Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler H. Bunu Konuşuyor HT MASA ekibi Ceylan Çapa, Arda Turan, Aslıhan Doğan ve Burcu Esmersoy'u konuştu

        HT MASA

        HT MASA ekibi bu hafta Arda Turan ile Aslıhan Doğan’ın gün yüzüne çıkan ilişkisini, Burcu Esmersoy’un gündeme gelme şeklini, sanatçıların ego ve kibirlerini, Magazin Gazetecileri Derneği (MGD) Ödül Töreni’ni, Ceylan Çapa’nın sevgilisiyle yaşadığı iddia edilen kavgayı masaya yatırdı.

        "Özgüvenli ve halkın içinde"

        Sanatçılarımızı ego ve kibir mi yok ediyor?

        Esin Övet: Sanatçılarımızın kibirleri ve yanındaki insanların pohpohlamasının sonu nereye varacak merak ediyorum. Sanatçıların yanında çalışan insanların “Sen harikasın, sen müthişsin” diyerek sanatçıları yalnızlaştırdıkları yıllardır konuşuluyor. Sanatçılarımızı kibir mi yok ediyor? Herkes Zeki Müren gibi mi olacak?

        Kadir Kaymakçı: Sanatçıların egolu olması çok normal. Milyonlarca insanı etkileyen eserleri ortaya çıkaran insanlarda elbette ego da olacak. Ancak bizimoyuncularımız ve şarkıcılarımız egolarının yüzde 10’u kadar sanat yapsalar bu ülke hayal bile edemeyeceğimiz bir noktada olurdu. Geçtiğimiz hafta ülkemizde gösteri yapan Hugh Jackman’ın onda biri olmayacak bazı isimler hasbel kader tutmuş dizisi ya da tek şarkılık kariyerleriyle küçük dağları ben yarattım edasıyla dolaşıyor ortalıkta...

        E.Ö.: Dizi oyuncuları birbirine daha saygılı. Popçu ve assolist dediğimiz insanların yanlarına yaklaşılmıyor. Dünyada Jennifer Lopez’in Rihanna’ya, Rihanna’nın Beyonce’ye laf söylediğini görüyor muyuz? Hayır. Kadınlar törenlerde yan yana gelip birlikte düet yapıp popolarını sallayıp dünyayı kendilerine hayran bırakıyorlar. Bizim sanatçılarımız bir araya gelmemek için birbirlerinin saçından, başından çekip duruyorlar.

        Bülent İpek: Dizi sektörü müzik sektörüne göre daha iyi durumda olmasından mıdır, oyuncular daha özgüvenli ve halkın içinde. Şarkıcılarımızınsa hepsi Sezen, Tarkan havasında. Çoğu hâlâ eski assolist kafasında. Tek başlarına ya da bir arkadaşıyla davete, törene vs. gidemiyorlar. Menajer, danışman, asistan, şoför ordusuyla geziyorlar. Müzik dünyasındaki eski menajerler nedeniyle biraz böyle bu. Oyunculuk dünyası menajeri, danışmanı, artistiyle daha modern.

        Oben Budak: Sanatçıların kibri ruhlarını ele geçirince başka bir yaratığa dönüşüyorlar ve hiç farkına bile varmıyor. Ben bu konuda en büyük suçu çevresindekilerde buluyorum. Veriyorlar gazı, veriyorlar gazı sonuç ortada. Çevresindekiler sanatçıyı pohpohlamak için ne yapsa beğeniyor, ne yapsa övüyor. Hal böyle olunca kötü işlere imza atsalar da çevrelerinden ses gelmediği için şahane şeyler yarattıklarını düşünüyorlar. Bu da zamanla “En iyi benim, en başarılı benim” demeçlerine sarılmalarına sebep oluyor.

        ‘KÜÇÜK GÖRMELER ÇOK VAR’

        Tayfun Topal: Türkiye’de çok fazla ünlü insan var. Elini sallasan ünlüye değiyor. Hal böyle olunca da akıl hocalığına soyunan insan çok oluyor. Dizisi 3-5 hafta sonra yayından kalkınca da güm diye yere çakılıyor. Reyting alan dizilerde oynayanların hepsi gecelerde o bar senin, bu bar benim dolaşıyor. Ekranda boy göstermeyenler de ciğerciye bakan kedi gibi onlara bakıyor. Velhasıl Türkiye’de oyuncuların iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Bir menajer ne derse o olur mu ya? Dünyada kazandıklarını menajerleriyle paylaşıp ortak şirket gibi çalışan ünlüler var. Bizde ilk önce ben zengin olmalıyım kafası var. Bir de yurtdışında insanlar ev araba yatırımı yapmaya 40 yaşından sonra başlıyorlar. Bizde dakika bir gol bir ev alıyorlar. Kişinin şöhreti gittiği zaman da iş yapamayanların buluşma noktası olan tiyatroya yöneliyor. İş yapan kimseyi orada bulamazsın.

        Reşat Balcıoğlu: 21 yıldır üst düzey gazeteler ve televizyonlarda bu işi yapıyorum. Bugün star dediğimiz sanatçılarla aynı ortamda büyüdük, aynı basamakları çıktık. Şimdi günümüzde çok reyting alan bir dizide oynayan oyuncu çok iyi sanatçı anlamına gelir mi? Diyelim ki geldi. Peki çok iyi insan olduğu söylenebilir mi? Tartışılır. Bunların yanında bulunan, menajer ve asistan dediğimiz kişiler zamanla bu arkadaşları “Ben bunu star yaptım, ne dersem o olur” diyor. Şöhret olarak kalabilmek için bir duruş gerekir, etrafın seni poh pohlaması bir yere kadar. Bir dizide rol alıp aldığı eğitim meçhul olan insanlar gazetecilere duvar örüyorlar. ‘Ne kadar uzak olursam o kadar star olurum’ sanıyorlar. Biraz esnek ve yakın olmak lazım.

        E.Ö.: Eski sanatçılar “Ben divayım, assolistim, starım, kraliçeyim, beste fabrikasıyım” diyerek sürekli kendini ispat etme içerisinde. Ünlü isimlerimizde inanılmaz ego ve kibir var. Örnek verecek olursak; Hande Yener “Türkiye’de kimseyi dinlemiyorum Lady Gaga ve Madonna’yı dinliyorum” diyerek kimseyi kendine yakıştırmadığını ortaya koyuyor. Bu tarz küçük görmeler çok var. Dünyaya baktığımızda Jennifer Lopez bile Shakira ile klipte oynayabiliyor. Demet Akalın ile Hande Yener savaşı yıllardır malumunuz. Demet geçtiğimiz günlerde sahnede Hande Yener’in ‘Kırmızı’ şarkısını söyledi. Kendisine helal olsun dedim. Buna karşın Hande Yener’in bir Demet Akalın şarkısı söyleyeceğini hayal edemiyorum. Sezen Aksuda gençlere yol açıyorum diyor. Aslında Kafdağı’nda oturduğu için üretemiyor.

        "SAĞLIK SİGORTALARINI YAPMALILAR"

        Ceylan Çapa’nın sevgilisi Altuğ Leblebici’yle kavga ettiği iddiaları haftaya damgasını vurdu.

        E.Ö.: Bu kıskançlık krizi bana geçen yaz Ceylan Çapa’nın Aras Bulut’un elinde sigara söndürmesini hatırlattı. Ceylan Çapa’nın bu tarz haberleri zaman zaman karşımıza geliyor. Yaza hızlı bir giriş oldu.

        K.K.: Ceylan Çapa’yla aşk yaşayacak arkadaşlar sağlık sigortalarını sağlam yaptırsınlar!

        T.T.: Sanatçının olduğu ortamlarda bu tarz kıskançlık krizleri doğal. Ceylan saygın bir ailenin güzel kızı, sevgilisi de yakışıklı. Alkollü ortamlarda bir taraf ayık bir taraf sarhoş olduğu zaman ister istemez kıskançlık krizleri baş gösterebiliyor. Burada Gamze Özçelik’in de suçu yoktur. Biri ona “Çok hoşsunuz” demiş onun yanındaki kız da kıskanıp kavga ediyor, sonra tokat atılıyor. R.B.: Ceylan Çapa’yı uzun yıllardır tanıyan biri olarak kendisi mütevazı ve eğitimli bir hanımefendi. Bir erkeğin bir kadına tokat atması kabul edilemez. Telefon açıp “Niye böyle bir terbiyesizlik yapıyorsun” diyebilirdi. Ceylan da bence üzülmüş ve pişman olmuştur.

        O.B.: Ben de Elle Weekend’de sözü geçen partilerde Gamze ve Ceylan’laydım. Herkesin dilinde Gamze’nin güzelliği dolanıp duruyordu. kimse gözünü Gamze’den alamadı desem yeridir. Ceylan’ın erkek arkadaşı da anlık göz banyoları yaptıysa kimse onu suçlayamaz. İlişkilerde taraflar birbirleri üzerinde bu kadar hak sahibi olmalı.

        ‘KARİYERİNE SAYGISINDAN YAPTI’

        E.Ö.: Boşanan kadın ilk iş alışverişe çıkar sonra kuaföre gider. Kadın güzelleşir ve bir daha evlenmez ama erkek ayrıldıktan 1-2 ay sonra yeni birini bulur. Buradan nereye geleceğim, Özge Borak’ı MGD’nin gecesinde gördüğümde “Kim bu fıstık” dedim. Özge, boşanan kadınların gücünü gösterdi. K.K.: Bu evrensel bir durum. Yabancı basında da bir karı kocanın ayrıldıktan sonra kızın plajda bikinili fotoğrafının çıktığını görüyoruz. Bir nevi eski sevgiliye “Neler kaybettiğine bir dön bak” mesajı...

        R.B.: Arkadaşlar göz var izan var. Özge yakışıklı bir adamdan boşanmadı. Özge’nin kindar bir düşünceden hareketle zayıfladığını düşünmüyorum. Kendisine ve kariyerine olan saygısından yaptı.

        O.B.: Kadınlar boşandıktan sonra kendine geliyor. “İmzayı attım, karşımdakini kapattım” diye düşünen çiftler bir süre sonra salıp kendine de ilişkiye de bakmıyor. Eskiler derler ya “İlişkiyi her gün sulamak, beslemek lazım” diye, bırakın sulamayı, güneş yüzü bile göstermeyince ilişkiler de afallıyor.

        "ARDA'NIN AŞK HAYATI HEP BULANIK"

        Arda Turan’ın sosyetik güzel Aslıhan Doğan ile yaşadığı ilişkiyi gözler önüne sermesi ve Burcu Esmersoy’la bozuştuğu iddiaları bu hafta magazin basınını oldukça meşgul etti.

        B.İ.: Ligler kapandığına göre Arda sezonu başladı diyebiliriz. Şu an Arda mevsimindeyiz. Birinin elinden tutsa da kurtulsak. Arkadaş mı sevgili mi belirsiz. Aşk hayatı hep bulanık.

        K.K.: Arda için yeşil sahalardan kızgın kumlara zamanı geldi. La Liga’nın yeni sezonu start verene kadar ‘La Aşk’ sürecini yaşayacağız.

        T.T.: Arda’nın yerinde kim olsa benzer şeyleri yapar. Arda bugün Türkiye standartlarının üzerinde para kazanan, karakteri düzgün ve çevresinde geniş bir insan topluluğu olan bir çocuk. Bugüne kadar adı aşk dedikodularına karıştığı isimlerle belki de gerçekten arkadaştır. Bu arada Burcu Esmersoy’la da aralarında katiyetle bir şey olduğunu düşünmüyorum.

        ‘VİZYONUNU GELİŞTİREMEDİ’

        E.Ö.: Arda’nın Burcu ile arkadaşlığını ben de savunuyorum. Erkek ve kadın illa ateş ve barut olmamalı. Bizde Bülent ile 20 yıl içerisinde kaç kere küsmüşüzdür. Bana biraz magazin pohpohçuluğu gibime geliyor.

        R.B.: Arda Turan 4 senedir Avrupa’da top koşturuyor ama hâlâ vizyonunu geliştiremedi. Bayrampaşa’da sıkışıp kalmış durumda. Madrid’den geliyor Lucca’ya sığınıyor, ‘Burcu ile barıştı mı barışmadı mı?’ diye tartışmalar yürütülüyor. Arda arkadaş grubunun içerisinde kalmış ve yanlış yönlendiriliyor. Arda’nın profesyonel bir yardım alması gerekiyor. Adının sürekli yazılıp çizildiği Burcu Esmersoy da 5 sene önceye kadar işe eşofmanla gelen biriydi. Basında çıkan haberlerin de Burcu’nun bilgisi dahilinde çıktığını düşünüyorum. Arda da taviz vermemeli.

        O.B.: Burcu ve Arda arkadaşlığına inanmayanlardanım. Bir erkek ve bir kadın tabii ki arkadaş olabilirler ama burada daha farklı bir durum olduğunu sosyal medya hesaplarından takibi kesme olaylarından anlıyoruz.

        "ALÇAKGÖNÜLLÜ OLMAYI DENEYİN"

        Oyuncular ekipçi, şarkıcılarımız bireysel.

        B.İ.: Magazin gazetecileri artık sanat dünyasındaki kral, kraliçe, imparator, diva, megastar sıfatlarına doydu. Bunlar geçmişte kaldı. Şov dışında biraz alçakgönüllü olmayı deneyin. Hâlâ kendi kendini kral, kraliçe ilan edenler var. Olmayan ülkenin kralıyım diyerek oturacak taht arıyorlar. Hande Yener, ödül kazandığı Magazin Gazetecileri Derneği’nin gecesine geç geliyor, masadaki konumunu beğenmeyip salona inmiyor. Karadayı dizi oyuncularının masası gösteriliyor, tamam deniyor. Ödül sırası geldiği için adı anons ediliyor kendisi yine gelmemiş. Başka bir yer gösteriliyor yardımcılarına. Adı ancak üçüncü kez anons edildiğinde salonda olabiliyor. 10 dakika boyunca akışı bozuyor. Sonra da ödülünü alıp hemen çıkıyor. Yerini beğenmese bile biraz oturup diğer ödül alanları alkışlasa fena mı olur? Yahu orada Türkiye’nin en önemli şirketlerinin CEO’ları, yöneticileri, genel yayın yönetmenleri, başrol oyuncuları var, sonuna kadar oturuyorlar. Bazı şarkıcılarsa yardımcısına telefon açtırıp ödülünü saat kaçta alacağını sorduruyor. Şarkıcılarımız kendisinden başka kimseyi görmek, kimseyi alkışlamak istemiyorlar. Bunuları yaptıkları gün ancak Türkiye’de güzel ödül geceleri olabilir.

        ‘OYUNCULARIN TIRNAĞI OLAMAZ’

        E.Ö.: Medcezir ve Karadayı ekibi birbirlerini sonuna kadar bekleyip alkışlıyor. Bu ekipleri ben de ayakta alkışlıyorum. Genç şarkıcı Edis de neredeyse sonuna kadar kaldı. İrem Derici de kaldı.

        T.T.: Bu oyuncu tayfası birbirlerine daha yakın daha iç içeler. Oyuncular arasında kimin ne oynayacağı üç aşağı beş yukarı belli olduğundan kıskançlık ve çatışma yok. Şarkıcı, türkücü ve popçuda böyle bir şey yok. Bu sektörde hırs ve rekabet had safhada.

        R.B.: Oyuncuların son yıllarda eğitim ve kültürel yönden kendilerini çok geliştirdiklerini ve dünyaya daha çabuk adapte olduklarını söyleyebilirim. Sosyal sorumluluk projeleri ve toplumsal olaylara daha duyarlı olduğunu görüyoruz. “Ben assolistim, alanımda kralım, kraliçeyim” diyenler oyuncuların tırnağı olamaz. Üç adam törene saatinde geldi ve sonuna kadar da kaldılar. İrem Derici törene bir saat geç gelip ödülü aldıktan 10 dakika sonra gitti. Hande Yener “Ödülümü kaçta alacağım” diye telefon açtı. Saatini söylediğimiz halde zamanında gelmedi. Saygısızlar.

        K.K.: Düzenlediğimiz geceye ilişkin özeleştiri de yapmalıyız. Daha özenli olabilirdi! Sanatçılarla biz aynı gemideyiz. Böyle bir gece yapıyorsak şayet bizim kadar onların da sahip çıkması lazım.

        O.B.: Herhalde en fazla en iyi olduğunu iddia eden popçu bizde vardır. 4 tane kraliçesi olan başka bir ülke yoktur herhalde. Adının önüne kraliçe ekleyince kraliçe mi olunuyor cidden, böyle bir şeye inanmak biraz hayal ürünü değil mi?

        E.Ö.: Sanatçılarımız şöhret ve ünlü olduktan sonra gazetecilerle muhatap olmak istemiyorlar. Bir dönem şöhretin zirvesinde olan İbrahim Tatlıses, Mehmet Ali Erbil ve Deniz Akkaya gibi isimlerde bunu yaşadık. Bir mekândan çıktıklarında kameralar onları çekmediğinde ne kadar sinirlendiklerini ve tahammül edemediklerini biliyoruz. Ünlülerimizde gelsin, çeksin, gitsin zihniyeti var ama hiç kusura bakmayın böyle bir dünya yok. Biz onlara saygı ve iyi niyet gösteriyoruz onlar da bize göstermeli. Göstermezlerse ünleri bittikten sonra gazetecilere canım cicim diye yaklaşanlar kervanına katılırlar.

        R.B.: Sanatçılarla aynı ortamda bir araya gelip mutluluğumuzu paylaşalım istiyoruz bazı sanatçılar, “Ödül alıyorsam gelirim” diyor. Böyle bir terbiyesizlik ve tahammülsüzlük olabilir mi? Lütfen bundan sonra birbirimize daha pozitif yaklaşalım, kimse “Ben” demesin. Sanatın toplum için yapıldığı unutulmamalı.

        MASA'NIN ÜSTÜNDEKİLER

        Magazin Gazetecileri Derneği Ödül Töreni’nde şık elbisesi ve güzelliği ile göz dolduran oyuncu Bergüzar Korel.

        Rahatsızlığı nedeniyle ertelediği ‘An Evening With Hugh Jackman’ gösterisi için tekrar İstanbul’a dönen Hugh Jackman.

        MASA'NIN ALTINDAKİLER

        Kırıkkale'de vereceği konserde sahneye asansör kurulması için yetkililere rest çekip ‘Asansör yoksa ben de yokum’ diyen şarkıcı Murat Boz.

        Günde 2 paket sigara içerken sigarayı bırakıp kendini spora veren ancak geçtiğimiz günlerde tekrar sigaraya başlayan oyuncu Berrak Tüzünataç.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ