Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Güntay Şimşek THY ile Boeing masaya oturuyor!

        Türk Hava Yolları (THY) geçen yılın son ayının ortalarında, 15 Aralık’ta Airbus’a opsiyonlarla birlikte tam 355 adet uçak sipariş verdi. Bu rekor rakam aynı zamanda THY’nin tarihinde tek bir seferde ve tek bir üreticiye verdiği en büyük siparişti.

        Bu hafta ise THY ile Boeing uçak siparişleri için masaya oturacak. Gecikme motor üreticilerinin uygun teklifleri iletmemelerinden kaynaklanmıştı. Boeing uçaklarına motor sağlayan GE ve CFM’in tekliflerinin THY’ye ulaştı ve bu hafta görüşme maratonu başlayacak.

        Airbus’ın motor üreticileriyle birlikte THY’nin istediği şartlarda sipariş görüşmelerine hazır olması, Boeing tarafında ise motor üreticilerinin tekliflerini hazırlamada geç kalmaları sebebiyle iki üreticiyle eş zamanlı olarak sipariş anlaşması yapılamadı. Böylece iki büyük üreticiye Boeing ve Airbus’a aynı anda sipariş verme geleneği de bozulmuştu. Ama galiba bozulan sadece gelenek değil THY’nin filo yapısı da değişecek. Muhtemelen THY filosu yüzde 70 Airbus ve yüzde 30 Boeing uçaklarından oluşacak.

        Şimdiye kadar THY filosu geniş ve dar gövde modellerde, yaklaşık olarak yüzde 50 eşit oranlarda, iki üreticinin uçaklarından oluşuyordu. Ancak THY’nin Airbus’la yaptığı son anlaşmayla geniş ve dar gövde uçak sayısındaki denge de Airbus lehine değişecek.

        Özellikle Avustralya gibi uzak noktalara direkt seferler düzenleyebilmek için ihtiyaç duyulan ultra uzun menzilli uçaklar Airbus’tan alınacak. Böylece Boeing’in testlerine devam ettiği ultra menzilli 777X (8 ve 9) modelleri THY filosunda yer almayacak gibi bir durum söz konusu. Çünkü THY yönetimi iki yıl sonra, 2026’da teslim almak üzere 15 Aralık 2023’te Airbus’ın ultra uzun menzilli A350-1000 modellerinden 15 adet sipariş verdi.

        Peki, THY filosunda Airbus – Boeing dengesi neden bozuldu?

        Genelde milli havayolu Airbus ve Boeing’e eş zamanlı ve eşit miktarlarda dengeli bir şekilde uçak siparişi verirdi. İki üretici de buna göre hareket ederdi. Öğrendiğim kadarıyla son siparişte Boeing tarafı Airbus’a göre çok geç kaldı. Bazı modellerinde problemleri tam olarak çözemediği için gecikmeler oldu.

        Boeing’in motorcuları geç kaldı

        Ayrıca bazı Boeing modellerinde an itibariyle tek tedarikçi konumda olan motor üreticilerinin hem teklif vermede ağır davrandıkları hem de anlaşılması zor, maliyetli rakamlar önermeleri süreci geciktirmiş. Mesela Boeing 737 MAX’lere motor sağlayan CFM (ABD’li GE ve Fransız Safran ortaklığı) yetkilileri, Airbus’ta yaşanan motor sorunu sebebiyle THY ile görüşmeleri biraz değil epeyce ağırdan almışlar.

        Geçen yıl başlayan ve halihazırda da büyük sorun olarak devam eden Pratt & Whitney motorları kullanan yeni nesil Airbus A320 ve A321 neo ailesi uçakların yaklaşık yüzde 25’i şu an servisten yere çekilmiş durumda. Ama aynı uçaklarda Pegasus Havayolları gibi CFM motorlarını kullanan şirketler sorun yaşamıyor. Bu sebeple de dar gövde tarafında motorda CFM’e yönelme işleri zorlaştırıyor.,

        Boeing ile 787 ve 737MAX görüşülecek

        THY yönetimi Boeing’le görüşmelere başlamak için uzun süredir hazır. Ne istediklerini de hem Boeing hem de motor tedarikçilerini iletmişler. Sipariş için hazırlıklar da gösteriyor ki Boeing’e Airbus kadar uçak siparişi verilmeyecek. Zaten yukarıda da altını çizdiğim üzere THY’nin filo yapısı yüzde 30 Boeing, yüzde 70 Airbus şeklinde şekillenecek gibi bir tablo söz konusu. Dolayısıyla Airbus’a verilen rekor sipariş, denge kapsamında Boeing’e verilmeyecek. THY yönetimi tahminlerime göre opsiyonlarla birlikte yaklaşık 250 adet de Boeing’e siparişi verebilir.

        THY uzun menzilli 777X almayacak

        Kısa süre önce Avustralya Melbourne hattını hizmete açan THY, 2026’da bu hatta Airbus A350-1000 model uçakların filoya girmesiyle direkt uçuşlara başlayacak. THY’nin Avustralya’da Sidney’e de bu yıl uçuş başlatma planı var. Belki altıncı kıtada yeni bir noktayı daha uçuş ağına ekleyebilir. Şu an Singapur üzerinden bağlantılı olarak başlatılan uçuşların non-stop yani direkt seferlere dönüştürülmesinde ise tüm planlar Airbus A350-1000 modelleri üzerine yapılmış durumda. Yani THY-Boeing görüşmelerinde sürpriz bir durum olmazsa 777X masada olmayacak.

        Halbuki THY yönetimi 4 yıl önce Avustralya gibi noktalara en uzun uçuşlarını Boeing’in en yeni uçak ailesi 777X ve Airbus A350-1000 modelleriyle yapma planları yapıyordu. Bu sınıfta uçak siparişi verebilmek için de iki şirketi yarıştırmak istiyordu. Ama Boeing adına bu mevzide yarış başlamadan bitti gibi bir durum var.

        Boeing 777X (8-9) mi Airbus A350-1000 mi?

        İki modelden hangisinin avantajları fazla, hangisi daha iyi, üreticiler modellerinin hangi özelliklerini öne çıkarıyorlar? Bu sorulara artık merak için cevap arayabiliriz, zira THY’nin filosunda Boeing 777X’ler olmayacak gibi görünüyor.

        Yine de daha önce 2023’te ticari uçuşlara başlayacağı açıklanan, ancak son olarak 2025’te hizmete girmesi planlanan 777X’lere bir göz atalım. Boeing’in en uzun menzilli uçağı 16 bin 190 km uçuş mesafesiyle 777-8X olacak. Bu model iki sınıfta 350 yolcu kapasiteli olarak hizmet verecek. Airbus’ın A350-1000 modeline rakip olarak dikkat çekiyor.

        Yeni nesil 777X ailesinin ikici üyesi ise daha kısa mesafeli, 13 bin 500 km menzile uçan 777-9X. İkinci modelin en önemli özelliği iki sınıfta 426 yolcu kapasitesiyle daha fazla yolcu taşıyacak olması. Boeing 777-9X’in Airbus’taki rakibi ise Airbus A350-900. Airbus A350 ailesi kompozit gövdeli, Boeing 777X ise eski nesil 777 gövdesi üzerinde geliştirilmiş alüminyum gövdeli, ancak kompozit katlanabilen kanatlı ve iki motorlu uçaklar içinde dünyanın en geniş ve en uzun uçağı olma özelliğine sahip.

        Boeing 777-X’lerin gecikmesinde en önemli neden motorları oldu. General Electric (GE) tarafından geliştirilen dar gövdeli uçak büyüklüğündeki GE9X-105B1A model motorlarla ilgili sorunların aşılmış olduğu belirtiliyor. Airbus A350 ailesine ise Rolls-Royce Trent XWB-97 turbofan motorlar güç veriyor.

        Havalimanında zemin halı olunca…

        Bir kez daha her yeri halı olan, ev ortamında olduğunuzu hissettiren, temiz ve nezih Singapur Changi Havalimanı’na yolumuz düştü. Dünyada en fazla ziyaret ettiğim havalimanlarından birisi olan Changi’ye bu defa Türk Hava Yollarının (THY) 6’ncı kıta Avustralya’yı 130 ülke olarak uçuş ağına dahil etmesi vesilesiyle Melbourne gidiş ve dönüşte 1,5 saatlik dilimlerde uğradım.

        Melbourne artık THY’nin 346’ncı uçuş noktası. Anacak THY ile olsa da yine çok uzun uçuş. İstanbul’dan Singapur Changi Havalimanı varılıyor, burada biraz nefeslenip, uçuş mürettebatı değiştiriliyor, uçağa yakıt alınıyor ve Melbourne için yeniden uçuşa geçiliyor. 19 saatlik uzun, ama eğlenceli, keyifli bir uçuş. Bu hatta uçacaklar için Singapur Cahangi Havalimanı’nın halıları, lüks mağaza konseptli terminali, dünyanın en teknolojik terminali ilgilerini çekecektir. Neticede gidişte ve dönüşte dünyanın en iyi havalimanı olarak sürekli zirvede olan bir yerde zaman geçiriliyor. Ben de THY’nin Melbourne hat açılışı seferinde Singapur Changi’nin Terminal 1’inde gidiş ve dönüştü toplam 4 saat geçirdim. Kusursuz işletilen bu havalimanında neredeyse tüm zemin halı kaplı. Bu sebeple terminal daha sessiz. Çünkü halılar sessi emiyor, yansıma yapmıyor. Zemini halı kaplı terminallerin iyi tarafı da var, olumsuz yanları da…

        İlginçtir dünyada en temiz havalimanı olarak öne çıkanların zeminleri halıyla kaplı. Geçen yıl iki defa ziyaret ettiğim Tokyo Narita Havalimanı’n halıları da dikkatimi çekmişti. Gerçekten de zemini mermer, beton, seramik veya başka sert malzemeyle kaplı olanlardan halı döşeli olan terminaller daha temizdi. Galiba halıların insan psikolojisi üzerinde ciddi bir etkisi var. Yolcular kendilerini ev sıcaklığında bir atmosferde hissetmelerini sağladığından daha dikkatli ve özenli davranıyorlar. Zaten iki havalimanı da temizlik konusunda çok hassas ve titiz. Yolcuların temasta olduğu yerlerin tamamı halı ile kaplı ve buralarda sürekli insan yoğunluğu var, ama halılarda bir tane dahi leke dikkat çekmiyor. Çünkü olanda hemen temizleniyor. Yolcularda böyle bir ortamda kendilerini değerli hissediyorlar, mutlu oluyorlar. Hatta üzerinde sere serpe uzanıyorlar, dinleniyorlar. Dolayısıyla temizliğine de dikkat ediyorlar.

        Ancak halı kaplı havalimanı terminallerin bazı olumsuz yanları da var. Dikkatimi çeken 5 husus oldu. Olumsuz yanlarıyla olumlu taraflarını mutlaka Changi ve Narita havalimanı yetkilileri de incelemiştir. İstanbul Havalimanı'nda henüz halı kullanılmıyor. Onların ilgi alanına da girmiyor. Ama bu mevzuya benim gözünden bakmaya ne dersiniz?

        Lounge ve otel kullanımı makul hale getiriyor

        Zemini halı kaplı havalimanlarındaki rahatlık yolcuların özel hizmetlerden yararlanmasının önünde bir engel olabilir. Saatlerce bekleme zamanı olan yolcular için beton zeminde yatmak, uzanmak ne kadar zorsa, halı zemin de yolcuyu üzerinde ağırlamak için o derece davetkar olabiliyor. Özellikle aktarmalı uçuşlarda uzun süre ikinci uçağını bekleyen yolcular için halıda uzanmak, dinlenmek cazip geliyor. Üstelik bu havalimanında ücretsiz dinlenme alanları olmasına rağmen. Yani bizim kasaba esnafı kafasıyla düşünüp, yolcuyu zorla ayakta tutacak, sonra ticari alanlara yönlendirecek bir mantık söz konusu değil. Dolayısıyla özel yolcu salonu (lounge) ve otel kullanımı da makul gerekçelere kalmış oluyor.

        Madem halıyı sermişler...

        Zemini halı olan en popüler havalimanlarından birisi Singapur Changi. Tokyo Narita, Malezya Kuala Lumpur, Yeni Zelanda Wellington, Hindistan Yeni Delhi havalimanlarının zeminlerindeki halılarda dikkat çeker. Bu havalimanlarında özellikle gece uçuşlarında çok farklı manzaralar ortaya çıkar. Halılar yorgun yolcuların uygun bir yer bulunca uzandıkları dinlenme mekanına dönüşür. Yolcular adeta parkta piknik yaparcasına yayılırlar. Dinlenirler, sohbet ederler. Hatta yiyecek ve içeceklerini bile orada tüketenler olur.

        Tekerlik valizleri çekmek zor oluyor

        Havalimanı terminallerinde uzun mesafeleri yürürken tekerlekli valizler, kabin boyu bagajlar daha az yorulmamızı sağlıyor. Çünkü el bagajını da tekerlekli valizin üzerine koyup, işimizi kolaylaştırabiliyoruz. Mermer, seramik veya beton zeminli havalimanlarında işte bu tekerlekli bagajları kullanmak kolayken, halı zeminde oldukça zor oluyor. Hatta bir süre sonra size yorabiliyor. Şayet valiziniz ağırsa iki teker üzerinde onu çekmek veya dört teker üzerinde itmek oldukça yorucu oluyor. Ağır bir valiz için halı zeminler ciddi şekilde kondisyon istiyor.

        Sert zeminden halıya geçiş kolay olmuyor

        Halı zeminli havalimanlarına alışık olmayan yolcular ilk şaşkınlığı sert zeminden halıya geçerken yaşıyorlar. Bazen halı takılıp düşen bile oluyor. Özellikle halı ve beton zemin arasında geçişlerde bu sorun yaşanıyor. Uzun bir uçuş yapmış ve dikkati azalmış yolcular bunu çok yaşıyor. Beton zeminden halıya geçişte olan katmanda yolcuların hem takılmasına hem de bagajlarının kontrolüne sağlamada zorluğa neden oluyor.

        Gevşeklikle uçak kaçırtabiliyor

        Halı zeminli havalimanlarının rahatlığı diğer havalimanlarında yok. Burada kendini evinde gibi hisseden yolcular, bazen uyumadan önce üzerlerine kendilerini diğer yolcuların uyandırması için not yazıyorlar; “Lütfen beni şu saatte uyandırın. Uçuşum var.” Mesela aktarmalı bir uçuşta halı zeminde zaman geçiren bir yolcu kendisini gevşeterek havalimanında turluyor. Kapıya yakın olmasına rağmen biniş zamanı geldiğinde de ‘Acelesi yok. Daha vaktim var!’ diyerek, uçağı kaçırabiliyor. Özellikle zemini halı kaplı terminallerin sessiz ve huzurlu olmasının da bunda katkısı var.

        Dünyanın en küçük bayrak taşıyıcı havayolları!

        Bayrak taşıyıcı terimi doksanlı yıllara kadar bir ülkeyi temsilen uçan, ikili hava anlaşmalarında ismi zikredilen geleneksel havayolları için kullanılıyordu. Ama artık her havayolu tescilli olduğu ülkenin bayrak taşıyıcı şirketi konumunda. Fakat halen daha ülke adlarıyla anılan, tescilli oldukları devletlerin bayrak taşıyıcısı olarak uçan şirketler bulunuyor. Uçtukları ülkeyi ismiyle veya özel namzetlerle temsil eden oldukça küçük şirketler var. Küçük filolara sahip bu bayrak taşıyıcı havayollarının hepsinin de ayrı bir macerası ve yaşam hikayesi söz konusu. Hep büyükleri konuşup tartışacak değiliz ya… Sırada küçüklerin hayatta kalma serüvenleri var. En dar, en küçük filoya sahip bayrak taşıyıcıları tanımaya hazır mısınız?

        100 yıllık Çek Havayolları

        Dünyanın en eski havayolları arasında yer alan Çek Havayolları / Czech Airlines 1923 yılında kurulmuş. 2021 yılında iflas başvurusunda bulunmuş. Akabinde yeniden yapılandırılmış ve şu an yalnızca iki adet Airbus A320 ile operasyonlarını gerçekleştiriyor. Halihazırda Prag’dan yalnızca Madrid ve Paris'e uçuşlar düzenliyor. Ancak ortak uçuş (code share) anlaşmaları kapsamında birkaç uçuş hattı için de bilet satıyor. Çek Havayolları, KLM, Avianca, Qantas ve Aeroflot’tan sonra dünyanın en köklü havayolu konumunda. Bunlardan tek ayrıldığı nokta en dar, en küçük filoya sahip olması.

        Tek uçaklık Fly Arna

        Ermenistan’ın bayrak taşıyıcı havayolu Fly Arna, operasyonel revizyonları gerekçe göstererek ocak ayında uçuşlarını askıya almıştı. Havayolunun resmî sitesinden yapılan açıklamaya göre Fly Arna’nın uçuşlarını askıya aldığı, ancak çok yakın zamanda tekrardan uçuşlara başlayacağı belirtilmişti. Uçuş noktaları ise Bağdat, Tahran ve Moskova olarak biliniyor. Havayolunun kuruluş tarihi ise 2021.

        Bir Boeing bir Airbus eşittir Sudan Airways

        Kuzeydoğu Afrika ülkesi Sudan'ın ulusal havayolu şirketi de 1946 yılında kurulmuş. Uzun da bir geçmişe sahip. Biri 2003'te 116, diğeri 2008'de 30 kişinin ölümüne neden olan iki kazanın ardından havayolu şirketi kendi hükümeti tarafından kapatılmıştı. 2010 yılında ise Avrupa Birliği'ne uçması yasaklanmış. Fakat şu an filosunda bir Boeing 737 ve bir Airbus A320 bulunuyor.

        Üç uçaklık Surinam Airways

        1953 yılında kurulan Surinam Airways, Güney Amerika'nın kuzeyinde 630 bin nüfuslu bir ülke olan Surinam'ın bayrak taşıyıcısı konumunda. 2 adet Boeing 737-800 ve bir adet A340 ile ülkenin başkenti Paramaribo'yu Amsterdam, Miami ve Aruba'ya bağlıyor. KOVİD-19’dan önce Boeing'den kiralanan bir B777 de işletiyordu, ancak salgın nedeniyle yaşanan krizin ardından uçak 2021'de iade edildi.

        THY hisseli Air Albania

        Arnavutluk'un başkenti Tiran'daki merkezinden beş noktaya hizmet veren Air Albania’nın filosunda 3 adet Airbus uçağı buluyor. Bunlardan birisi daha önce başka havayollarında hizmet vermiş, yaşı 15 yıla yaklaşan A319 ve diğer ikisi de A320. Arnavutluk’un daha önce bayrak taşıyıcı havayolu yokmuş ve Air Albania 2018 yılında kurulmuş. Türkiye'nin bayrak taşıyıcısı konumundaki Türk Hava Yolları da bu şirketin yüzde 49'una sahip.

        20 milyonun bayrak taşıyıcısı Air Burkina

        1967 yılında kurulan Air Burkina filosunda Brezilyalı Embraer tarafından üretilmiş 3 adet bölgesel jet yer alıyor. Bunlardan ikisi E-195 ve bir tanesi de E-175 model bölgesel uçak. Batı Afrika'da denize kıyısı olmayan yaklaşık 20 milyonluk bir ülke olan Burkina Faso'nun bayrak taşıyıcı havayolu, Togo'daki Lomé, Senegal'deki Dakar ve Gana'daki Accra gibi yakın başkentlere uçuşlar düzenliyor.