Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her şey, bu köşenin yanına Esin Övet‘in Uni sex adlı köşesiyle boylu boyunca uzanmasıy a başladı. Ben, milli kütüphaneden bildirir; biryazıda “ilişki, erkek ya da birliktelik” gibi kelimelerin geçmesiyle bile validemden “uyarı telefonları ” alırken, kız yazıyor, “O bara gittim kadının bacağı oradaydı, bu bara gittim iki adam ateşli ateşli öpüşüyordu...” Gel zaman, git zaman Esin bize “Bir gece o gay bar, bu gay bar gezdireceğim sizi ” demeye başladı; tepkimizi ölçecekmiş. Bilmiyor ki, bizim hetero barlarla bile seviyeli bir ilişkimiz var; en güzelinden yemeğimizi yer, kahve içer yatarız. Tabii ben, bizim ekipteki diğer “yeni başlayanlardan bir adım öndeyim” New Yok’ta bir gay kulübe gitmiştim! Duvarlardaki sütunlar içinde erkekler dans ederek soyunuyor, millet elele dans edip birbirini kesiyordu.. Kadınlar, hele de bizim gibi erkek arkadaşıyla gelen hoş karşılanmıyordu orada.

        VESTİYERE TİŞÖRT

        Asıl ilgi mi çeken şeyse “vestiyerdi”. Mevsimlerden ilkbahar ya da yaz, millet tişörtle geliyor, bir bakıyorum kısa süre sonra sadece kotla üzeri çıplak gezmeye başlıyor! Aşağıya inince anladım, adamlar ceket verir gibi tişört bırakıyor, fiş alıyordu vestiyerden; tuvaletlerin biri hariç tamamı açıktı; kızların orada ne işi vardı! Neyse... Bize vaat edilen büyük gece, geçtiğimiz cumartesi akşamıydı. Benim aklım Maslak’ta, cnbc-e’nin düzünlediği Star Wars partisinde de olsa, Lares Park, Günay ve gay barlar Love ile Tekyön’e, belki Other side ’a uğranacaktı... İlk durak, Talimhane... Lares park Otel’in Portofino adlı restoranı. “Kültür şoku”nda ilk perde; Ferdi Özbeğen, 49 yıldır sahnelerdeymiş meğer. O çalıp söylüyor; millet nasıl da iç li içli eşlik ediyor! Tatlı geliyor masamı za; sufle ile üzerinden soğuk dumanlar çıkan bir dondurma. “Kuru buz”muş bu, üzerine su döküldükçe duman çıkarırmış!

        TEK YÖN’DEN HER YÖNE...

        Esin millete “Haydi fon dip” diyerek içiriyor rakıları, ben arada masanın altından çay içmeye çalışıyorum ki; Esin “Rakı da yeni moda, arada durup çay içmek”diyor. “Hadi ya”! İnanamıyorum... Oradan Günay’a gidiyoruz, gay barlar saat 2-3’ten önce hareketlenmiyor çünkü! Ebru Gündeş sahnede. Millet deli gibi eğleniyor. Esin bu seferde “soda ile sulandırılmış rakıyı fondipletiyor” bizim gibi içkiyle inek-tren ilişkisi olan fanilere... Orada çok azkalıyor; 4 erkek, 2 kız ilk gay bar durağımız Love ’a gidiyoruz... Harbiye’de... Giriş tıklım tıklım... 5’er TL veriyor ceketlerimizi bırakıyoruz kapıda.

        LOVE BAR TİŞÖRTÜ MÜ ALSAK?

        İçeride adım atacak yer yok! “It’s Raining Men! Hallelujah” da burası gay bar! Müzik güzel... Üzeri çıplak, kulak memelerinden ışık sarkan garson gençler ortada dolaşıyor. Pek çok ünlü isim var. Tüm erkek arkadaşlarım bana sarılıyor! Biri “Nilay elimi de tut” falan di or “aman da gay sanmasınlarmı ş”! Hele de bir kaç tanıdık gördükten sonra bana ilgi gittikçe büyüyor; insanların önüne itiliyorum “Bak kız arkadaşımla geldim, sen?” İki muhteşem vücutlu erkeğin büyük ilgi gören dansını izliyorum. Arkadaşım “Vay be herkes beni kesiyor” diyor, “İyiymiş bu ama homofobiğim galiba ben”... “Ben hiç değilim ama her an olabilirim!!” Çünkü içerideki adamlar öyle güzel ki, oturup kadınlar için ağlayasım geliyor! “Fondibi fazla kaçıran” arkadaşımızı tuvaletten çıkartmaya bile erkekler bensiz gidemiyor! Kenarda Love Bar hatıralık eşya ve tişörtleri satılıyor. Yeni yetmeler, diğer barlara ulaşamadan ayrılıyoruz. Gece 4 gibi... Cihangir’de bir evde, hastalanan arkadaşımızın uyumasını beklerken, cep telefonunu ben açıyorum: “Fadile teyze... Nilay ben; hani biz gay bara gidecektik ya! İçki biraz aşırı olmuş, bizim ki kustu. Ama iyi... Bu da şimdi kalacağı arkadaşımızın telefonu!” E bizim gibi kuzuların felekten gecesi de böyle bitiyor tabii...

        Diğer Yazılar