Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Zaman’ın polis ordusuyla basılıp çalışanların sokağa atılma, hırpalanma, gazlanma ve el koyulma sebebini Savcı şöyle açıklamış:

        FETÖ faaliyetlerine katılmak, meşru göstermek, propagandasını yapmak.”

        Bu zamanda her yayını, her insanı böyle şeylerle suçlayabilirsiniz; çünkü her yanımız “terör örgütü, casusluk faaliyeti!”

        Diyelim ki, “öyle!”

        Gel böyle:

        ***

        Zaman’ın 25’inci kuruluş yıldönümü.

        Öyle zaman tünelinde bir zaman değil. Osmanlı’nın son günleri, Cumhuriyet’in ilk günleri değil.

        Matbaanın bu topraklara girişi sırasında hiç değil!

        Topu topu üç, dört yıl önce.

        Dönemin Başbakanı ile Zaman Genel Yayın Yönetmeni, birlikte, iri-sarı bir çerçeve içindeki gazete nüshasını gururla gösteriyorlar konuklara, tüm millete, bütün dünyaya:

        Demokrasinin Zaferi.”

        Muzaffer olan AKP ve Başbakan elbette. Başlığı atan da işte o gün o manşeti basan, bugün ise basılan “terör örgütü şeyi.”

        ***

        O günkü Başbakan diyor ki:

        Biz manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Adeta manşetlerle savaştık. Manşetlerin ok olup üzerimize yağdığı süreçlerden geçtik. Muhtar bile olamaz diye manşetlerin atıldığı, yargısız infazlara mağdur, mahkum edildiğimiz günlerden bugünlere ulaştık.

        Öyle ki, gazetecilere haber yazdırdılar, sonra o kupürü dosyaya koyup partimiz aleyhine kapatma davası açtılar. Deliliniz bu mu dediğimizde evet dediler.

        Allah şahittir ki, asla ve asla intikam peşinde olmadık, olmayız, olmayacağız.

        Zaman’a 1986’dan beri emek veren herkesi yürekten tebrik ederim. Dizgiciden musahhihe, tasarımcıdan editöre, muhabirlerden yazarlara, her sabah gazete dağıtan kardeşlerimizden genel yayın yönetmenine, üst yöneticilerinden sahiplerine kadar herkese böyle güzel bir eseri vücuda getirdikleri için şükranlarımı sunuyorum.

        Gittiğim birçok ülkede Türkiye’nin okullarını, Türkiye muhabbeti ile büyüyen, Türkçe konuşan çocukları görmekten çok büyük gurur hissettim.

        Avustralya’dan Azerbaycan’a, İspanya’dan Amerika’ya kadar, 35 farklı ülkede, 10 farklı dilde, 2 farklı alfabede yayın yapan Zaman’ı görmekten çok büyük gurur duydum.

        Zaman camiasını, Zaman gazetesi yöneticilerini, bize, milletimize, ülkemize bu gururu, bu heyecanı yaşattıkları ve sesimizi, nefesimizi dünyaya duyurdukları için ayrıca teşekkür ediyor, her birini gönülden kutluyorum.”

        ***

        O “gurur” günleri, iktidarın en önde gelenleri, şimdi “Manisalı Lawrence” denen Başbakan Yardımcısı, danışmanlar hepsi muhabbetle “terör örgütü faaliyetlerine katılan, faaliyetlerini meşru gösteren, propagandasını yapan” gazetenin “faaliyetlerine katılmış, meşru göstermiş, propagandasını yapmış.”

        Ama Savcı bunları henüz bilmiyor!

        Zaman Gazetesi'nin 25. kuruluş yıldönümü töreni

        ***

        Sadece o gün ve o an, sadece onlar değil.

        Bugün “paralel, terör örgütü” diye yazan, çizen, konuşan siyasetçi, bürokrat, danışman ve bilhassa Havuz ördeği kim varsa, hepsi değilse bile çoğu, aynen Savcının Zaman’a el koydurma, bastırma, polisin gazetecileri hırpalama gerekçesi gibi:

        Faaliyetlerine katılmış, meşru göstermiş, propagandasını yapmış.”

        Beleş yurtdışı seyahatlerden “inleri”ne gidip el pençe divan durmak, poşet içinde hediye almaya; okullarını, olimpiyatlarını, Hoca’sını, medyasını övmeye, başkalarına karşı savunmaya kadar.

        Öyle değil mi, şimdi küfür eden Kamil? Ben mi gittim oralara, ben mi yazdım onları, ben mi yağladım yıkadım?

        Dahası şu değil mi:

        Bugün “terör örgütü” denenle birlikte o gün “darbeci” denenlere karşı operasyon üstüne operasyon yapmak; tutuklamak, mahkum etmek, hayatlarla ve haysiyetlerle de oynamak; bu “faaliyetlere katılmak, savunmak, meşru göstermek, propagandasını yapmak…”

        Ve yetmez ama evet, o faaliyetlerle “Askeri vesayeti bitirdik, demokrasi getirdik” diye övünmek, şişinmek!

        Tabii ki tek taraflı değil. Cemaat ve medyası da, iktidarın has ortağı; yağlı ballı kanka günler işte!

        ***

        Bilmiyorum, belki iktidar hep haklı, biz manyak olduk. Başımız döndü, midemiz bulandı, yönümüzü kaybettik.

        Öyle ya, Esat-Eset’ten Irak, İran, İsrail, Rusya üstüne zigzaglara…

        Bir emirleri var mı günlerinden bir emirle inlerini basmaya…

        YPG ile Süleyman Şah’ı kurtarıp bir de onlara emanet etmekten, YPG’ye Peşmerge yardımına yol vermekten, YPG’ye yardım eden ABD uçaklarına İncirlik’i açmaktan, YPG terör örgütüdür diye ısrara…

        Ey Işid Müslüman’san yaramazlık yapma günlerinden Daeş’e…

        Baldıran içerizden size içiririz devrine...

        Çözüm sürecinden bodrum sürecine…

        PKK ve İmralı ile temaslar”dan; onca asker, polis, sivil ve “etkisiz hale getirilen”in ölümüne…

        One minüt’ten İsrail bizim için önemli devlete…

        Anayasa Mahkemesi ile iftihar ediyoruzdan; uymuyoruz, tanımıyoruza…

        Hizbullah’ın Lübnan direnişine övgüden Suudilerle birlik Hizbullah terör örgütüdür demeye…

        Az kaldı, Sisi de muhteremdir deyip Esma kızımızın ruhunu huzursuz etmeye!

        Allah şahittir ki, ne intikam, ne tutarsızlık!

        İktidarın çizgisi hep aynı, kafayı yiyen biziz!

        Diğer Yazılar