Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başlığı böyle attım ama sonraki cümlem şu:

        Siz şiddeti ancak şiddetle kınarsınız!

        ***

        Devlet ve tayin ettiği özel güvenlik korumasındaki Savcı öldürüldü…

        Devlet ve hükümet, avukatlar ile gazetecilere saldırdı!

        Sadece bir haftalık manzara dahi, devletin (ve hükümetin) dilinin ve elinin de hiddet ve şiddete nasıl yatkın olduğunu gösteriyor:

        Öğretmenin kalbini ölüme sürükleyen Vali…

        Öldürülen Savcı’nın da katillerin peşinde olduğunu bile bile hala polisin vurduğu çocuğu müstahak göstermeye uğraşan, ekmeğin belgesini soran Saray adabı…

        Savcı’nın rehin alıp öldürülmesinde bir devletin, hükümetin hiç sorumluluğu yokmuş gibi sadece medyaya bindiren, cezalar verip yasaklayan Profesör…

        Polisin saatlerce, elleri bağlı yere yatırdığı, ancak despot memleketlerine yakışır öğrenci manzarası…

        Bırak “düşmanlar”ı; “kendi adamları”na dahi saldırıp tehdit eden Havuz Medya Ahlakı…

        Her hafta birkaç askeri intihara sürükleyen Cumhuriyet ordusu…

        Küçük çocukları gözaltına alıp hırpalayan Emniyet ve yargı sistemi…

        İnsanları bombalatıp katledenleri ortaya çıkarmadan katırları kurşuna dizen güvenlik zihniyeti…

        Sürekli öfke, azarlama, nefret, hiddet, ötekileştirme, düşman ilan edip hedef gösterme, tehdit ve baskı histerisinde “Demokratik, sosyal bir hukuk devleti” işte!

        ***

        Yabancılar”ın ne dediğini pek umursamam…

        Ama çocukların kendi ülkelerinden ne anladığı, ne anlayamadığı, nasıl “şoke” olduğunu umursarım.

        Bir çocuğun ülkesinde gördüğü manzara…

        Sürekli kızan, sürekli öfkeli, sürekli hiddetli devlet adamları ile sürekli şiddete yatkın bir devlet yine!

        Arınç, azıcık farklı soruyla dahi, “Milletin yüzde 50’si artık bizden nefret ediyor” demişti.

        Ama yanlış soru ve yanlış sorun.

        Esas sorun, devleti, hükümeti, iktidarı elinde bulunduranların milletin yüzde 50’sinden nefret etmesi.

        Valinin, polisin, efendilerin, ağaların, paşaların hiddet ve şiddetinin kökü sadece kendilerinde değil; her gün boyun eğdikleri büyük devlet adamlarında!

        Kasaların, kutuların, sıfırların” rezilliğine dahi katlanan yüzde 100 millet; ister AKP’li olsun, ister karşıtı…

        Hadi yüzde 100 demeyeyim ama büyük çoğunlukla, “Yere düşmüş Somalı işçiyi tekmeleyen Danışman”ı ve kollayanları hiç unutmaz!

        Çünkü o sahne, siyasi-ideolojik değil, sapına kadar insani-vicdani tahammül sınırını da yıkıp geçmişti.

        Görebileceğimiz en şiddetli sahne olduğundan değil…

        Görebileceğimiz en büyük merhametsizliklerden, en büyük adiliklerden, en mertlik dışı davranışlardan olduğu için.

        Belki tanıyanların “iyi bir çocuktu” diyebileceği bir gencin iktidar şımarıklığı, yanındaki polis timine yaslanan hiddet-şiddet histerisi, efendilerinden görüp öğrendikleri adına utanç vericiydi!

        Vali işte o danışmandır…

        Trafik kontrolünde vatandaşı linç eden polisler o danışmandır…

        Hepsi tepeden tırnağa o danışmanı tutandır; onun vurduğu tekmelerdir.

        O yüzden siz şiddeti ancak şiddetle kınarsınız!

        Diğer Yazılar