Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerikan NBC News haber kanalı, ABD yönetiminin, Türkiye’nin Kaşıkçı cinayetiyle ilgili Suudi Arabistan üzerindeki baskısını hafifletmek üzere Fetullah Gülen’in iadesi konusunda ilgili kurumlardan bilgi talep ettiğini iddia etmişti. Haber dört farklı kaynağa dayandırılıyor, Trump'ın FBI, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı'na Gülen’in iadesini sağlayacak yasal yolları araştırmaları talimatı verdiği ileri sürülüyordu. Kısa bir süre sonra haber Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlandı. Beyaz Saray'ın Gülen'in iadesi ile ilgili herhangi bir görüşme yapmadığını söyleyen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, "Amerikan hükümetinin nihai bir sonuca ulaştığını iddia eden son haberler yanlış. Çünkü Kaşıkçı cinayetiyle ilgili cevaplanmamış daha çok sayıda soru var" ifadelerini kullandı.

        Sözcünün dediğine göre daha cevaplanamamış çok soru vardı. ABD Dışişleri Bakanlığı, diğer ülkelerle beraber cinayette dahli bulunanların hesap vermesi için çalışmaya ve kanıt aramaya devam edecekti ama, evet kocaman bir ‘ama’, bunu Suudi Arabistan’la kurduğu stratejik ilişkileri koruyarak yapacaktı.

        KAŞIKÇI’NIN İTİBARSIZLAŞTIRILMASI GİRİŞİMİ

        Bu arada Trump "Türkiye ile iyi bir ivme yakaladık. Biliyorsunuz Rahip Brunson'u geçen haftalarda verdiler. Cumhurbaşkanı (Erdoğan) ile çok iyi ilişkilerimiz var. Dostum o benim. Güçlü, sert ve zeki bir adam” demekle beraber, Gülen’in iadesi ile ilgili soruya "Şu an değerlendirdiğimiz bir şey değil" cevabını verdi.

        Bütün bunlar olurken Cemal Kaşıkçı’nın aylar önce Mısırlı bir kadınla dini nikah kıydığı iddiası; kadını, Kaşıkçı’yı ve nikahın görüntülerini içeren görseller eşliğinde medyaya servis edildi. Parçalanarak öldürülmüş ve cesedi bulunamamış bir muhalif yazar, başına gelenler yetmemiş gibi şimdi bir de günler sonra ortaya çıkan bir ‘gizli eş’ üzerinden itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Birileri, "Türkiye Kaşıkçı’ya sahip çıkarak bölgedeki dengelerle oynuyor, oysa değmez; bakın adam yalancıymış" demeye çalıştı ve söz konusu görüntüler/iddialar böyle bir propagandaçalışmasının ürünüydü.

        FONTENROSE NEDEN İSTİFA ETTİ?

        Bütün bunlardan sadece bir gün sonra ise Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran-Körfez Bölgesi Direktörlüğü'nü yürüten Kirsten Fontenrose'un istifa ettiği ileri sürüldü. İstifanın önemi, Fontenrose’un Suudilere sert yaptırımlar getirilmesini savunmasıydı. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın başdanışmanı Suud El-Kahtani'nin yaptırım listesine eklenmesinde etkili olan Fontenrose’du. İstifa sebebi net değil ama iddialara göre Fontenrose’u istifaya götüren şey, Suudilere yönelik sert yaklaşımının Beyaz Saray içinde tartışmaya neden olmasıydı.

        İKİ İHTİMAL VAR

        Gülen’in iadesi haberine ve yalanlanmasına geri dönelim. Ne diyorduk: Duman varsa ateş de vardır. Haberi ilk veren NBC News üfürme haberler yapan bir yer değil nitekim, saygın bir medya kuruluşu.

        O zaman iki ihtimal var :

        Trump gerçekten Gülen’in iadesi ya da sınırdışı edilmesine hukuki zemin olup olmadığını ortaya koyacak böyle bir ‘inceleme’ talimatını verdi ama inceleme sonucundan ne çıkacağı henüz bilinmediği için gizli tutulması isteniyor olabilir. Zira talimat ilan edilirse ve inceleme sayesinde elde edilecek verilerden varılacak karar Türkiye’nin talep ettiği yönde bir karar olmazsa, iki ülke ilişkilerinin yeniden gerilmesi kaçınılmaz olur. Tam da bu nedenle hem talimat hem inceleme kamuoyundan gizleniyor, sorular da bu yüzden reddediliyor olabilir.

        Ya da…

        Dumanın işaret ettiği ateş, bir şekilde söndürüldü. Yani, Gülen’in iadesi meselesi yeniden inceleme konusu olacaktı, konu masaya geldi hatta belki talimat da verildi; ama Kaşıkçı cinayeti ile ilgili araştırmalarda, Türkiye’nin elinde olduğu düşünülen ve Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinin kaderi açısından önem teşkil eden kartların önemini zayıflatan veriler elde edildi yahut ‘imal edildi’. Bu ihtimale göre “Muhammed bin Selman’la devam edeceğiz diyorsanız ve bizim de buna rıza göstermemizi bekliyorsanız, o zaman bize bir sebep verin, mesela Gülen’i…” diyen Türkiye’ye “Böyle bir zorunluluğumuz yok ayrıca zaten Kaşıkçı cinayeti ile ilgili eliniz o kadar da güçlü değil" deniliyor olabilir.

        CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI BİR KERE

        Ancak her ne olursa olsun, Gülen’in iadesi ile ilgili inceleme talimatı haberi yayınlandı bir kere; ne kadar reddedilirse edilsin cin şişeden çıktı.

        ABD önem verdiği Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını istemiyorsa eğer, Gülen’i ‘suçlu iadesi’ bağlamında suçlu bulmasa ve Türkiye’ye iade etme yönünde tercih kullanmasa bile, başka bir ülkeye gönderme yani sınır dışıetme seçeneğini işaretlemek zorunda.

        Basiret varsa, yapılması gereken bu. Olmayacak şey de değil. Zira bu "Küreselleşme doktrinini reddediyoruz" diye açıklama yapan Trump’ın çizgisiyle çelişen bir adım da olmaz. Çünkü Gülen’inki gibi yapılara, ajandalara yatırım yapma ABD’ye stratejik önemdeki gelişmeleri ve sosyolojiyi belirleme misyonu veren küreselleşmeci aklın dayatmasıydı. Trump Amerika’sı, bu doktrini maliyetinden dolayı istemiyorsa, geçmiş dönemlerdeki politikaların yükünü taşımayı da rahatlıkla reddedebilir. Başka türlü iki ülke arasındaki ilişki asla dikiş tutmaz ; üstelik, bu mesele iki ülkenin yöneticileri ya da iktidardaki partilerini çok çok aşan bir mahiyete sahiptir artık.

        Diğer Yazılar