çıkan, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası netleşen bir ittifak bu.

        Darbenin bertaraf edilmesiyle ortaya çıkan yakınlaşma, kısa sürede ortak bir siyasi pozisyon almaya dönüştü. 2017 referandumu ve 2018 seçimleri önce gayrı resmi, ardından resmi olarak Cumhur İttifakı’nı ortaya çıkardı.

        2013’lerden itibaren anlatmamın nedeni, 2011 genel seçimlerinin ardından ortaya çıkan gelişmeler ve çatışmalarla doğrudan ilgili. İki tanesi çok belirleyici oldu. Çözüm Süreci’nin sona ermesi ve FETÖ ile yaşanan çatışma.

        O nedenle AK Parti’nin ve elbette Erdoğan’ın milliyetçi tonu artan bir muhafazakarlığa yönelmesi sıradan bir ittifak çatısı olarak görülmemeli. Buraya bir üçüncü dinamik olarak ABD’nin “ilgilendiği” pek çok ülkeden çekilirken, Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG’yi merkeze alan politikalarını yoğunlaştırmasını ekleyebiliriz. Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli arasında şekillenen ve genel anlamda “beka tehdidi” olarak tanımlanan zihin ortaklığını da bu paranteze yazabiliriz.

        CHP-HDP VE SİYASİ MERKEZ

        MHP, 2018 seçimlerinin ardından defalarca ortaya atılan iddiaların aksine kurulan hükümette ne bakanlık, ne de bakan yardımcılığı gibi talepler içinde oldu. Kuşkusuz MHP’nin geleneğine baktığımızda devlet aklını şekillendiren alanlarda, özellikle de bürokrasinin kritik noktalarında bir ağırlığı olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönemde herhangi bir müzakere konusu olmaksızın bu ağırlığın devam ettiğini de söylemekte yarar var.

        REKLAM

        Dolayısıyla AK Parti’nin iktidarının ilk günlerindeki kodlarına dönmesini bekleyen ya da temenni edenler, buradaki süreci yeterince incelememiş görünüyor.

        Daha önce de yazmıştım. Pek ilgi çektiğini sanmıyorum, o yüzden rahatlıkla tekrar edebilirim. Türkiye’de siyasi gelenek itibarıyla ülkücü geçmişe sahip dört parti var. MHP, BBP, İYİ Parti ve Zafer Partisi.

        Buradaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak toplamda ne kadar geniş bir milliyetçi bloğa karşılık geldiğini görmek ufuk açıcı olabilir.

        CHP’nin hayır, İYİ Parti’nin evet dediği tezkere oylamaları, Türkiye’nin ana sorunları üzerinde kimin kiminle ne kadar uzlaşıp uzlaşamadığına dair önemli bir örnekti.

        Şimdi tekrar Millet İttifakı tarafına dönelim.

        HDP’nin Kılıçdaroğlu’nun adaylığına vereceği destek, sıradan bir siyasi tercih değil. Şu an için bu destek Millet İttifakı’nın tamamını ilgilendiriyor. Bu durum ister istemez Saadet Partisi dışındaki diğer partileri rahatsız ediyor ve bir şekilde seçim sonuçlarına yansıyacak.

        Ancak asıl zihinsel alışverişin CHP ve HDP arasında olduğunu öngörüyorum. Üstelik bu durum öyle birkaç aylık ya da yıllık bir yakınlaşma değil.

        Buradaki asıl soru şu. CHP, HDP’nin siyasi merkezin solunda kalıcı bir yer tutmasını ve dolayısıyla da arkasındaki örgütle birlikte dayattığı ajandasını değiştirmesini sağlayabilir mi?

        Benim cevabım çok net. Yine de bu tartışmayı sürdürebilmek için soruyu sizlere yöneltip şimdilik nokta koyuyorum.

        Diğer Yazılar