Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gazetecilikte ilk büyük dersimi davetiyesiz sızdığın bir düğünde öğrendim. Daha günler öncesinden muazzam güvenlik önlemlerinden bahsediliyor, mekanda kuş uçurtulmayacağı, herkesin teker teker aranacağı, daha da önemlisi gazetecilerin içeri alınmayacağı konuşuluyordu. Ben ve bir gazeteci arkadaşım başkalarına gönderilen davetiyelerle o sıkı güvenlik önlemlerini aşarak içeri girdik, en son çıkan da biz olduk.

        Ben genç ve amatör olduğum için tedirgindim, yanımdaki meslektaşım ise benden daha tecrübeliydi. Bana sakin olmamı söyledi. “Göreceksin, birazdan herkes gevşeyecek,” dedi. “Türkler disipline gelemezler.”

        Hakikaten de daha bir-iki saat geçmeden o yoğun güvenlik önlemlerinden eser kalmadı. Önce kravatlar gevşedi, sonra önlemler. Giderek saçmalığın dozu arttı. Bu düğün hala tanık olduğum en absürt gecelerden biri ve neredeyse her anını an be an hatırlıyorum.

        Ertesi gün izlenimlerimi detaylı bir şekilde çalıştığım gazetede yazdım. Yazının çıkmasıyla birlikte düğün sahibinin ortalığı inletmesi de bir oldu. Tanıdıklara telefonlar, tehditler ama iş içten geçmişti.

        MUHALEFET NASIL HATA YAPMADI

        Bir haftadır devam eden İstanbul seçimlerinde oyların yeniden sayım sürecini izlerken o düğün gecesi aldığım hayat dersi aklıma geliyor: Türkler disipline gelemezler… Süreç uzadığı sürece birinin bir yerde hata yapması kaçınılmaz olacak. Sanırım iktidar da muhalefet de gün geçtikte birinin nasıl hata yapacağını bekliyor.

        Normal şartlarda muhalefetin daha seçim gecesi süreci yüzüne gözüne bulaştırması beklenirdi. Bugüne kadar hep böyle oldu. Cumhurbaşkanı seçiminde adayları otel odasından çıkamadı. Yıllar önce yakından takip ettiğim Beyoğlu ilçe seçimlerinde muhalefet öndeyken gecenin bir saatinde seçimi kaybetti, çünkü laçkalaştı ve işi bıraktı. Bugüne kadar sandıklardan hep muhalefet görevlilerin karnı acıkıp görevi bıraktığı, evine gittiği, saat ilerlediği için okuldan ayrıldığı gibi haberler geldi.

        Bu beceriksizliklerin dile getirilmesi “Tabii muhalefete çakmak kolay” diyen mahalle baskısının gücüyle halının altına süpürüldü. Oysa CHP’nin kaç seçimde kendi bilişim sistemi bile çöktü.

        O yüzden ne yalan söyleyeyim bu son yerel seçimlerde de beklentim aynı yöndeydi. Hatta bu yüzden, sırf kendi beceriksizlikleri yüzünden önde oldukları Ankara’yı bile kaybetseler şaşırmayacaktım.

        Ama bir hafta önce hiçbirimizin anlamadığı bir şey oldu.

        Muhalefet derli toplu, sarsılmaz, gevşemez bir görüntü vermeye başladı. Anıtkabir ziyareti dışında Ekrem İmamoğlu neredeyse bir AK Parti yöneticisi disipliniyle işi götürüyor. CHP’nin daha ekrana çıktıkları anda insanı karamsarlığa sürükleyen o memur takımı ortalarda yok. Ağzını açtığı anda bir çuval inciri berbat edebilme potansiyeline sahip Kemal Kılıçdaroğlu geride kaldı. Aksine profesyonellik ve disiplin göze çarpıyor.

        İKTİDAR YAZARLARI SÖZCÜ GAZETESİ GİBİ

        İktidar saflarında ise anlaşılamaz bir panik var. Hükümeti destekleyen yazarların sosyal medya ve köşelerindeki satırları birkaç sene önceki Sözcü yazarlarınınki andırıyor. Geçen yazın “Muharrem İnce yanlış adaydı” konulu tartışmaların yerine “Binali Yıldırım ve Mehmet Özhaseki yanlış adaydı” geçti. Oylarda usulsüzlük, çalıntı oylar hep muhalefetin iddialarıydı; şimdi iktidar aynı sözleri söylüyor.

        Ortada tuhaf bir durum olduğu kesin. Sadece muhalefetin bunca sene sonra akıllandığı iktidarın da yorulduğu için hata yaptığı gibi basit bir açıklama yeterli değil. Üst akıl, dış güçler gibi komplo teorileri de yetersiz kalır.

        Öyle ya da böyle sandıkta başlayan mücadele sandığın dışına taşındı. Taktiksel üstünlük belirleyici olacak artık.

        Milyonlarca oyun birkaç saatte sayılıp, birkaç bin tanenin bir haftada tamamlanamaması savaş taktiği kitaplarından bir madde gibi duruyor. Rakibi bezdirip sonunda pes ettirmeye yönelik adeta. Normal şartlarda süreç uzadıkça muhalefetin konsantrasyonunun dağılması, laçkalaşması, olmayacak hatalar yapması gerekir. En azından bugüne kadar Türkiye’de hep böyle oldu, zira muhalif partileri disiplinli olmalarıyla tanımıyoruz. Öte yandan iktidar çalışkan ve sabırlı biliniyor. Birkaç güne göreceğiz herhalde bu hesabın tutup tutmayacağını.

        REKLAM

        ***

        İklime uygun izleme listesi

        Sabah akşam seçim ne olacak diye kafa yoranlara

        RECOUNT: Her ne kadar Kevin Spacey kara listeye alınsa da George W. Bush’un seçimi kazanmasıyla sonuçlanan Florida’daki oy sayımıyla ilgili filmi yeniden izlemenin tam zamanı. HBO’nun yapımcılığında çekilen bu TV filmi 2000 yılındaki Amerikan başkanlık seçimlerini nefes kesen bir casusluk romanı gibi anlatıyor. Üstelik gerçeklere de sadık kalarak.

        Bir çıkış yolu var mı diye merak edenlere

        THE GOOD FIGHT: Christine Baranski’nin başrolünde olduğu bu dizi emeklilik yaşı gelmiş bir kadın avukat hakkında. Kol kanat gerdiği öğrencisi lezbiyen, çalıştığı firmanın çoğunluğu ise siyah. Televizyonun kim bu kadar ilerici olabileceğini tahmin ederdi? Ama dizi aynı zamanda iktidardan bunalan muhaliflere bir yol önerisi de öneriyor. Ana karakter Diane Lockhart bu sefer Trump’a karşı “rezistans” hareketinin ortasında buluyor kendisini.

        Gündemi bir köşeye bırakıp kafa dağıtmak isteyenlere

        BILLIONS: “O kadar kötü ki bu yüzden çok iyi” kategorisinde olmasa bile abartılı karakterler, abartılı konuşmalarla abartılı hikayenin anlatıldığı bu Wall Street dizisi nihayet dördüncü sezonunda kendini buldu. Karakterlerin kendilerini ciddiye aldığı gibi değil, onlarla eğlenerek izlemesi en iyisi. Hipergerçeklik hem kafa dağıtıyor, hem de izleyene vakit boşa geçmiyormuş hissi veriyor. Birbirinden ilginç karakterler arasında en çok öne çıkan ise kendisine bir cinsiyet atfetmeyen Taylor.

        Diğer Yazılar