Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Christophe Pillet: Tasarımlarım ‘bebeklerim’ değil!

        Sema EREREN - HABERTÜRK PAZAR

        Eserleri Centre Pompidou, Centre National des Arts Plastiques, Arts Decoratifs ve New York Cooper-Hewitt Museum gibi dünyaca ünlü sanat merkezlerinin koleksiyonlarında yer alan Fransız mimar Christophe Pillet İstanbul’daydı. ‘Müzelik’ eserlerin sahibi Pillet ile tanışın

        “Amacım sıradışı olanı bulmak değil, sıradan olanın güzelliği ve duygusallığını ortaya çıkarmak...” Bunu söyleyen lise yıllarında rock grubunda piyano çalan, müzisyenlik hayalleri kurarken ailesinin isteğiyle tasarım dünyasına adım atan ünlü mimar Pillet... Eh, iyi ki de ailesini dinlemiş! 57 yaşındaki mimar, lüks otel ve restoran iç tasarımının yanı sıra mobilya ve özel obje tasarımlarıyla da öne çıkıyor. Son yıllarda özellikle de Fas’ta gerçekleştirdiği projelerle dikkatleri üzerine çekiyor, tasarımlarında yalınlığı, müzisyenlik hayallerinden kalan ritim duygusunu, estetiği ve fonksiyonelliği öne çıkarıyor. Uzun süre Philippe Starck ile çalışan Pillet’in adı ayrıca İtalya’da Cappellini, Kartell ve Driade; Japonya’da Shiseido ve Shu Uemura; ABD’de Emeco ve Whirlpool; Fransa’da ise Veuve Clicquot, Lacoste ve L’Oréal gibi dünyaca ünlü markalarla anılıyor. Eserleri müze koleksiyonlarında yer alan dünyaca ünlü Christophe Pillet, Rönesans Holding’in üniversite öğrencilerine “sürdürülebilirlik” kültürünün kazandırılması amacıyla düzenlediği “Sürdürülebilir Geleceği Tasarla” yarışmasının ödül törenine katıldı.

        İlk kez mi Türkiye’ye geldiniz?

        Pek çok kez geldim. Ankara’ya da gittim ama özellikle İstanbul’u sevdim. Nereleri sevdiğimi soracak olursanız, hep iş için geldiğimden söyleyemem ama güzel şehir İstanbul.

        Tasarım sizin için ne demek?

        Kendimi ifade biçimim. Sizin gibi yazı yazarak ya da müzisyenlerin notalarında kendilerini ifade ettiği gibi edemem. Kısacası tasarım, insanlara kendimi anlatma biçimim...

        Tasarım dünyasına nasıl girdiniz?

        Çok tesadüfen aslında. Bugün burada olmayı hayal etmemiştim ama olduğum noktadan, içinde bulunduğum çevreden çok memnunum.

        Mimar olmasanız ne olurdunuz?

        Genç bir milyoner mesela. (Gülüyor.) Bilmiyorum ki, müzisyen olmayı isteyebilirdim. Okulda iyi bir öğrenci değildim ama dürüst olmak gerekirse... Yaratıcılık ve tasarımda kendimi buldum.

        Tasarım dünyasında son 10 yılda ne değişti?

        30 yıl önce çalışmaya başladığım tasarım dünyasıyla bugünü kıyaslayacak olursak çok daha büyük yatırımlar var bugün, sorumluluklar epey arttı ve artmaya devam edecek. Tasarımı artık kısıtlamak mümkün değil, sonsuz esnekliğe sahip... Endüstriyel de değil; daha hileli, her şey birbiriyle harmanlanmış durumda. Bir de tasarım bilim değil; bugün ona inanırsın, beğenirsin yarın bambaşka bir şeye. Her şey serbest, sübjektif.

        2016’nın tasarım trendleri neler?

        Söyleyemem çünkü bilmiyorum. Bence trend diye bir şeyin varlığı da söz konusu değil. Sadece gazeteciler buna inanıyor.

        ‘UNUTULMAZ DEDİĞİM TASARIMIM YOK’

        Nereden ilham alırsınız? Siz de etrafındaki her şeyden ilham alanlardan mısınız? Kesinlikle öyle. Her şeyden ilham alırım. Çok meraklıyım bir kere. Ama ben daha çok mantık çerçevesinde hareket ederim, “ağaçtan, Tanrı’dan, kuşlardan ilham alırım” demiyorum. Kendime sorarım bir kere: “Bu tasarımı yapmam için öne çıkan sebep ne?” diye...

        Başarınızın ardındaki sır ne?

        Sır yok! Aslında 1 sır var evet. Eşim her şeyi başardığımı söyler durur. Ben de “Yanılıyorsun” diye karşılık veririm. Aslında gerçek olan elde edilen başarıların ardında defalarca denenmişliklerin olması. Başarılı olana dek yapmış olmak o şeyi... Yani yetenekten ziyade defalarca denenmişlik başarıyı getirir bana göre.

        Tasarım denen şey hep pahalı mı olmalı?

        Önemli olan insanların beklentilerini karşılamak. Beklenti her neyse işte... Süpermarkette satılan bir ürünün de dünyanın en pahalı arabasının da tasarımcısı olabilirsin. Bunun pek de bir önemi yok. Mühim olan olayın maddi tarafı değil.

        En çok aklınızda kalan tasarımınız hangisi?

        ‘Unutamadım’ dediğim bir tasarım mı? Aslında tasarımlarımla çok değişik bir ilişkim var. Hiçbirini bana aitmiş gibi hissetmem. Hani derler ya “Onlar benim bebeklerim” diye... O bende yok, tasarımlarım benim ‘bebeklerim’ değil. O yüzden unutulmaz dediğim tasarımım yok. Gerçek hayat gibidir bana göre tasarım. Aynen hayatta olduğu gibi tasarımda da anı yaşamayı, bu vesileyle insanlarla bir araya gelmeyi severim.

        ‘20 BİN ÖĞRENCİYE ULAŞMAYI HEDEFLİYORUZ’

        Üniversite öğrencilerine “sürdürülebilirlik” kültürünü aşılamak amacıyla “Sürdürülebilir Geleceği Tasarla” yarışması düzenleyen Rönesans Holding Yönetim Kurulu Başkanı İpek Ilıcak Kayaalp projelyi anlattı.

        Sürdürülebilirlik konusuna eğiliyorsunuz. Neden sürdürülebilirlik?

        Bildiğiniz gibi son 10 yıldır dünya gündemini meşgul eden konuların başında “sürdürülebilirlik” var. Biz de dünyanın en büyük müteahhitlik şirketleri listesinde bu yıl 37’nci sıraya yükselen ve ilk 10’a girmeyi hedefleyen bir şirket olarak “Sürdürülebilir Geleceği Tasarla” projesini hayata geçirdik. Holding olarak gelecek nesillerin daha sağlıklı ve çevre dostu yapılarda yaşamasını sağlamanın, öğrencilere “sürdürülebilirlik” kültürünün kazandırılmasından geçtiğine inanıyoruz.

        Hedef nedir?

        Gençlere yaratıcılık ve kendi geleceklerini tasarlama fırsatı sunan bu projede, aynı zamanda, yeşil ve çevre dostu malzeme kullanımıyla yapım teknikleri konusunda yeni yaklaşım sunan alternatif fikirlerin üretilmesini hedefledik.

        Kaç üniversiteden talep oldu?

        125 üniversiteden 954 grup, bin 930 kişi başvurdu. Özellikle Türkiye ve KKTC’deki üniversitelerin ilgisi yoğun oldu. Seminerlerimizle 5 yıl içinde 20 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ