Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizde en belirgin sakatlık nedenlerinden birisi de akraba evlilikleri. Gerçi son 10 yılda ciddi çalışmalarımızın sonucu bu oranlarda azalma olduğuna ait veriler var. Yine de doğu ve güneydoğuda çeşitli nedenlerle devam eden bu geleneğin mutlaka değişmesi lazım.Başkanlık yaptığım yıllarda sakatlar için anlamlı sözleri içeren bir slogan yarışması düzenlemiştik. Burada ödül alan tümcelerden biri de bu konuyla alakalı ciddi ve hoş bir mesaj veriyordu. Bugün gibi aklımda “ Akraba evliliğinden uzaklaş, sağlıklı çocuklarla kucaklaş.

        Akraba evliliği kadar önemli bir diğer sorun da hamilelik veya doğum sırasında geçirilen bazı hastalıklar veya kalıtsal bozukluklar. Bu konuda hem anne baba adaylarının hem de hekimlerin önemli sorumlulukları var. Hamilelik sırasında kadının ciddi incelemelerden geçmesi şart. Bazı enfeksiyonlardan kan uyuşmazlığına kadar bir çok olumsuz neden sakat çocukların doğmasına neden olabiliyor.

        Sakatlıkla sonuçlanan hastalıklar sadece doğumla alakalı değil kuşkusuz. Herhangi bir nedenle kişiyi yatağa bağlayan hastalıklara karşı erken tanı ve tedavinin yararı tartışmasız çok önemli. Sakatlık deyince sadece bir ortopedik yetersizlik değil sadece. Görme, işitme ve zihinsel engeller de diğer sakatlık türleri. Trafik kazaları her yıl binlerce can alıyor ve on binlerce insanı sakat bırakıyor. Kuşkusuz artan araç sayısı ve yollardaki fiziksel kusurlar bu kazaların her geçen yıl artmasına neden oluyor. Aynı şekilde iş kazaları ve terör de birçok insanın hayatını karartabiliyor. O halde bu saydığımız başlıca sakatlık nedenleriyle mücadele edebilmek için devlet ve milletin elele olması gerekiyor.

        Gelelim sakat vatandaşlarımızın beklentilerine;

        Bana göre en önemli beklenti anlayış! Onlara acıyarak değil, anlayarak yaklaşılmasını istiyorlar. Son yılların moda deyişiyle sakata yaklaşırken empati yaparak yani kendinizi onun yerine koyarak düşünmelisiniz. Bir başka anlamda gerek karşımızdaki bir sakata karşı ve gerekse çevredeki olaylara karşı olumsuz fikirleri olan sakat düşünce sahiplerinin bu yanlış davranma alışkanlıklarından vazgeçmeleri gerekmektedir.

        Sakatlar tüketici olmaktan kurtulup üretici olmak istiyorlar. Bunun için sadece yasal düzenlemeler yapmak yetmez. Önce en büyük işveren konumunda olan devlet kendine düşen görevini yapmalıdır. Bu konuda yaptığımız o yarışmada üretilen bu slogan da çok anlamlı değil mi? “ Yaşamak kolay, savaşmasını biliyorsan, sen özürlü değilsin eğer üretiyorsan”. Yani sakatları işe yerleştirme yarışında devlet en önde olmalı. İşte tam burada sakatların ulaşım sorunları ön plana çıkıyor. Devlet veya özel sektör hangisi olursa olsun sakatı istihdam etseler dahi evinden işine nasıl gideceklerini gözden uzak tutamayız. Bu nedenle hem ulaşım koşulları sağlanmalı hem de evlerinde üretim yapabilecekleri bazı iş kolları arayışına gidilmeli. Burada Konfiçyüs’den bir alıntı ile konuyu özetlemek mümkün. “ Sakata balık vermektense balık tutmayı öğretmek daha yararlıdır”

        Mimari engellerin kaldırılması ile ilgili önemli adımlar atmıştık. Kamuya açık binalarda mimari koşulların sakatlara uygun hale getirilmesini belediyelerin denetlemesini istemiştik. Bunu sağladık ama denetimlerde sorunlar halen devam ediyor. Üstelik kamunun kendi yaptığı ve halka hizmet sunacağı binalarda bu eksikliğin daha çok bulunduğunu hatırlatmak istiyorum.

        İletişim sorunları sağır ve dilsizlerin problemi. Gerçi o konuda bazı gelişmeler sınırlı olsa da var. Burada yeri gelmişken işaret dili ve altta yazıyla yayın yapılması teklifimizi o yıllarda TRT devamlı geri çevirmekteydi. Biz de Avrupa’da buna benzer örneklerin olduğunu söylediğimiz halde Anadolu Üniversitesinde çalışan ve TRT yayınlarını etkileyen bir ekibin buna izin vermediğini öğrenmiştim. Kendilerine göre haklı nedenleri vardı ama aslında herkesin dudaktan okuyabilmelerini istemeleri de bir ütopyaydı. Neyse biz ilk yayını Anadolu yakasında Kartal- Maltepe -Pendik ilçelerinin( O dönem sadece Kartal ilçeydi)baş harflerinden adını alan KMP televizyonunda yapmıştık. Daha sonra TRT’de kadrolu olarak çalıştırılacak olan bir işaret dili tercümanı olan arkadaşımla sakatlar konusunda işaret dilini kullanarak yaptığımız yayınla Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiştik.

        Bazı sakatlıklar ailenin başa çıkamayacağı kadar dehşetli olabiliyor. İşte bu dönem sivil toplum örgütlerinin veya devletin sosyal kurumlarının devreye girmesi gerekiyor. Mesela zihinsel engelliler için oluşturulan ve devletin desteklediği rehabilitasyon merkezleri günü birlik uygulamalar için önemli bir katkı getirdi. Fakat bunun yatılı olanlarının da başlatılmasışart. Yaşı ilerlemiş zihinsel engelliler aileler için önemli bir sorun. Bu nedenle evdeki sakat bireyin büyümesini durduran işlemleri talep eden aileler kamu oyunda bilinçsizce büyük tepki alıyor.

        Diğer Yazılar