Sınıfı olmayan İÇECEK

GEÇENLERDE baş koyduğu işten müthiş etkilendiğim bir gençle tanıştım. Adı Murat Küçükel. Zengin bir ailenin oğlu olmasına rağmen saçı sakalı, giyimi kuşamı hatta huyu suyuyla dönemin diğer zengin gençleriyle aynı tornadan çıkmamış efendilikte biri.

Ayaküstü anlattıklarını daha detaylı dinlemek üzere bir buluşma ayarladım ve tuttum Papermoon’un yolunu.

Simitten tatlıya, bozadan kahveye her türlü zincire sahipken; Türk halkı olarak her saat tükettiğimiz çaya dair herhangi bir oluşumun olmamasından yola çıkarak “Demlik” adında bir marka yaratmış Murat.

Açıkçası çay hakkında anlattıkları epey enteresandı ki resmen bir ‘farkındalık’ durumu yaşadım.

YÜZDE 96 HER GÜN İÇİYOR

Belki siz de benim gibi Türk halkının asırlardır çay içtiğini sananlardansınız. Ama çay kullanımı ve kültürü ülkemizde öyle uzun bir geçmişe sahip değilmiş. Türklerin çay ile tanışması gerçek anlamda 19’uncu yüzyılda olmuş. Ancak yaşamımıza geç girmesine karşın, bugün oluşturduğu kültürle birlikte sosyal yaşamda yeri doldurulamayacak bir değer haline gelmiş. Hiçbir içeceği bu kadar sık içmiyormuşuz. Türk halkının hemen hepsi her gün öyle ya da böyle mutlaka çay içiyormuş.

Günde yaklaşık 245 milyon bardak çay tüketiyormuşuz. Yani yılda kişi başına 1250 bardak çay! Çayın % 65’ini evde, % 13’ünü iş yerinde, % 11’ini misafirlikte, % 5’ini kafede, % 4’ünü kahvelerde ve % 2’sini okullarda içiyormuşuz.

Rakamlar beni şaşırttı. Zira işyeri ve kahvehanelerde daha çok içilir diye düşünürdüm ama en çok evde içiyormuşuz çayı.

Kent yaşamının hızlanmasından dolayı olsa gerek poşet çay pazarı, her sene % 20-25 civarında büyüyormuş. Umarım çay konusunda sonumuz Avrupa ve ABD gibi olmaz. Şöyle tavşankanı ve demleme bir çay içemezsiniz genelinde.

İlginç bilgiler

■ Türkiye’de çay rakibi olmayan bir içecekmiş.

■ “Demlik” markasıyla yabancı kahve zincirlerine karşı bize ait olan “çay” ı yurtdışına açarak demleme Türk çayını dünya çapında bir içecek haline getirmeyi amaçlıyorlarmış.

■ Türkiye bir çay ülkesi olmasına rağmen ihraç etmeyen tek ülkeymişiz. Aksine ithal ediyormuşuz.

■ Piyasada ambalajlı çaylardaki toz oranı yüksekmiş. Yabancı çaylar kaynadığı zaman yaprak yaprak olurmuş, bu standartlarda bir Türk çayı üzerinde çalışılıyormuş.

Cidden kim olursak olalım çay hep hayatımızda değil mi? Mesela bu yazıyı yazarken yanımda bir çay bardağı var şu anda. Belki okurken de sizin.

Sıra dışı bitkiler

SON yıllarda ülkenin çiçek ve çiçekçi durumu bir acayip oldu. Ya muazzam sunumlu aranjmanlar ve bitkilerle ya da feci rüküş çiçeklerle karşılaşıyoruz. Tabii bu garip hal fiyatlara da aynen yansıyor. Çiçek fiyatları şaşırtacak kadar tavan veya taban yapabiliyor.

Geçenlerde sıra dışı bir çiçekle tanışmış oldum ‘labofem’le. Sıra dışı diyorum çünkü aldığım ne alışılmış bir bitki ne de bir buketti. Aldığım hasır örgü bir ambalajla gelen, el yapımı bir saksıya dikili dalında meyvesi de bulunan mini bir ananas ağacıydı.

Bayıldım. Hemen web sitesine baktım. Mini, midi ve maxi başlıkları altından çok farklı bitki seçenekleri var. ‘Eli belinde’, ‘örümcek’ gibi isimlere sahip bitkilerin sunumlarında da saksılarında da farklı konseptler var.

Dünyanın müziği burada

MÜZİK konusunda en güvendiğim isimlerden biri olan Cem Nadiran, bilinen ismiyle DJ Funky-C’den öğrendim bu aplikasyonu. Sizlerle de paylaşayım dedim. Ipower’ı akıllı telefonunuza yüklediğiniz anda Power Grubu’n yayında olduğu Power 100 FM, Power Türk, Power Love ve Power XL’e ilaveten pek çok kanala da sahip oluyorsunuz. İster pop, ister rock, ister caz, ister dans. İtalyanca yayın yapan kanalların bile mevcut olduğu uygulamada tercihi Türkçe müzikten yana olanlar için de birkaç kanal var. İster eğlenirken ister dinlenirken bu her moda uygun müziklerin aplikasyonu ipower’ı telefonunuza yükleyin derim.