Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İstanbul Marmara depreminden sonra 17 yılda ne yapıldı ne yapılmadı?

        DEPREM GERÇEĞİ 1

        NAGİHAN AKLAN - GAZETE HABERTÜRK

        Hafızalarımızakazınan o büyük Marmara depreminden bu yana 17 yıl geçti ama yaraları hâlâ silinmedi. Resmi raporlara göre o kara gecede 18 bin 373 can gitti, 23 bin 781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı. Bu depremde 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 işyeri de hasar gördü. Marmara ve ardından 2011 yılında yaşanan Van depremleri de gösteriyor ki ülkemizde depreme karşı ciddi önlemler alınması şart. Peki 17 yılda bu acıyı tekrar yaşamamak için neler yaptık? Bin 292 kamu binası depreme karşı güçlendirildi veya yeniden yapıldı ama yeterli mi? Uygulanan metotlar olası büyük İstanbul depreminin etkilerini hafifletebilecek mi? Kentsel dönüşümde ve altyapıda ne durumdayız? AFAD 2015’te bin 332 olarak açıkladığı toplanma alanlarını bu yıl 2 bin 274 olarak açıkladı ama raporda 200-300 metrekarelik küçük parklar bile yer alıyor. Bu ölçekteki alanlar toplanma alanı sayılır mı? Toplanma alanı deyince ne anlamalıyız? Yazı dizimizin ilk bölümünde işte tüm bu sorulara cevap aradık...

        ‘GERÇEK KENTSEL DÖNÜŞÜM GEREK’

        Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, Deniz Jeolojisi Uzmanı Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Jeofizik Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı CemalGökçe’yle deprem gerçeğimizi konuştuk. Marmara depreminin ardından 17 yıl geçmesine rağmen hâlâ büyük İstanbul depremine hazırlıksız olduğumuz ortak görüşünde birleştiler... Peki depremin yıkıcı etkilerini minimize etmek için ne yapılmalıydı? Tüm uzmanların bu soruya cevabı, “Gerçek kentsel dönüşüm” oldu. Aslında 2000’lerin başında başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında kentsel dönüşüm başladı. Fakat deprem profesörlerine göre bu dönüşüm gerçek, yani olması gereken bir kentsel dönüşümü ifade etmiyor. Niye mi? Bunun yanıtını şöyle veriyorlar: “Hali hazırda yapılan dönüşüm, var olan boş alanların yapılaşmaya açılmasını ve yıkılarak yeniden yapılacak binaların yıkılandan daha yüksek ölçekte yapılmasını kapsıyor. Kentsel dönüşüm bu şekilde uygulandığından aslında hatalı. Yık-yap çözüm değil. Gerçek dönüşüm, boş alanların ve yeşil alanların da hesap edilerek, çevre düzenlemesinin yapılarak, sokak ve cadde genişliklerinin de düşünülerek hayata geçirilmesi.”

        ‘YÜKSEK BİNALAR İÇİNYÖNETMELİK YOK’

        TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe ve Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, depreme hazırlıktaki en büyük eksikliklerden birinin henüz yüksek binalar için bir yönetmelik hazırlanmaması olduğunun altını çiziyor: “Binalar yapılırken yurtdışındaki yönetmeliklerden yararlanılıyor. Bu da deprem anında en büyük krizleri bizlere yaşatacak, çünkü yüksek yapıdaki binalar afet anında arama- kurtarma çalışmalarında da büyük aksaklık yaratacak. Onlarca katın içinden vatandaşların tahliye edilebilmesi çok da mümkün olmayacak ve bu da afetten yeni bir afet doğmasına neden olacak.”

        GEZİ VE İNÖNÜ TAHLİYE ALANI

        AFAD’ın güncel raporunda Taksim Gezi Parkı ve İnönü Stadyumu tahliye alanları içinde yer alıyor. Gökçe, tahliye alanını ise şöyle ifade ediyor: “Acil durumlarda yani deprem anında yıkımın içinden çıkarılan, evlerinden getirilen yani tahliye edilen insanların götürüldüğü ve ilk müdahalelerin yapıldığı alan.”

        BİN 64 OKUL, 54 HASTANEGÜÇLENDİRİLDİ

        Olası İstanbul depremine hazırlığın en önemli ayaklarından biri de hiç kuşkusuz kamu binalarının güçlendirilmesi. İstanbul Valiliği İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB), 2006 yılından bu yana İstanbul Sismik Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi (İSMEP) kapsamında İstanbul’da deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası için çalışmalar sürdürüyor. Afet ve acil durum haberleşme sistemlerin geliştirilmesi, afete ilk müdahaleci kurumların ve İstanbul AFAD’ın kurumsal kapasitelerinin artırılması, halkın afetlere karşı bilinçlendirilmesi ile imar ve yapı mevzuatının etkin bir şekilde uygulaması için pilot belediyelerle ortak çalışmalar yürütülmesi ve inşaat mühendislerinin eğitimi gibi birçok çalışmayı kapsayan İSMEP Projesi, ayrıca İstanbul’daki kamu kurumlarının deprem riskine karşı güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması çalışmalarını kapsıyor. İPKB İSMEP Projesi kapsamında 10 yılda bin 64 okul binası, 54’ü hastane olmak üzere 115 sağlık binası, 54 idare binası, 37 yurt binası ve 22 sosyal hizmet binası olmak üzere toplam bin 292 kamu binası depreme karşı güçlendirildi veya yeniden yapıldı. Fakat Gökçe, özelikle deprem anında hastanelere büyük ihtiyaç duyulacağını, hastaneler konusunda yapılan çalışmaların ise yeterli olmadığını ifade ediyor.

        ‘200 METREKARELİKTOPLANMA ALANI OLMAZ’

        Peki deprem anı hazırlıklarımız ne durumda? Örneğin olası bir depremde milyonlarca İstanbullu nerede toplanacak? Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), ilçe belediyeleri ile hazırladığı Toplanma Alanları 2016 Raporu’nu Habertürk ile paylaştı. Bu rapora göre; geçen yıl bin 332 olan toplanma alanı, bu yıl hayli artarak 2 bin 274 oldu. Ama dikkatimizi çeken nokta, açıklanan bu toplanma alanlarının arasında 200-300 metrekarelik parkların bile olması. Peki toplanma alanı kriteri ne olmalı? 300 metrekarelik bir park toplanma alanı sayılabilir mi? Toplanma ve tahliye alanları deyince ne anlamamız gerekiyor? TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe anlatıyor: “Böyle bir şey olamaz. 200 metrekare evimiz, sokağımız. Her sokak toplanma alanı mıdır yani? Bu alanı toplanma alanı olarak söylemek yanlış. 200-300 metrekarelik bir alan toplanma alanı olamaz.”

        TOPLANMA ALANINASIL OLMALI?

        Gökçe, bir toplanma alanında olması gereken özellikleri şöyle anlatıyor: “Bir kere geniş, boş bir alan olmalı. Altyapısı, çevre güvenliğinin olması lazım, gıdalar, ilaç, su olması lazım. Bir depolama alanı olmalı ki insanlar temel ihtiyaçlarını hayat normale dönene dek karşılayabilsin. Elektrik, jeneratör, tuvalet gerek. O yüzden bu bildirilen yerler toplanma alanı kabul edilemez. Orada yeme-içmetuvalet sorunu yaşanacak. Karşılanamazsa hastalıklar ortaya çıkacak. Afet üstüne afet demek bu. En azından mevcut boş alanları yapılaşmaya açmayın.”

        İKİNCİ AFET: YANGIN!

        CelalGökçe: “Binalar devrilecek, yolu kapatacak. Su boruları patlayacak, kanalizasyon sistemi çökecek, doğalgaz kutuları patlayacak. Kandilli Rasathanesi’nin erken uyarı sistemi yeterli olmayacak. Bu sorunu çözmeye yetmeyecek. Hastaneler hasar görecek, Yangın, ikinci en büyük felaket olacak.”

        EN ÇOK TOPLANMA ALANI ÜMRANİYE’DE, EN AZ BAŞAKŞEHİR’DE

        İstanbul’un ilçelerinde toplam 2 bin 274 toplanma alanı, 132 tahliye alanı var

        En çok toplanma noktası olan ilçeler: Ümraniye (132), Ataşehir (121) ve Üsküdar (111).

        En çok tahliye noktası olan ilçeler: Arnavutköy (7), Fatih (6) ve Şişli (5).

        En az toplanma noktası olan ilçeler: Esenyurt (19), Şile (14) ve Başakşehir (12). l En az tahliye noktası olan ilçeler: Çatalca (1), Avcılar (2) ve Bayrampaşa (2).

        ‘TOPLANMA ALANLARIYAPILAŞMAYA AÇILDI’

        CemalGökçe, toplanma alanlarının yapılaşmaya açıldığını söyleyerek ekliyor: “Örneğin Ali Sami Yen Stadyumu o bölgede insanların dışarı çıktıktan sonra toplanabilecekleri bir yer, çadır kurulabilecek bir yer olarak belirlenmişti. Likör Fabrikası’nın bulunmuş olduğu yer toplanma alanı olarak belirlenmişti. Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü’nün, bugün üzerinde alışveriş merkezinin ve gökdelenlerin olduğu yer toplanma alanı olarak belirlenmişti. 46 dönümlük İETT arazisi toplanma alanı olarak belirlenmişti. Kadıköy’de eski Otosan Fabrikası’nın bulunmuş olduğu yer toplanma alanı olarak belirlenmişti. Bugün gökdelenlerin ve alışveriş merkezlerinin bulunmuş olduğu eski Meteoroloji binası toplanma alanları olarak belirlenmişti. Ataköy’deki oldukça geniş bir alan, bugün konut yapılan alan toplanma alanı olarak belirlenmişti. E-5 üzerinde Devlet Malzeme Ofisi’nin yeri vardı. Orası yapılaşmaya açıldı. Ataşehir’de bugün Finans Merkezi yapılıyor. ”

        ‘DENETLEME BÜYÜK SORUN’

        Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, toplanma alanlarında bahsedildiği gibi bir ilerleme olmadığını söylüyor: “Yüksek katlı binalara dair yönetmeliğimiz yok, acilen çıkmalı. Başka ülkelerin yönetmeliğiyle bina yapıyoruz. Denetlemeye gelince de... Parasını vererek denetleme olmaz, kamunun görevidir bu. Özel şirketlerin yapı denetlemeleri her şeye açıktır. Sağlıklı değildir.”

        ‘72 SAATİ UNUTMAYIN’

        Prof. Dr. Naci Görür, deprem olduğunda 72 saatin oldukça kritik olduğunu ifade ed-i yor. Peki 72 saat nedir? 72 saat, afet daha olmadan riski, afet olunca yönetebilecek seviyeye indirgemek olarak ifade ediliyor. Bu sürede kişilerin herhangi bir kurumdan yardım gelmeyeceğini bilerek 3 gün boyunca kendilerine yetebilmeleri demek. 72 saat unutulmaması gereken bir gerçek.

        ‘JAPONYA GİBİ TEK ÖRNEK YOK’

        Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise imar ve nazım planlarında toplanma alanının olmadığını dile getiriyor: “Toplanma alanı deyince Japonya’ya bakmalıyız. Japonya’da parklar depremde yaşamak için hazırlanmış, 3 gün yetecek su tankları var, seyyar tuvaletler kurmak için sistemler var. Yemek stokları ve kurtarma ekipmanları için depolar var. Bizde 17 yıl geçti, benzer tek bir örnek yok.”

        YARIN: BUGÜN DEPREM OLURSA NELER YAŞARIZ? UZMANLARDAN SENARYOLAR...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ